İNKÂRIN ZIRHI OLAN BAHANELERİMİZİN GÜCÜ
Kendi ayaklarımıza vurduğumuz prangalardır bahanelerimiz.
Kabulün aklî zorluğu, nefsin inatçılığı, bilincin örtüsü, aklın ise savunma kalkanıdır.
Algıların kilidi, hakikate karşılık kalbin delâletidir.
Gözlem / İlim / Şahitlik
Kendi ayaklarımıza vurduğumuz prangalardır bahanelerimiz.
Kabulün aklî zorluğu, nefsin inatçılığı, bilincin örtüsü, aklın ise savunma kalkanıdır.
Algıların kilidi, hakikate karşılık kalbin delâletidir.
Bir ilişkiyi ayakta tutan şey, ortak hikâyeler değil, bu hikâyelerin içinde saklanan duygulardır.
Alışkanlıklar hayatımız boyunca var olacak, düzenli ve sürekli bir biçimde kendini gösterecek. Asıl mesele düşünce ve niyetlerimizin saflığını ölçebilecek gücü kendimizde bulabilmektir.
Elbette tamamını değil lakin kopyalamış bir hayatı yaşıyoruz sanki. Basitlikle sadeliğin ayrımını yapmadan, akıl yürüttüğümüz konularda verdiğimiz hükümler gerçek olmadığı halde gerçekliğimizi oluşturuyor bir süre sonra.
Bilinçli zihnimiz, günlük hayatımızda farkında olduğumuz düşüncelerimiz, duygularımız ve algılarımızdan oluşur.
Düşünce, zihin, ruh... Kimileri için evrenin derinliklerine uzanan mistik kavramlar bunlar, kimileri içinse sadece beyindeki sinir hücrelerinin kimyasal oyuncağı.
Önce insan aldandı. Öyle ki aldananlar çoğunlukla aldandığının farkına bile varamadı
Bugün 8 Mart 2024. Dünya Kadınlar Günü.
Hayatımız boyunca her bilinçli anımızda duygularımızla hemdemiz.
Hepimizin gardırobunda elbiselerimizin yanında duran çeşit çeşit maskelerimiz vardır.
Kelimelerin aciz kaldığı anlar vardır.
Ezberci zihin, bilgileri sadece yüzeysel bir şekilde öğrenme ve tekrar etme eğiliminde olan bir anlayışı temsil eder.
Gönlümüzün derinliklerinde saklı olan, zamanın cilvesine karşı direnen en güçlü kalkanlardan biri şüphesiz ki ferasettir.
Ne zaman söylenmiş yahut söylenmemiş bir söz ile diriliğimi yitirsem şu âyeti düşünmeden edemiyorum.
Hassasiyet, bizlerin en derin ve en güçlü duygusal ifadelerinden biridir.
İnsan hayatı, belirsizliklerle dolu bir yolculuktur.