KENDİNİ TANIMAK SENİN KARARIN
Kendini tanıma sürecindeki en önemli konulardan birinin iç denetimin sağlanması olduğu üzerinde çokça duruyoruz
Gözlem / İlim / Şahitlik
Kendini tanıma sürecindeki en önemli konulardan birinin iç denetimin sağlanması olduğu üzerinde çokça duruyoruz
Beklemek mi?
Kendini engellerken, engel olduğun şeyin aslında seni ve hakikatini engellediğini fark etmek mi?
Hepimiz hayaller kurar, o duygusal âlemde, zihnimizde; özlediğimiz, istediğimiz şeyleri tasarlarız. Hatta bunu canlandırır, hülyalara dalarız.
Düşüncenin gerçekleşmesi için hareket gerekir. Oysa niyetimiz eyleme geçmeden önce hareketsizdir. Yani henüz varlık sahnesine çıkmamış düşünce durumundadır.
Karşımızdakini inandırmak için mi yemin ederiz, yoksa konunun mahiyetinin pek önemli olduğunu vurgulamak için mi?
Zaman herkes tarafından az çok bilinen, ancak tanımlanması ve anlatılması karmaşık bir kavram. Bilim, felsefe, din ve edebî bilimler zamanın farklı tanımlarını yapmışlar.
Hepimiz iç huzuru bulabilmek için mutlu bir hayat yaşamaya çabalıyoruz. Fakat telaşlarımız, korkularımız, tereddütlerimiz ve şüphelerimiz içimizde onulmaz yaralar açıyor.
Zordur, tanımı izafidir. Sebebi de öyle.
Soğuktur, dem tutmaz yalnızlık.
Biz konuşurken en çok neyi seviyorum biliyor musun? Gözlerime düşüp beni dikkatlice dinlemeni, kalbini açıp, işittiğini görmeyi. Bazen sorunlara çözüm üretmek konusunda çaresiz kalmış olsan bile sadece dinlemen düğümlerimi çözmeme yardımcı oluyor. Ne kadar samimi olduğunu parıldayan gözlerinden hissedebiliyorum.
Yaşadığımız hiçbir olay, karşılaştığımız hiçbir olgu sıradan ve küçük değil görüyor musun?
Her düşünüş, algılayış, seziş, bakış, hissediş de öyle. Kim bilir bizi nasıl bir taşa dönüştürüyor?
Sünnetullah’a, Allah’ın koyduğu sisteme aykırı olan yanlış yerde doğruyu aramak mümkün mü?
Gerçeği ancak doğru yerde buluruz. İlahi sistemin itidal ölçülerine aykırı başka yerde aramak beyhudedir.
“Bu, müttakîlerin şiarlarındandır diyor” Allah Ahzap Suresi 70. Ayet-i Kerimesinde.
“Ey iman edenler! Allah’tan ittikâ edin ve sözü doğru söyleyin.”
Müfredatta “cesaret, yiğitlik, kahramanlık” gibi anlamlara gelen cesaret, ahlâk literatüründe öfke (gazap) duygusunun kâmil akla itaat etmek suretiyle kazandığı itidalli hali için kullanılır.
Konfor alanından çıkıp kendimiz ile yüzleşmek elbette korkutucudur.
Fakat cesaret ve yiğitlik bu korkuya rağmen harekete geçebilmektir.
Gerçeği kim isteyip bulamamış?
Kişi kendini kaybetse, orada burada avare dolaşsa bile samimi bir istek olması halinde muhakkak bulur gerçeği. Hatta bilmiyor olsa da
Merkezlenmek bizi etkileyen faktörlerin farkında olup, dengede sabit kalmaktır.
Bu etkenler, çevreye ait veya kendi öz dünyamızda yaşadığımız içsel tepkiler olabilir.
Neye yönelik olursa olsun, geçici zevk veren ve tutku hâline gelmiş, durmadan tekrarlanan girişimler merkezlenmeyi ketleyebilir. Esasen “Acaba bir çıkış var mı?” diye arabayı aynı çıkmaz sokağa tekrar sürmeye benzer.