NEDEN DÜŞMAN OLDUK

NEDEN DÜŞMAN OLDUK 
SEVGİ KELEŞER 

Acaba biz neden birdenbire bu kadar kopuk, dağınık, birbirine küs, dargın ve düşman olduk ?
Belki bu vahim durumu fıkra nüktedanlığı ile özetleyebilirim.
“Namazdan önce hoca cemaate 'safları sıklaştıralım... araya şeytan girmesin' demiş . Temel de hocam demiş 'burada saf ne arar, hepimiz uyanığız, şeytan zaten giremez.”
Safları sıklaştırmak ve derin anlamı üzerine tefekkür ettim biraz.
Muhammed Peygamber safları düz ve sık tutmaya büyük önem verirmiş. Bunu bu konuda okumalar yaparken karşıma çıkan birçok hadis ile fark ettim.
"Safları düzgün tutun, omuzları bir hizaya getirin, boşlukları doldurun, safa girerken kardeşlerinize, ellerinizi hafifçe dokundurun, şeytana açık yerler bırakmayın. Kim safları sık tutarsa Allah onu hayra eriştirir. Kim de saflar arasında boşluk bırakırsa Allah onu hayra eriştirmez."(Müslim, Salat, 104; Ebu Davud, Salat, 93; Nesaî, Sehv, 4; Ahmed b. Hanbel, III, 154-260)
“Saflarınızı düz tutunuz. Omuzları bir hizaya getiriniz. Aralıkları kapayınız. Saf düzeni için elinizden tutup çeken kardeşlerinize yumuşak davranınız. Şeytanın girebileceği boşluklar bırakmayınız. Allah, safları bitişik tutanların gönlünü hoş eder. Safları bitişik tutmayanlara Allah nimetlerini lutfetmez.” (Ebû Dâvûd, Salât 93, 98)”
“Saflarınızı sık tutunuz. Safların arasını yanaştırınız. Boyunlarınızı bir hizaya getiriniz. Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, saffın boş kalmış aralıklarından şeytanın bodur, kılsız siyah koyun gibi girdiğini görüyorum.” (Ebû Dâvûd, Salât 93. Ayrıca bk. Nesâî, İmâmet 28)”
Muhammed Peygamber, “Safları düz tutunuz. İleri geri durmayınız. Sonra kalpleriniz de birbirinden farklı olur” dermiş ve ayrıca saflar düzgün olmaz ise bunun sonuçlarını; kalplerin uyuşmaması ile ve insanların birbirlerinden yüz çevirmeleri ile açıklamıştır.
Birbirimizden çok uzak düştük… Saflarımız dağılmış ve saflarımızın arası açılmış olabilir mi acaba? Öyle ya, aramızdaki birlik ve beraberlik şuuru kaybolmuş gibi. Kalplerimiz, gönüllerimiz birbirinden kopmuş gibi. Birlik fikrinden uzak, birbirimizle ilgisiz ve hiçbir güzelliğe pozitiviteye sahip çıkamayacak duruma gelmiş gibiyiz.
Biz bu halde iken kötülüğe nasıl engel olabileceğiz?
Önce kendi içimize bakalım, kendi içimize dikkat koyalım.  Bırakalım diğerine dikkat koymayı, diğerinin eksiğini aramayı görmeyi.
Safın düzgün mü?
Saf tek başına olur mu deme ! Hem de zaten öyle başlar her şey !! Kolektivitenin veyahut cemaatin dışında mı kaldın? Bu kaldın? Bu veyahut cemaatin dışında kalmanla alakası yoktur. Cemaatin, kolektiviten olmasa da kendi safını sık tutmandan sorumlusun.
Kendi saf ı düzgün olan sık olan kişiler nasıldır?
Kendi safımızın farkındalığını nasıl anlayıp geliştireceğiz?
Safların düzgün olmasına dikkat edenlerin, iç dünyaları da düzgün olur. Huzurlu olurlar. Eğlenceli olurlar ve ayrıca doğru, dürüst ve düzgün olmayı arzu eden nitelikli insanlardır. İç dünyaları düzgün olanların bu güzelliği davranışlarına da yansır.
Sizin hiç safınız dağılmadı mı? Neler yaşanmıştı o anlar, hatırlayın ! Safların düzgün olmasına önem vermeyenlerin, gönül dünyası da dağınık olur. Vurdumduymaz olurlar. Ruh dünyası dağınık ve parçalanmış olur. Hedef noktası kayarak belirsiz hale gelmiş olur. Ulvi bir idealden yoksun kişiler haline gelirler.
Bu böyle devam edip sürerse ve kendilerini düzgün duruma getirmeye, kendilerini senteye getirmeyip toparlanmaya ve kendilerine gelmeye gayret etmezlerse birbirlerine olan düşmanlıkları artar, araları iyice açılır, yok olup gitmenin eşiğine gelirler.
Öncelikle kardeşlik safını sıklaştırmak ve amaçsızca dolanan insanları bir araya getirmek gerekiyor. Ayrılık da sevdaya dahil ya, küskün ve dargınları bir araya getirmek de dahil.
Gayretimiz gayrimütenahi olsun…
Sevgi yle
 

Yazıyı Beğen :     0
Paylaş :