AHLÂK-I HASENE insanı güvenli bir şehir gibidir.
devamıUğur Canbolat
1966 yılında Orta Anadolu’nun bozkırı olan Yozgat’ta doğdu. Köy odasında dedesinin himayesinde büyüdü. Anlamasa da büyüklerin sohbet sofrasında oturdu. Söze yâr olmanın önemini ilk burada hissetti. Daha sonra sözü güçlü söyleyen kalem ehline hep yakın durdu. Röportajlar yaptı, yayınladı, kitaplaştırdı. Kelimenin âhengine meftun olarak kendini tanımlıyor.
12 yaşından beri İstanbul’da yaşıyor ve bundan mutlu. Bir Üsküdarlı… Çay, dergi, kitap ve Üsküdar dörtlüsünü seviyor. Bir de yanında türküler… Muhabbete paçayı kaptırdığını düşünüyor.
Edebiyat, kültür ve sanatın harmenyeri olan radyoculuğa yakın durdu, ses verdi, programlar yaptı. Yanı sıra radyo yayın yönetmenliği ve genel müdürlük yaptı.
Haluk Nurbaki’yle tanıştı, mânâ bilimlerini merak etti, dervişler tanıdı, onlara gönlünü tuttu.
Nevzat Tarhan’la tanıştı. Psikoloji ilgi alanları arasına girdi. Uzun yıllar TV’lerde psikoloji programı yapımcı ve sunucusu olarak çalıştı. Halen ÜLKE TV ve Üsküdar Üniversitesi Televizyonu’nda program yapıyor.
Hayatının bir döneminde dergicilik yaptı. Dergileri seviyor. Hâlen ‘PSİKOHAYAT’ Dergisi’nin Genel Koordinatörü. Gerçek Âlim, Gerçek Âşık Halûk Nurbaki, Portreler, Psikoloji Konuşmaları, Hikâyeler Hep Yarım, Geldim Ama Yoktun, Aklımda Olduğun Aklında Olsun adıyla yayınlanmış beş kitabı var.
ESKADER (Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği) Üyesi. İstiklal Gazetesi ve Habername, karadeniz ekspres isimli internet sitesinde köşe yazıyor
Yazara Ait Yazılar
AHLÂK-I HASENE erleri basiretle çağrıldığı yolun farkında olanların arasından çıkar.
devamıAHLÂK-I HASENE erleri beklemeyi zaman kaybı olarak değerlendirirler.
devamıAHLÂK-I HASENE erlerinin temel prensiplerinden biri de daima “Kallen Sedîdâ” olmalarıdır.
devamıAHLÂK-I HASENE insanı hedefini doğru belirleyemeye azami özen gösterir.
devamıYERLİ yerindelik güzel ahlak yolcularının asla vazgeçmeyeceği, öteleyemeyeceği bir davranış şeklidir.
devamıAHLÂK-I HASENE yolcusu olmak demek önce kendisine olmak üzere başkalarına da huzur vermek demektir.
devamıAHLÂK-I HASENE erleri bu tuzağa düşmezler.
Çünkü bu girdap onları yorar.
GÜZEL ahlâk insan ayrımına izin vermez.
Başkalarını tanımlama hakkı bize ait değildir. Tanımlama konum belirlemeyi getirir çünkü.
GÜZEL ahlâkın güzel temsilcilerinin en önemli duyarlılıklarının birisi “Kelam emaneti” bilincidir.
Onlar söz israfında bulunmazlar.
AHLÂK-I HASENE insanı iki kanatlı bir kuş gibidir.
Tek kanatlı bir kuş nasıl göklerde tayaran edemiyorsa iki kanatlı olmayan bir güzel ahlak yolcusu gönül göğünde seyeran edemez.
Şahsi gelişimini tamamlaman, kendilik bilincine ulaşman öncelikli hedefin olmalıdır.
Kişinin kendisini anlaması, kevnî âyetler olan evreni tanıyıp üzerinde tefekkür etmesi başka nasıl mümkün olabilir ki?
devamıBÖYLE sorarak girmişti konuşmaya. “Ay ışığını öğrendin mi?”
“Herkesin bildiği kadar” diyerek cevapladım. “Nedir onlar?” diyerek devam etti. Anlattım.
HAKİKATİNİ bilmediğin bir dünyanın sahih bir üyesi olman elbette mümkün değildir.
Yolu görecek gözün, yolcuyu sezecek bir yüreğin olmalı.Lezzeti tadacak yanıltmayan bir dilin olmalı. Ki, tatlardan bahsedebilesin.
ANLAMA eylemi hayata anlam katan en önemli ve belirleyici faaliyetlerimizin başında gelir.
Aynı zamanda güzel ahlakın en mühim umdelerinden birisidir.
TERSİ insanı çoğu defa çıkmaz sokaklara sürüklüyor. Hedefini şaşırtıyor ve genellikle de neticesiz bırakıyor. Yürüyüp, yürüyüp aynı yere tekrar gelmek gibi bir şey… Ya da her defasından sıfırdan başlamak. Bu ise bitmeyen yorgunluklar demektir. Beslediğin ağaçlardan mevsimini sabırla bekleyemediğin için meyve alamamak…
devamıGÜZEL ahlakın en önemli göstergelerinden biri de gönül bilmektir. Gönül bilmeyenin bu meydana işi olmadığı gibi kimse onu bu sahaya bırakmaz. Hayata değer katım yüksek ilkelere uygun biçimde yaşama hususunda eğer bir nebzecik bile azmimiz varsa bu kendini gönül bilmek şeklinde açığa çıkaracaktır.
devamıHİZMETİN olmalı. Peygamberler nice zahmetlere katlanarak Allah’ın kullarına O’nun mesajını ulaştırdılar. Çileler çektiler. Hakaretlere maruz kaldılar, aşağılandılar, alaya alındılar ve zulme uğradılar. Yine de görevlerini insanlardan hiçbir karşılık beklemeden yaptılar.
devamıHÜRMETİN olmalı.
Bu, varlığı ve onun hakikatini görmek demektir.
Yaratılışın gayesini çözme yolunda ilerleyen bir bakıma kendi arayışını gerçekleştiren kişi demektir aynı zamanda.
Bir nevi bilinç yolculuğudur.
Kendilik bilinci basamaklarını şuurla çıkan kişi ilkin ahlâk-ı hasene olarak hürmeti öğrenmelidir.
DİLİN olmalı.
Tatlı bir dilin…
Bu nasıl olur dersen eğer; Hakktan beslenmeli, hakikati terennüm etmeli.