HİDDET
Senin hiç uyanamadığın bir vakit, benim göz yaşlarım toprağa karışmış olacak.
Gözlem / İlim / Şahitlik
Senin hiç uyanamadığın bir vakit, benim göz yaşlarım toprağa karışmış olacak.
Ey kendinde büyük bir cevher taşıyan insan adayı! Eğer baharda açmak istiyorsan,durup titremen gerek.
Mirac’tan dönen Nebi gibi.
Rabbin sana bu zamanlarda daha fazla "Benimle vakit geçir," diyor. "Gel, soframızda daha fazla yiyip içelim. Gitme, ne yapacaksın o bok çukurunda? Otur, dinlen, kendin ol. Anlat derdini, dök gözyaşlarını, sileyim.
Sevmişiz hükümlerimizi. Zanlarımıza, hayallerimize tutunmuşuz aşkla kendimizin çok ötesinde. Büyük bir sevdamız var bir türlü bırakmadığımız. Harika bir dost, yaren olmuş bize hallerimiz. Kıymetlimiz, ebedi dostumuz, tutunacağımız tek dal yaşadığımız ve kimsede olmayan o yüksek haller...
İnsan bazen kaybolmuş hissediyor. Hele bir de alışık olmadığı bir koşuşturmanın içine dalınca. Kontrolsüz bir şekilde cereyan eden hadiseler karşısında, bir anda yağmur gibi yağıyor her şey.Burada tehlikeli olan, Hak gibi gözüken olayların içinde Hakk'ı unutmak doğrusu
Hayatında olan bitenler karşısında çaresiz, ümitsiz ve elinden bir şey gelmeyenlere karşı bu şahısların yaptığı iletişim bozukluğu bir derece kabul edilebilir. Senin kendi kendine yarattığın ve seçimlerin yüzünden oluşturduğun mutlu tablonun hakikatte bir balondan ibaret olması bizim suçumuz mu? Ve balon hayatının içinde boş bir havadan başka bir gerçek olmadığı gözükmesin diye biriken sinirini, sahte ve suni dertlerle abartarak etra
Aşkın sakız gibi dile dolanması hep tuhafıma gitmiştir. Nasıl bu kadar rahat dile getirilebiliyor aşk. Yoksa ben mi çok büyütüyordum? Tabulaştırıyor muydum, onu ulaşılması imkânsız bir şey olarak mı görüyordum? Ya da yaşadıklarımı aşk zannedip, onu hafife alarak kibire mi kapılıyordum? Belki de “şöyle olmalı, böyle olmalı” diyerek sınırlarını çiziyordum , bilemiyorum.
Bazıları için sessiz bir ortam dayanılmaz, can sıkıcı, hatta hayattan kopuşun; neşesinin ve anlamının yok olduğu bir his yaratabilir. Bunun saçma bir savunma olduğu, tartışmaya kapalı bir konu; bunu söylemeye gerek bile olmadığını düşünüyorum.
Bazen tuhaf insanların arasında kalınca böyle olursunuz; zihinsel bir satranç tahtasında karşınızdakilerle gizli bir savaş içinde bulursunuz kendinizi. Başınıza sık gelmiştir ya da fark etmemişsinizdir. Olabildiğince kendimi rahat bırakmaya ve kendim olmaya çalışarak, metin olmanın hürlüğünü her bir nefes alışımda hissetmeye çalıştım. Bir nevi savaş meydanında soğukkanlı kalmaya çalışmak gibi...
Nasıl söylenir bilemiyorum ama direkt söyleyeceğim. Şu içinizdekileri bir salın artık. Tamamen içsel rahatlama olsun diye yazıyorum, ben de ne yapayım, burada içimdekileri salabiliyorum. İnanın, yazarak çok rahatlayabilirsiniz. İnşallah. Tabi her zaman işe yaramayabilir, ama en azından ortalığa dökülür, bir yüzleşme olur.
Gelelim bize ve bizim ne yaptığımıza... Gerçekten durduğun yerden daha ne kadar sızlanıp duracaksın? Hakikaten bir Mesih'in gelip seni kurtaracağına inanıyor musun? Ve ömrünü onu bekleyerek mi geçireceksin? Bu arada, hala bekleyenler var, dini vecibe gibiymiş gibi bekliyorlar.
Şimdi de görülecek bir yere çöp kutusunu bırakanlara seslenelim. İlk olarak, siz bir çöp kutusu değilsiniz! Bunu kendinize, namazdaki tesbih duası gibi tekrar edin. Bu bir fetva ya da tavsiye değildir ama otuz üç defa "Ben bir çöp kovası değilim" diyebilirsiniz. Şimdiden, Rabbim dualarınızı kabul etsin, amin. Çünkü bu tayfa, dua ehli olacak bir grup; bir fark etseler kendilerini
Durduğun yer ne kadar sağlam yapılmış küçük prens? Kendi inşa ettiğin yapı ne kadar sağlam inşa edildi. Peki o yapıyı sen mi inşa ettin?
Her insanın yolculuğu farklıdır, inanın buna. Ortak bir havuzun içinde olsak da aynı mesleklere sahip olsak da ırklarımız, dinlerimiz, cinsiyetlerimiz ya da tuttuğumuz takımlar aynı olsa da her birimizin yolculuğu mucizevi şekilde farklıdır.
Olimpiyatların bittiği şu günlerde inanılmaz anlara şahit olduk. Sevinçler, üzüntüler, milli gururlar, tek yürek hissedişler... Farklı farklı ülkelerden insanların tek bir amaç etrafında bir araya gelip mücadele edişlerine şahit olmanın mutluluğunu yaşamak olağanüstü bir durumdu adeta
Bir an için peygamberleri sadece herhangi bir dinin yol göstericisi olarak değil de günlük yaşantılarına baksak nasıl olurdu? Bunun kolay olduğunu söylemiyorum. İnananları küçük düşürmeye çalışanların argümanları geldiği zannına kapılıp hemen duygusal savunmaya geçmeyelim