AİDİYET YOKSUNU MAĞDURLARI
AİDİYET YOKSUNU MAĞDURLARI
SERKANT DERVİŞOĞLU
Geçenlerde bir haberde denk geldim. Adamın biri Amerika’nın kuzeyinden, bir Kızılderili vatandaş… Sen kalk gel, Trabzon’a yerleş. Arapların yeşili sevdiğini bilip Trabzon’a ek sefer yaptıracak kadar ilgisi olduğunu biliyorduk da bu kardeşimiz ailesini toplayıp nasıl yerleşti, hâlâ aklıma yatmıyor. Bazı komplo teoricisi arkadaşlarım “Kesin ajandır” diyecektir. Malum, Trabzon da ajanların en rağbet ettiği memleketimizdir.
Zamanında kiliseler yüzünden neler oldu, neler… Velhasıl bunlar da beş senedir oraya yerleşmişler. İşin tuhaflığı burada bitmiyor. Türkçe de öğrenmiş. Zaten benim aksi ama güzel şiveli Trabzonlu hemşehrilerim hemen bağırlarına basmış. Türkçe konuşunca da aralarına almışlar. Özellikle komplo meraklısı arkadaşlarımın “Bütün dünyanın Türk olduğunu” savunan kardeşlerim de zaten “Kızılderililerin aslı Türk’tür, Bering Boğazı’nı geçip gittiler” deyip yufka yüreklerini açmış, hemen kabul etmişler. Bu kadar ilgi olunca Kızılderili ailemiz de daha çabuk ısınmış.
Dediğim gibi, enteresan olan bu ailemiz sanki sürgüne gönderilmiş gibi, atalarının reenkarnasyon yükünü taşır gibi Trabzon aşkıyla depreşip kısa sürede Türkçe öğrenmiş; yetmemiş, Trabzonspor fanatiği olmuşlar. Daha da tuhafı, bütün aile olmuş. Bütün maçlara gidiyorlar. Evdeki duvarlar bayraklarla, takım oyuncularının posterleri, imzalı formalar, atkılarla dolu. Artık ne varsa kulüple alakalı… Belki adam ajan olmayabilir ama karısı kesin ajan! Çünkü bu kadarına sabretmek, olsa olsa bir ajanın sabredebileceği şeydir, küçük prens.
Ey memleketimin en orijinal yerlerinden birine âşık olan arkadaşım, son Mohikan! Sen kendi memleketinde nasıl bir aidiyet yoksunluğu yaşadın da buraya böyle tutundun? Sen Kızılderilisin; senin kültürün, tefekkür dünyan, geçmişinin ruhlarımızda yarattığı etki hâlâ her yerde. Ne oldu sana be adam? Yakında Oflu gibi çok özel bir varlık olduğunu düşünürsen vay hâlimize. Oflu kardeşlerimiz, dünyadaki ender özel insanlardan biri olduklarına, Allah’ın onları peygamberlerle eşit derecede yakın yarattığına inanırlar. Kendi kendilerine yetecek kudretleri ve muhalif dünyaları vardır.
Sünnet olup Müslüman olma yolunda hızla giden kardeşimiz de yakında aynı mesajı verebilir. Bir Oflu’ya sormuşlar:
“Her sene hacca gidiyorsun, bu çok değil mi? Peygamber bile bir defa gitti.”
Oflu demiş ki:
“Ha, o da takva değildir ha!”
Gerisini siz düşünün.
Velhasıl, konuyu dağıtmayayım. Bu aidiyet durumu hakikaten önemli bir mesele. İnsan varoluş sancısını haklı olarak toplum içinde çeker. Çünkü somut bir şeydir aidiyet; dış dünyaya bağlılığımız ve onaylanma isteğimiz bizi var eden şey hâline gelir. Herkes bir şekilde varlığını gösterebileceği bir yer arar: kulüpler, hobiler, hayır işleri, sohbetler, iş yerinde benimseme, oryantasyonlar, dini gruplar, cami cemaati, günler, partiler, konserler… Aklınıza ne geliyorsa. Aidiyet hissettiğimiz yerde kök salar ve “Ben de buradayım” deriz. Bu çok besleyici ve geliştirici bir araçtır. Allah kötü yerlerden bizleri korusun. Görüyoruz işte, aidiyet duygusuyla çocukların nasıl kullanıldığı ve neler yaptırıldığı da ortada.
Gibi dizisinde İlkkan karakterinin derin aidiyet yoksunluğu, onu sürekli tutunacak ve varoluşunu kanıtlayacak bir tarafa çekiyor. Trajikomik bir şekilde gösteriliyor. Hiçbir şey bulamasa, üzerine hiç yakışmayan elbiseler gibi atasözleri ve ahlaki erdemleri abartarak ortaya atıyor. Sanki onlarla var olmaya çalışıyor. Hakikaten çok komik sahnelerdi izlemediyseniz mutlaka izleyin.
Sanırım problem de burada başlıyor. Araç olmaktan çıkıp amaca dönen bu aidiyet duygusu, bizim yönümüzü şaşırmamıza sebep oluyor. Ve şahsen, benim içimi çok acıtıyor, küçük prens. Eskiden tekkeler, ustalar çırak yetiştirirken onların sürekli yanlarında durmalarını hedeflemezdi. Belli bir olgunluğa gelince “Artık yoluna git” derlerdi. Okul hayatımız da öyle değil mi?
Hepsi geçici.
Senin gerçekte ait olduğun yer neresi?
Kime aitsin?
Ve neden O’nunla değilsin?
Ne zaman düşünüyorsun, gerçekte ait olduğun yere gitmeyi, küçük prens?
Ve emin ol; bunun için kalkıp Amerika’dan Trabzon’a gitmene bile gerek yok.
Yorumlar