KUVVEDEN FİİLE
SERKANT DERVİŞOĞLU 

Kuvve mana itibariyle düşünce demektir. Tasarı, niyet gibi soyut bir kavram. 
Bu kuvvelerin nereden geldiği çok tartışılan keyifli bir konu ama bunun ontolojik kısmına girmeyeceğim. 
Her birim kendi algısına gelen kuvveyi ona bahşedilen donanımla yani bilgisayarla işleyip içinde bulunduğu sonsuz kombinasyonla oluşan şartlar içerisinde bir fiile dönüştürüyor. Yani fiile, amele, harekete dönüştürüyor. Esasen zahiren gözüken bir şeye dönüşüyor. Aynı hususu tekrar ediyor gibi olacağım ama bunu şuurun katmanları ve şuursuz bir şekilde yapıyor olmalı yeniden ele almayı zorunlu kılıyor.
Kutsal kitabımızda “Dünya ve ahiret hakkında düşünün ve ona göre hareket edin” diyor. Burada benim de birçok insanın da kafasını karıştıran bir mesele var. Gelen bu düşünceyi nasıl algılayacağız ve işleyeceğiz?
Burada insansı gibi yaşayanları kast etmiyorum. Onlar kusura bakmasınlar mübarek diğer canlılar gibi hareket ediyorlar. 
Evrensel olarak kendimizde ve etrafımızda olan bitenin ne kadar farkındaysak kuvvede o derece gelişmeye başlıyor ve sınırsız olan sistemin derin düşünce boyutuna geçmeye başlıyor. Anlattığım sahnede iyi veya kötü yok. 
Musa da olabilirsin Firavun da haşa.
Nasıl böyle bir kıyas yaparsın?
Biri peygamber diğeri değil.
Keza kafir diyeceğinizi duyuyorum ama Allah’ın kulu değil mi?
O da bir şeyleri algılıyor ve bunu başka türlü düşünerek fiiliyata geçiriyor.  
Benim sözüm “Ey iman edenler iman ediniz” ayetinin muhataplarına. Onlar düşünceyi dönüştürmek zorunda. Gelen kuvve, tecelli ya da neyse o şey…
Maalesef temiz bir yere gelmiyor. Ki onu samanlıkta iğne arar gibi arayacaksın.
Her saman çöpünü iğne zannediyoruz bir de. 
Ayrıca bu fiile dökülecekse vay halimize. 
İşte burada devreye tecrübeler, ağır ödenmiş bedeller ve zaman içinde yaşadığımız türlü olaylar giriyor.
Bu vakalar uyanık talipler için bulunmaz nimet haline geliyor bu algıyı işlemek için. Her an aldığımız etkiler karşısında bizde oluşan algıdan bahsediyorum. Her zaman doğru zannettiğimiz, davranışlarımızda ifrat veya tefrit halde yansıyan algıdan.
İtidalin huzurunu bulmak ve kul olmak için yapmamız gerekenler var.

“Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmak” algıyı işlemek için muhteşem bir söz. 
“Allah bana burada bana ne diyor?” mükemmel soru. 
O zaman fiillerde gül kokusu geliyor demeleri o yüzden sanırım.

“Başımızdaki sevda ne boş sevdadır!
Başımızdaki düşünce ne zor düşüncedir!
Kendi devrimizin zararı biziz.
Kendi önümüzdeki engel biziz.
İşini yüzüne gözüne bulaştıranlarız.
Hepimiz kendi yüzümüze âşığız.
Dünya beşiğimiz; hepimiz çokça uyuruz.
Gaflet sarhoşluğuyla hepimiz harabız.
Tanrım, kıyametten önce bana
O mânâdan birazcık nasip et bana.”
Attar - Esrarname
 

Yazıyı Beğen :     3
Paylaş :