EGO NUN RENKLERİ

EGO NUN RENKLERİ

SEVGİ KELEŞER

Egonun asıl görevi nedir? diye sorsam sizlere ne dersiniz bilmiyorum. Fakat egonun asıl görevi düzenlemedir.

Neyi?

Dış dünya ile insan arasındaki ilişkiyi.

Bunu yaparken de zihinsel işlevleri kullanır.

Zihinsel işlevler derken dil, düşünme, soyutlama, planlama ve diğer iradi davranışları kastediyorum.

Düşünme sonucu ortaya çıkan unsurları yani.

Düşünce egolardan kaynaklıdır. Bununla birlikte ego benlik bilinci için bize gereklidir.

Egonun getirisi Düşünmeyi durduramamak ne korkunç bir derttir.

Hemen herkes bu dertten mustariptir, ama biz bunu fark etmeyiz.

Neden?

Çünkü bu durumu normalleştirmişizdir.

Bu zihinsel gürültüye bir son vermenin zamanı gelmedi mi artık?

Vesvese, endişe, korku, kaygı gibi bizi aşağıya çekecek ego veyahut öfke, hırs, şiddet gibi bizi yukarı doğru fırlatacak egolarla sahte bir benlik yaratılıyor zihinlerimiz tarafından.

Made in Zihin

Bu zihin ürünü benlik, kendi içsel sessizliğimizi, bu sessizlik içinde yer alan tahtlarımıza oturmamıza engel oluyor.

Kral ve kraliçeliğimizi işte tam bu noktalarda kaybediyoruz.

Oysa ki kendimizi her şey ile bir tuttuğumuz zaman egolar dengede oluyor.

Ama daha küçük hale düşürdüğümüzde egonun farklı bir rengi oluşuyor; Aşağıda kalmış hissetme, suçluluk duygusu gibi.

Kendimize bir yücelik bildirdiğimizde ise, bu sefer egonun zirve hali oluşuyor; yüksekte kalmış hissetme, kibir.

Demek ki denge gerekli.

Hepimizde ego var. Egolarımızı tanımak bu yönden çok önemli.  Çünkü farkında olmadan, bilinçsiz bir biçimde onunla özdeşleşmiş olup, tahtlarımızdan inip hakimiyeti farkında olmadan terk ediyoruz.

Egonu tanımak, bilmek, iç gözlem yapabilmemizi mümkün kılar. Düşünceni izlemeni mümkün kılar.

Böylece “Uyan !” maya başlarsın.

Zaten kendini her şeyle bir tuttuğunda, bir bütünlük hali hissetmeye başlıyorsun, huzur hissediyorsun.

Aydınlanma budur işteee!

Peki kafamızın içindeki gürültüye, seslere nasıl dur diyeceğiz?

Doktora gitsen ve “ kafamın içinde sesler duyuyorum” desen, muhtemelen psikiyatriye yönlendiriliriz.

“ Normal “ kalmak için bunu yüksek sesle yapmayız. Ama sokakta kendi kendine konuşan, mırıldanan gördüğümüzde onlara “delirmiş“ deriz.

Sonuçta düşünce ürüyor mu? Ürüyor. Ha içte kalmış, ha dışarı çıkmış! Aynı durum değil mi? Ne farkı var?

Size müjdeyi vereyim.

Fark etmeden verdiğimiz hükümdarlığımızı tekrar geri alıp, tahtımıza geçebiliriz. İçsel olarak özgürüz ! Nasıl yapacağız ?

Adımlarını yazıyorum aşağıya

  • Düşünce mi geldi, Haydi izle onu !
  • Sanki mahkemede tanıksın, o edayla Şahit Konumunda İzlee!
  • Tarafsız bir biçimde, yargılamadan, suçluluk hissetmeden izle! Dinle!
  • Bu, size kendi mevcudiyetinizi, mevcudiyet duygusunu hissetmenizi sağlayacaktır.
  • Orası işte zihnin ötesidir. Siz böylelikle düşüncenin üzerine çıkmış oluyorsunuz.
  • Düşüncelerin sizin üzerinizdeki gücü, etkisi azalır. Çünkü artık siz o düşünce ile özdeşleşme halinden ayrılmışsınızdır. Dolayısıyla artık onu besleyip güç vermemektesiniz.
  • Veeee beklenen final ! O düşünce batmaya başlar. O an garip bir sessizlik deneyimlersiniz. Düşüncesiz Farkındalık Konumu!

Şunu itiraf etmeliyim; ilk başlarda bu konumda kalabilmek çok zor gelebilir.  

Hatta anlık hissedersiniz o konumu, çok kısa yani. Ama düzenli olarak yaptığınızda yavaş yavaş bu süre uzayacaktır. Vardığınız o konum, sizin özünüzdür. Ve özünüz çok güzel!

Düşüncelerimiz sadece birer ilizyondur.

Çektiğimiz acıların sancıların çoğunun sebebi kendi düşüncelerimizdir, gerçekleşen olaya ne denli kötü olduğuna dair getirdiğimiz yorumlardır.

Kendimize çektirdiğimiz ızdırabın sonunu getirmek mümkünken, düşünceye neden bağımlı olalım ki?

Eğer kendime acı çektirmezsem, başkalarına da acı çektirmem.

Unutma içsel olarak özgürsün !

Nikola Tesla şöyle demiştir: “Eğer evrenin sırlarını bulmayı arzuluyorsanız enerji, frekans ve titreşimler üzerinden düşünün.”

Tesla bunu söyledi Einstein da onaylarcasına dedi ki; ☺

“Madde dediğimiz şey, titreşimleri duyularımız tarafından fark edilebilecek seviyeye inmiş bir enerjidir.”

Sevgi yle

 

Yazıyı Beğen :     0
Paylaş :