KIRIK HAYALLER 
HATİCE FAHRUNNİSA

Hepimiz hayaller kurar, o duygusal âlemde, zihnimizde; özlediğimiz, istediğimiz şeyleri tasarlarız. Hatta bunu canlandırır, hülyalara dalarız. Bir müddette olsa güzel bir günün anlık resmidir aklımızda kalan. Ve belki bugünden daha zor günleri atlatmamıza da yardımcı olurlar. 
İnsanoğlu işte.
Bazen sadece hayallerine dalarak, gerçek dünya dışında fikirler üretebilir ve duygusal olarak tatmin olabilir. 
Gelecekte yaşanabilecek senaryoları düşünebilmemize, korkularımızı ve arzularımızı ifade etmemize ve geçmişte yaşadıkları olayları yeniden düzenleyebilmemize olanak tanıyabilir. 
Bazen hayallerimiz, bizi hayatta tutan şeylerdir. Onlar bizi ileriye doğru iterler ve hayatın anlamlı bir amacına sahip olmamızı sağlarlar. 
Fakat bazen de yaşamımızda olaylar istediğimiz şekilde gitmez. Beklentilerimiz ve hayallerimizin yıkılmasına sebep olabilir. Hayatımızın en acımasız deneyimlerinden birisi olduğunu zannederiz. 
Bizi düşüncelerin içine çekip sürekli bir endişe ve keder içinde bırakır.
Bunları yaşarken, kendimizi yalnız ve değersiz hissetmeye başlarız.
Depresif bir duygusal duruma bürünürüz.
Bu durum kişinin mutsuz, hüzünlü, umutsuz ve kendine zarar verecek düşüncelere sahip olmasına da neden olabilir.  
Kişi gerçekleşmeyen hayallerinin sonucunda endişeli, korkulu veya tedirgin olabilir. Hayal kırıklığını ifade etmekte zorluk çekebilir. Bu duygularını dışa vuramadığı için sinirli veya öfkeli olabilir.
Fiziksel olarak iştahsızlık başlar. Uykular düzensizleşir. Bağımlılıklar yahut sosyal yaşamda gerileme yaşanabilir. 
Çünkü kişi kendini gerçekleşemeyen hayallerinin yüzünden yetersiz veya değersiz hissetmektedir. Oysa yaşanamayan bu isteklerin çoğu zaman bunlarla ilgisi yoktur. 
Yaşanmamasının bir nedeni olduğunu o an düşünemeyiz. 
Rabbimizin bize hangi hayırlı kapılardan geçireceğini bilemeyiz. 
Bu noktada beklentilerimizi gözden geçirmek en doğru karar olur. 
Beklentilerimiz…
İşte çoğu zaman bizi yetersiz ve değersiz hissettiren o istekler…
Hepimizin başka başka. 
Yanıltıcı beklentilerimiz, aşırı beklentilerimiz…
Bazen bizi başarının ödülüne kör eden, tüketen hırsa bile neden olabilir. 
Hayal kırıklığı yaşadığımızda, gerçekleşmeyen beklentilerimizin yıkılması sonucu bize yaptığı acı ve keder, bazen bizi daha güçlü ve hırslı hale getirebilir. Bunun üstesinden gelmek için daha fazla çalışma veya daha iyi bir sonuca ulaşma hırsına sahip olabiliriz.
Bu hırs, insanların hayallerine daha güçlü bir şekilde tutunmalarına ve daha fazla çaba sarf etmelerine neden olabilir. Ancak, hırsın aşırı bir şekilde bir hayal kırıklık sonrasında ortaya çıkması, kişinin gerçekçi olmayan beklentileri veya gerçekleşemeyecek hayalleri olabilir. 
Hz. Ali’nin (k.v.) “Dualarınızı hayalleriniz ile süsleyiniz” derken bunu kastettiğini sanmıyorum. 
Ayrıca, bu hırs, kişinin gelecekteki hayallerinde gerçekçi olmasını ve gerçekleşmeyen hayallerinin yerine daha gerçekçi hayaller edinmesini engelleyebilir.
Hayaller, gerçek hayatta olamayacak şeyleri de içerebilir veya gerçek hayatta olamayan şeyleri gerçek gibi gösterebilir.
Bu duygu kişinin gerçeklikle ilgili algısını etkileyebilir. 
Ve yaşanılan olayın gerçek olduğunun reddedilmesine sebep olur. 
Farkındalık yitirilir. 
Zaten en önemli mesele de budur. 
Duygu dünyasında farkındalığın avuçlarımızdan kayıp gitmesidir. 
Yoksa elbette hayalinde bir yaratıcı gücü vardır ve bunu yadsıyamayız.
Fakat hayaller de kırılabilir. Bu dahi sünnetullah’ın bir gereğidir kişinin kendisini görüp, tanıyabilmesi için.
Bu tanıma işi son nefese kadar devam edecek çünkü.
Bu kırılmaların çevremiz ile ilişkisi yok. Bizim olaylara karşı verdiğimiz tepkiler ve beklentilerimiz ile ilgisi var. Öncelikle bu gerçeği kabul etmemiz gerekir.
Burası dünya. Her zaman her istediğimizi elde edemeyiz. 
Ama harekete geçip sabır ve sebatla denersek, ihtiyacımız olan şeyi bulabiliriz. 
Daha doygun bir zihin, merkezinde bir bilinç, şimdiyi yaşayabilen bir idrak, zamanını iyi kullanabilen bir nefs ve sekine halinde bir kalp niyazıyla 
Vesselam…  


 

Yazıyı Beğen :     0
Paylaş :