KENDİNİ KENDİNLE TÜKETMEK
KENDİNİ KENDİNLE TÜKETMEK
UĞUR CANBOLAT
AHLÂK-I HASENE erleri, kendisini kendiyle tüketmeyen insanların arasından çıkarlar. Onlar bilirler ki, iman ve ikrarla kendini kemale erdirmeyenler kendileriyle tükenip giderler. Fıtratı esas almayanlar evrenin diğer varlıklarla beraber ortak kulluk gerçeğinden bigane olduklarından kendilerini tek ve esas özne yaparak kibrin kapısından içeri girerler. Tüm dünyanın kendi etraflarında döndüğü hülyasına kapılırlar. Kırmızı halılar üzerinde yürümeleri gerektiğine inanan bu kişiler herkesi ve her şeyi şahıslarına zorunlu hizmetkar olarak görürler. İşler bu noktaya geldiğinde artık ipin ucu kaçtığından nifakın alevli ateşinin içine düşerler. İnfaktan yani insanın ve diğer varlıkların kendisi üzerindeki adalet ve paylaşım hakkından uzak kalırlar.
Güzel ahlak yolcuları bu durumu vahyin aydınlığı ile anlayıp çözümlediklerinden kendini tüketme şekillerinin her türünden uzak kalmaya çalışırlar. Onlara göre kendini tüketme şekillerinin en büyüğü ve tehlikelisi Allah’ın muhatabı olmaktan geriye düşmek yani Kur’an-ı Kerim’den uzak kalmaktır. Ona sahih talebe olamamaktır. Aklını ve kalbini ve diğer tüm latifelerini ilahi vahyin huzur verip teselli eden iksirinden mahrum bırakmaktır. Yanı sıra bize vahyi beyanı ile tebliğ, sünneti yani uygulamaları ile örnek olan Fahr-i Kâinat Efendimizin canlara nefes sunan hayatından uzak düşüp izdüşümlerini yaşayışımıza yansıtamamak aczini bilmemek olduğundan yine kendini kendinle mahvetmenin diğer bir çeşididir. Zira her ikisi de kendini ihtiyaç sahibi olarak görmeme gururunu içinde bir çıban misali barındırır. Yüksek erdem yolcuları bu iki hususta avare kalanların ruh kapılarını insanın çöküşü anlamına gelen yeis’in yani umutsuzluğun çalacağını bilirler. Bu ise insanın kendi ayaklarına pranga vurmasından farksızdır.
Güzel ahlak yolcuları kendini kendinle tüketmenin zincirlerinin Allah’ın rahmetine, merhametine ihtiyaç duymamanın getirdiği ters manivela olarak geçmişe dair umudun yokluğu ve geleceğe yönelik ümidin sönmesi sonrasında şeytanın başına sardığı kendini beğenme gaflet örtüsünün idrakindedirler. Yeteneklerini hakikatin peşine gitmekle değil dünya servetine yönelik kullanması ve zamanla çoklukla övünme diyebileceğimiz kesret belasına düşmesi yine vahiyden kendisini nasipsiz bırakması yani kendi kendisiyle tüketmesini netice verir.
Yüksek erdem yolcularına göre kişinin yaptığı ibadete güvenmesi ve buradan bir övünç çıkarması da aynı şekilde kendini tüketmenin bir başka versiyonudur.
İlimden mahrum kalıp malumatla yetinmek de öyledir. Hakikat yerine hülyalar içinde yüzmeyi tercih etmek yine aynı kapıya çıkar. Kalbini maneviyatla tatmin etmek yerine bedensel zevklere yani hedonizme teşne olmak yine insanın kendini kendisiyle tüketmesidir.
Ahlâk-ı hasene erleri için kendisini kendisiyle tüketmenin bir başka çeşidi “Evlere arka kapıdan girmek” şeklinde tarif edebileceğimiz dostların yüzüne sorup öğrenmekten çekindiklerini çalıyı dolanıp tecessüsle elde etme sevdasıdır. Hırsın, hasedin ve kıskançlığın yalancı pehlivanı olmaya heves etmektir. Gülleleri kendi kalbine attığının şuurunda olmamaktır. Yalancılığına sadakati perde yapma çabasıdır. Bunların hepsini kendini kendiyle tüketmenin en hızlı yolu olan su-i zan şemsiyesi olarak da tanımlayabiliriz.
Hadiseleri Yusuf Nebi’den ders almadan tersine tevil etmek çamura saplanmak demek olduğundan yine kişinin kendini kendisiyle tüketmesidir. Bu ise hayatı okuyamamak demektir ki, güzel ahlak yolcuları açısından ayıplı bir durumdur.
Ey hakikat yolunun kendini kendisiyle tüketmemeye ahit vermiş yolcusu!
Eğer sen de güzel ahlak erleri gibi menziline yolunu uzatmadan erişmek istiyorsan manevi ataletten kurtul. Kalbini vahiyle dirilt. Gururun kapısını kapat. Cehalet zindanından kurtul. Hiçlik ve değersizlik deresinden çık. Tecessüs gözlüğünü çıkar. İkiyüzlülükten vazgeç. Cevherinin farkına var ve onu parlat. Aceleciliği terk et. Şüphelerini gider ve yakîne ulaş. Konfor alanına mahkûm olmayı bırak. Kendilik bilincini geliştirerek şeytan ve nefsin tasallutunu kırıp kendine efendi ol. Bekaya meftun olan ruhunu fena ve fani şeylerle yaralama. Mahiyetinin aslına vâkıf ol. Kendine âşık olup başkalarına sevdirme beyhudeliğine ara ver. Unutma ki, bunların tümü kendini kendinle tüketmemenin en kısa ve kestirme yollarındandır.










Yorumlar