AHLÂK-I HASENE erleri, şahit olma meselesini önemseyen insanların arasından çıkarlar. Onlar müşahede etmeyi, şahit olmayı önemserler. Bu konu sadece belirli bir olayla münhasır değildir. Sınırlanması doğru değildir. Hayatın tüm alanlarını kapsar ve tüm hadiseleri içerir.
AHLÂK-I HASENE erleri, “Ben yenildim” diyebilen gerçekçiliğe sahip kişiler arasından çıkarlar. Onların işi hayal değil hakikattir. Canlarını ne kadar acıtırsa acıtsın, yüreklerini ne seviyede yakarsa yaksın gerçeği itiraf etmekten asla geri durmazlar. Durumu tüm çıplaklığı ile görüp teşhis eder ve bunu yüksek sesle kendilerine ifade ederler.
AHLÂK-I HASENE erleri, kimi ya da kimleri, neyi veya neleri ne sebeple taşlaması gerektiğini bilen kişilerin arasından çıkarlar. Bu mesele onlar için mühimdir.
AHLÂK-I HASENE erleri, ağırlık ve hafiflik kavramlarını düşünüp çözümlemiş kişiler arasından çıkarlar. Dünyada yaşarlar. Hayatın gereklerini ifa ederler. Zahmetlerle azimle mücadele ederler.
AHLÂK-I HASENE erleri, kendilerini mutref olmaktan koruyabilen insanlar arasından çıkarlar. Onlar şükür ehli olmayı hayatlarının ana esası olarak kabul ettiklerinden varlık bakımından toplumun önünde bulunan şahıslardan olsalar bile bununla şımarmazlar.
AHLÂK-I HASENE erleri, gizli kapaklı işler yapmaya tenezzül etmeyen kişiler arasından çıkar. Onlar aleniyet yanlısıdırlar. Şeffaftırlar. Hangi cihetten bakılırsa bakılsın görünen aynıdır, değişmez.
AHLÂK-I HASENE erleri, eylemlilik üzerinde derin düşünen insanlar arasından çıkarlar. Bu konu onlar için belirleyicidir zira özgürlük ve irade kullanımı ile sıkı sıkıya bağlıdır.
AHLÂK-I HASENE erleri mecburiyetler hususunda kafasını ve gönlünü aydınlatmış kişiler arasından çıkar.
Onlar netleşmiş kişilerdir. Bir şeyi diğer bir şeyle örtmezler.
AHLÂK-I HASENE erleri, Rabbimizin emri gereği her meseleyi dikkatle ele alan ve sağlıklı ölçüler içerisinde akıl yürüten insanların arasından çıkarlar. Onlar aklın insanlığa lütfedilen en büyük ilahi ikram olduğunun bilincindedirler.
AHLÂK-I HASENE erleri hayatı hünerle yaşayanlar arasından çıkarlar. Dünyanın tüm nimetlerinden elbette helal dairesinde yararlanırlar. Kazanırlar ve infak ederler. Zekât ve sadaka hususunda dikkatlidirler.
AHLAK-I HASENE erleri, sınır çizme konusunda hassasiyet gösteren kişiler arasından çıkar. Bu husus onlar içindin önemlidir zira yapılamadığında en yakınından başlamak üzere ilişkide bulunulan herkesle belirli aralıklarla arızalar yaşanabileceğini bilirler.
AHLÂK-I HASENE erleri meydan okumayı bilen insanların arasından çıkar.
Meydan okumayı bilmeyen ürkek kişiler yola çıksalar bile sonunu getiremezler.
AHLÂK-I HASENE erleri hayatları boyunca kendilerine kul olmaktan çıkıp Allah’a kul olma mücadelesi verenler arasından çıkarlar.
Bu zannedildiği kadar kolay değildir.
AHLÂK-I HASENE erleri, hitaplarını güçlü tutarlar. Tahkim edilmiş sözleri söylerler.
İçinde şüphe barındıran tereddütle yaralanmış ifadeler kullanmaktan özenle kaçınırlar.
AHLÂK-I HASENE erleri Kur’an-ı Kerim ile kafası karışan insanlar arasından çıkarlar. Zira onlar oradan buradan öğrendiklerinden, bildiklerini sandıklarından vahye uyum sağlamadığı sürece emin olmak istemezler.
AHLÂK-I HASENE erleri nerede tegafül edip etmeyeceğini bilen insanlar arasından çıkarlar.
Bu husus onlar için o kadar belirleyicidir ki asla ıskalamak istemezler.