İÇ GÜDÜLER YARATICI DÜŞÜNCE VE PROBLEM ÇÖZME
İÇGÜDÜLER YARATICI DÜŞÜNCE VE PROBLEM ÇÖZME
HATİCE FAHRUNNİSA
İç güdüler, canlıların genetik olarak kodlanmış doğal tepkileridir. Bu tepkiler, bir organizmanın hayatta kalma, üreme ve neslini sürdürme yeteneğine yardımcı olur.
İnsanlar da diğer canlılar gibi iç güdülere sahiptirler. Örneğin, açlık hissi yemek yememizi sağlayan bir iç güdüdür. Aynı şekilde, tehlike anında vücudu korumak için tetiklenen "savaş ya da kaç" tepkisi de bir iç güdüdür.
Bizler, genellikle bilinçli düşünce ve mantıkla hareket etme yetisine sahip olsak da, bazen iç güdüler bilinçsizce devreye girebilir. Örneğin, yüksek yerlerde dengesiz hissetme tepkisi veya yüksek sesle bir patlama duyulduğunda irkilen tepkiler gibi.
Ayrıca, cinsel çekim, ebeveynlik içgüdüsü gibi davranışlar da iç güdülerin etkisi altında gerçekleşebilir.
Uzmanlar iç güdülerin, evrimsel süreç boyunca nesiller boyunca olumlu sonuçlar doğurmuş davranış kalıplarını içerdiğini söylüyor.
Ancak modern dünyada bazen iç güdülerin uygun olmadığı veya yanıltıcı olabileceği durumlar da mevcuttur. Bu nedenle, iç güdülerimizi fark etmeli, anlamalı ve uygun bir şekilde yönetmeye çalışmalıyız.
Bu noktada iç güdü ve sezgiyi karıştırmamamız gerek.
İnsanın sezgileri ve içgüdüsel davranışları arasında bazı benzerlikler bulunsa da, farklı kavramlardır.
Sezgiler, mantıksal düşünce veya bilinçli düşünme olmadan gelen anlık hisler veya içgörülerdir. Genellikle düşünmeden gelen içsel bilgi veya anlayışlar olarak algılanır.
Bir kişi, sezgisel olarak doğru olduğunu düşündüğü bir yol veya seçenek hakkında bir hisse sahip olabilir.
Sezgiler, bazen doğru sonuçlar doğurabilirken, bazen de kişinin önyargılarına veya duygusal durumuna dayalı olabilir.
Bu noktada farkında olup algımızın doğru ve yanlışlığını hesaplamamız gerekir.
İçgüdüsel davranışlar, çevresel faktörler veya duygusal durum gibi etkenlerden bağımsız olarak ortaya çıkar. İçgüdüyü sezgiden ayıran da budur. Örneğin, bir bebek doğar doğmaz emme içgüdüsüne sahiptir veya kendimizi bir tehlikede hissettiğimizde hızla tepki verme içgüdüsü sergileyebiliriz.
Sezgiler ve içgüdüsel davranışlar arasındaki ilişki kuracak olursak, bazen sezgilerin içgüdüsel davranışların sonucu olarak algılanabileceği durumlar olabilir.
Ancak sezgiler genellikle daha soyut ve düşünsel olup, içgüdüsel davranışlar daha somut ve doğal tepkilere dayalıdır.
Sezgilerimizi kullanarak içgüdüsel davranışlarımızı yönlendirebiliriz. Ancak her iki kavram da farklı zihinsel süreçleri ifade eder.
Yine konu ile ilgili denge hallerinden biri olan yaratıcı hayal gücünü ile iç güdülü davranışlar arasındaki bağlantısına bakalım.
Yaratıcı hayal gücü , daha çok düşünsel ve mantıksal düşünce ile ilişkilendiririz.
Bizde var olan mevcut bilgi ve deneyimleri birleştirerek yeni fikirler, kavramlar veya çözümler üretmeyi içerir. Bu tür düşünce genellikle içgüdüsel davranışlarla ilişkilendirilmez çünkü içgüdüler daha önceden evrimsel olarak gelişmiş ve sabitlenmiş tepkileri ifade eder.
Ancak bazen iç güdülerimizi anlayarak veya farkındalıkla yönlendirebiliriz. Bu noktada, yaratıcı hayal gücü devreye girebilir. Örneğin, bir tehlike anında içgüdüsel olarak harekete geçtiğinizde, yaratıcı düşünce o anki durumu hızlıca değerlendirmenizi sağlayabilir ve daha iyi bir çözüm üretmenize yardımcı olabilir.
Yani, içgüdüsel davranışları yönlendirmek veya geliştirmek için yaratıcı düşünceyi kullanabiliriz, ancak yaratıcı düşünce genellikle doğrudan içgüdüsel tepkileri etkilemez.
İçgüdüler ve yaratıcı düşünce/problem çözme arasındaki ilişki oldukça ilginçtir. İçgüdüler, genellikle hızlı ve otomatik tepkilerdir ve bu nedenle yeni ve karmaşık sorunlarla başa çıkmak için bazen yetersiz kalabilirler. Ancak yaratıcı düşünce ve problem çözme süreçleri, içgüdüleri yönlendirebilir veya dönüştürebilir.
Yaratıcı düşünce ve problem çözme, olağandışı ve sıra dışı çözümler üretmeyi gerektirebilir. Bu noktada, içgüdülerin dışında düşünme yeteneği devreye girer. Yeni bir bakış açısı geliştirmek, farklı bağlantılar kurmak ve mevcut bilgileri farklı şekillerde birleştirmek, içgüdülerin ötesinde düşünmeyi içerir.
Ancak bazen içgüdüler yaratıcı düşünceyi de destekleyebilir. Örneğin, bir probleme hızla tepki vermek için içgüdülerin sağladığı sezgi veya ilk hisler, yaratıcı düşüncenin temelini oluşturabilir.
Burada önemli olan ilk şey merkezinde kalmaktır. İkincisi ise içgüdüleri bilinçli bir şekilde değerlendirmek ve yaratıcı düşünce sürecini destekleyici bir faktör olarak kullanmaktır.
Sonuç olarak, içgüdüler ve yaratıcı düşünce/problem çözme bir denge oluşturabilir. İçgüdüler hızlı tepkiler sunabilirken, yaratıcı düşünce daha derinlemesine analiz ve çözüm üretme yeteneği sağlayabilir. Bu iki sürecin etkileşimi, farklı senaryolara göre değişebilir.
İçgüdülerinizi anlamak ve yönlendirmek için bilinçli bir çaba gerek. Bu yolda yine, duygusal zekâ ve öz farkındalık geliştirmekle karşılaşırız.
Kendinizi daha iyi anlamak, duygusal tepkilerinizi tanımak ve nasıl çalıştıklarını anlamak için zaman ayırmak gereklidir.
Bu, içgüdülerinizi daha iyi yönetmenize ve daha iyi kararlar vermenize yardımcı olabilir.
Bize gerekli olan içgüdülerimizi geliştirip, yaratıcı hayal gücü ve sezgiyi gerçek anlamda kullanarak her şeyden önemlisi her türlü hayrın Allah’tan geldiğini bilerek kendimizi keşfedebilmektir.
Vesselam
Yorumlar