MERKEZİN YAPI TAŞLARINDAN SADAKAT
MERKEZİN YAPI TAŞLARINDAN SADAKAT
HATİCE FAHRUNNİSA
Sadakat, dışarıya verilen bir söz değil içeride sapmadığın dosdoğru bir yoldur. Bu yolun ayrımlarına yönelmediğinde , önünü göremesen bile dümdüz devam ettiğinde adı sadakat olur.
Sadakat rüzgâr değiştiğinde yön değiştirmemektir. İlişkiler bittiğinde değerleri terk etmemektir. Yaralanınca kimliğinden vazgeçmemektir. Ve en önemlisi kendine sırt dönmemektir.
Sadakat içimizde kendimizle kurduğumuz bir anlaşmadır aslında. Bağlılık değil adanmışlıktır. Hayat ne getirirse getirsin “Ben kim olduğumu unutmayacağım” demektir.
Bu cümle kolay kurulmuyor ne yazık ki.
Lakin sadakat taşı bir kez yerine konduğunda seni içinden inşa eder. Bir gün yanında kimsenin kalmadığı ya da olmadığı yerde ne kadar sadıksın o zaman görürsün. Çünkü kıymeti ancak yalnızlıkta belli olur.
Yanında kimse yokken de sen aynı sen misin?
Peki sadık olmak neden zorlaşır ?
Güvendiğin insanlar seni yaraladığında, bir zamanlar inandığın şeyler tozu dumana karıştığında, hayat seni içinden içinden kemirdiğinde “Boş ver, vazgeç. Bu kadar yük sana fazla.” demeye başlarsın. Merkezinde ve sadıksan bu vesveseyi duyarsın ama tutunmazsın. Ona itaat etmezsin.
Sadakat işte bu sessiz direniştir.
Ne yazık ki bu konuyu düşündüğümüzde hep bir başkası gelir aklımıza.
Sevgiliye, aileye, dosta, lidere sadakat üstünde düşünürüz genelde.
Bazen ağır bir bağlılık gibi hissettirir. Can yakar. Veya fanatizme kadar gidebilir ve bizi bizden eder.
Oysa en ağır bağlılık inancına ve kendine olan sadakattir. Neye inandığını, neden inandığını, neyi savunduğunu ve ne uğruna yaşadığını unutmadığın sürece merkezindesindir. Ama kendi ilkeni çiğnediğinde gözlerinin içine bakamayacak hale gelirsin. O an merkez çöker.
Yine en güzel örnek peygamberimizi düşünelim. Onun sadakati körü körüne bir bağlılık değildi. Onun sadakati hakikateydi. Sevdiği şehri terk etti, en yakınlarını kaybetti, Mekke’ye zaferle döndüğünde bile intikam almadı. Çünkü sadakat, öfkeyi değil, ilkeleri hatırlatır.
Merkezini korumak için de geçmişini değil vicdanını dinlersin. Başka bir açıdan baktığımızda sadakat devam edebilme cesaretini gösterebilmektir aynı zamanda.
İnsan yorgun düşer. Kırılır. Bıkar. O an içine bak .
Senin için her şey bitmişken bile kalbine bakabiliyor musun ?
Hala bir ateş yanıyor mu ?
Yanıyorsa yeniden yürü . Yeniden başla .
İnandığın şeyde vazgeçme. Çünkü merkezinde kalmak dürüst olmak, cesur olmak, sabretmek kadar Rabbine, kitabına , Rasülüne sadık kalmayı da bilmektir. Ve kendine sadık kalan, hayatın hiçbir fırtınasında sürüklenmez.
Yorumlar