MİHRABINI KORU
Ey hakikat yolunun mihrabın harp kökünden geldiğini bilen kalbi uyanık yolcusu!
Mihrabını bil. Tanı. Hakikatini idrak et.
Gözlem / İlim / Şahitlik
Ey hakikat yolunun mihrabın harp kökünden geldiğini bilen kalbi uyanık yolcusu!
Mihrabını bil. Tanı. Hakikatini idrak et.
Ey hakikat yolunun kendisini teolojik polemiklerden asude tutan kalbi hüşyar yolcusu!
Sen de eğer güzel ahlak yolcuları gibi menzile selamet ile yürümek istiyorsan hasımlık duygularını terk
etmelisin.
Bu şuur hâli tekrarların çarkına sürüklemez onları. Eğer bu vartaya düşerlerse ibadetleri rutin eylemler olarak kabul etmek mecburiyetinde kalırlar ki, bu ibadetin âdete dönüşmesi demektir.
Ölçüler yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’den öğrenilerek Fahr-i Kâinat Efendimizin mübarek uygulamaları ile pekiştirilmediğinde gönül trafiği karışır. Ruhun hava durumu bulutlanır. Sis çöker. Peşi sıra her şey birbirine girerek kaosa dönüşür.
Siyer-i Nebi ve yüce kitabımızda yer bulan diğer Resullerin hayat hikayelerinin psikolojik dinamiklerini çözmek onlar için olumlu düşünmenin ana dinamosudur.
AHLÂK-I HASENE erleri iffet elbisesi içinde yaşarlar.
Onlar hayatın içinde asla mahcubiyet şalını üzerlerinden atmazlar.
AHLÂK-I HASENE erleri için kendi okuma en büyük ve vazgeçilmez görevlerden birisidir.
Bu olmadığı takdirde hayatın anlamının keşfedilip anlaşılamayacağına inandıkları gibi hayata anlam katma eyleminin de asla gerçekleşmeyeceğine müdriktirler.
AHLÂK-I HASENE erleri, elde ettiği bilgileri kendisine saklamayan ve bunları paylaşanlar arasından çıkarlar. İlim cimrisi değildirler. Bundan özellikle imtina ederler. Yüce Rabbimizin kendilerine lütfettiği ilmi kendi özel mülkü sanıp inhisarına alanlardan olmazlar.
AHLÂK-I HASENE erleri minnet ve nimet ayrımını doğru yapanlar arasından çıkarlar. Bu ayrıştırma onlar için çok belirleyicidir zira sonucu etkilemektedir. Güzel ahlak yolunda yürüyenler kendilerini salah ehli olmak için planlamışlardır.
AHLÂK-I HASENE erleri, şahit olma meselesini önemseyen insanların arasından çıkarlar. Onlar müşahede etmeyi, şahit olmayı önemserler. Bu konu sadece belirli bir olayla münhasır değildir. Sınırlanması doğru değildir. Hayatın tüm alanlarını kapsar ve tüm hadiseleri içerir.
AHLÂK-I HASENE erleri, “Ben yenildim” diyebilen gerçekçiliğe sahip kişiler arasından çıkarlar. Onların işi hayal değil hakikattir. Canlarını ne kadar acıtırsa acıtsın, yüreklerini ne seviyede yakarsa yaksın gerçeği itiraf etmekten asla geri durmazlar. Durumu tüm çıplaklığı ile görüp teşhis eder ve bunu yüksek sesle kendilerine ifade ederler.
AHLÂK-I HASENE erleri, kimi ya da kimleri, neyi veya neleri ne sebeple taşlaması gerektiğini bilen kişilerin arasından çıkarlar. Bu mesele onlar için mühimdir.
AHLÂK-I HASENE erleri, ağırlık ve hafiflik kavramlarını düşünüp çözümlemiş kişiler arasından çıkarlar. Dünyada yaşarlar. Hayatın gereklerini ifa ederler. Zahmetlerle azimle mücadele ederler.
AHLÂK-I HASENE erleri, kendilerini mutref olmaktan koruyabilen insanlar arasından çıkarlar. Onlar şükür ehli olmayı hayatlarının ana esası olarak kabul ettiklerinden varlık bakımından toplumun önünde bulunan şahıslardan olsalar bile bununla şımarmazlar.
AHLÂK-I HASENE erleri, gizli kapaklı işler yapmaya tenezzül etmeyen kişiler arasından çıkar. Onlar aleniyet yanlısıdırlar. Şeffaftırlar. Hangi cihetten bakılırsa bakılsın görünen aynıdır, değişmez.
AHLÂK-I HASENE erleri, eylemlilik üzerinde derin düşünen insanlar arasından çıkarlar. Bu konu onlar için belirleyicidir zira özgürlük ve irade kullanımı ile sıkı sıkıya bağlıdır.