BANKAMATİK MEMURUNDAN RABBİNE YOLCULUK
BANKAMATİK MEMURUNDAN RABBİNE YOLCULUK
SERKANT DERVİŞOĞLU
Bazı işaretleri hazmedememek hayal veya hedeflerinizde ulaşamamaktan kaynaklanabilir. Anlarsın; sesinin tonundan, davranışından, beden dilinden belli eder. “Hadi ya!” dersin, için burkulur, olmayacak galiba, sesini duyarsın içinde. Duymaya duyarsın da o öyle boğazından geçmez, zorlar, düğümlenir. Bir su içesin gelir, kuru kuru tıkar, Allah muhafaza. Hayat işte; bundanda ders çıkarılacak işler var deyüp yoluna bakarsın Küçük Prens, şive yapasım tuttu.
Tevekkül, teslimiyet… Türlü kavramlar içerisinde anlayışını geliştirmek gibi sende ki yansımalarını iyi sezebilmek, bu işin kaymağını yemek olsa gerek. Tabii doğrudan kaymağa geçmeden önce, bunu hazmetmenin sınavını verelim değil mi?
Hepimiz hayata dair, güzel bir yaşam ve dolu dolu tadını çıkarmak adına bu dünyanın geçici zevklerinden tatmak için hayaller ve hedefler koyarız. Bu, en doğal isteklerden biridir ve insanı diri tutan bir şeydir. Bütün sene çalış, yaz geldi mi hayalini kurduğun tatili yap; yahut eve, arabaya sahip olmak için planlar yaparak hedefine ulaş. Bu harika, yaşam motivasyonunu korumak ve diri kalmak için inanılmaz bir dürtüdür.
Özellikle yaşam koçları, kariyer planlayıcıları, psikologlar sürekli bunu telkin ederler: “Bir hedefin olsun, hareket et, şunu yap, şöyle kodla kendini…” Süper teknikleri var, yenileri de sürekli gelmekte Küçük Prens.
Gel gelelim, bunlar senin tarafından dünyaya baktığın yer. Evrenin sana baktığı yerde ne olup bitiyor, hiç fikrin var mı? Kesinlikle olmadığını düşünüyorum. Alemde tek yaratılmış ve tek derdi sen olan başkası yok sanki. Yoksa gerçekten tek misin? Bazıları bunu hakikaten ilan ediyor bu ara, sen de itiraf edebilirsin. Ne de olsa alemde teksin, sende başka kimse yok! Korkma seslen… Sen de birinden duysan gülersin tabii.
Bir defa biz birey olarak Yaradan’dan uzak değiliz. Niye bu kadar yokmuş gibi davranıyoruz? Bir tarafımız mı yüceliyor, yoksa Titanik gibi batarken arka tarafımız mı havada kalıyor?
Tabii burada ciddi bir Rabbiyle entegrasyon sorunu olduğu ortaya çıkıyor. Sanırım biz bu oryantasyon sürecini pek iyi geçiremiyoruz. Bankamatik memuru gibiyiz Tanrı’yla olan ilişkimizde.
Şimdi, şuradan geldim konuya, dağılmasın: İşaretleri olumlu–olumsuz okuma becerisini geliştirdiğimiz kadar, sonuçlarıyla bağ kurarken esas tam olarak işaret ettiği yeri kaçırdığımızda altüst olmuş gibi oluyoruz. “Bana bunu nasıl yaptı, son anda dönüş yaptı, söz vermişti!” dersin. Elbette şu da anlaşılmasın: Sana öyle yaptı diye, bunu hazmetmeye çalışırken yanakların pembiş hale gelen Pollyanna gibi , “öyle diyerek” rahatlama kısmına gir demiyorum. Ama hakikaten bir süzgeçten geçir.
Ağzımıza pelesenk olmuş bir söz vardır: “Bir hayır vardır.” Otur, enine boyuna düşün. “Rahatlama” diye mi söylüyorsun, yoksa sırtını Allah’a yaslamış mısın? Ya da evrene diyenler var, ona da hasta oluyorum, o da ayrı bir oryantasyon sorunu. Neyse… Emin olarak konuya teslim mi oluyorsun?
Elbette bu kolay değil ama emin olun dostlar, hayat bunların eksilmeyeceği ve sürekli karşımıza çıkacağı bir ömür. O yüzden, bunu hazmetmenin gerektirdiği tavrı gösterip hakkaniyetli bir biçimde duruş sergilemek ve teslim olmanın mutmainliğini yaşamamız gerekiyor. Yoksa yaşam kalitemiz bozulur. Sürekli bozuk yolda araba sürmeye benzer; “Ne zaman geçecek bu titreme?” diye hayıflanırsın. Baştan girmeseydin bu yola… Bilmiyor muydun buranın bozuk olduğunu? Elli defa girdin, hep aynı sonuç!
Evet, Küçük Prens, elli defa girdin ama ne hikmetse hiçbir şey anlamadın. Hâlâ öfke patlaması, “Nasıl yapar bana bunu?” gibi sözler, kinlenmeler, intikam duygusu… Yahu nasıl bir kısır döngü bu, sürekli kafası kesilmiş tavuk gibi?
Bir ara çok düşündüm bu konuyu; yani tevekkül ve teslimiyet işini biz kendi zihnimizde bir rahatlama, bir kaçış gibi kullanıyoruz. İlk başlarda bunun üstüne gitmeye, yani “bankamatik memuru” olmaktan çıkıp düzenli işe gitmeye karar verirsen şayet, bünyen bu yeni duruma karşı zorlandığından dolayı bu yüksek oranda başta zor olacak. Ama sonraları bir eminlik ve rahatlık, beraberinde vakarlı bir duruş sergileyeceksin. Bileceksin, hissedeceksin tarifsiz huzuru. Sen çalış; insanlar ne derse desin, hiç önemli değil.
İşaretleri de ayırt etme melekelerin gelişecek ve göreceksin sapla saman nasıl ayırt ediliyor. Sen zaten biliyorsun ki işinde, zahirde olan bir konuda fazla mesai harcadığında, nasıl önceden sezinlediğini ve işin nereye gideceğini… Emin ol, bunun bundan hiçbir farkı yok.
Yorumlar