KALBİN HUZURU: HUŞÛ

KALBİN HUZURU: HUŞÛ
UĞUR CANBOLAT

AHLÂK-I HASENE erleri kendilerini dünya sevgi bağından kopararak kalbin huzuru olan huşûya niyet edip bunu gerçekleştirenlerin arasından çıkarlar.
Onlar tevazunun getirdiği kalbî sekinenin talibidirler. Şatafata iltifat etmezler.
Gösteriş ve çokluk gibi illetlere yakalanmamak için çaba harcadıkları gibi konforun tuzaklarına da kapılmamak için azami özen içinde olurlar.
Kalbin huzuru olan huşûnun ilk ve en önemli engeli kişinin konfora, rahatlığa meyletmesidir. Bu yöneliş zamanla güzel ahlak yolunda yürümeye çabalayan müminde kesintilere sebep olur. Önem sıralarında değişikliğe gitmesini temin eder. İbadetlerinin ruhu gittiğinden tazimle boyun eğemez hale gelip mekanikleşip hızlanır. Zira dış dünyanın göz kamaştıran cazibesi ve konforu onu sakınması gerekenlerden artık yeterince sakınmaz noktaya sürükler.
İşte bu sebeplerle güzel ahlak yolcusu en çok yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’i okuyup anlama sırasındaki huşûyu kaybetmekten tedirgin olur. Korkar.
İpin ucunu gevşetmesinin sonucunun tamamen bırakmak olacağının bilincindedir.
Bu şuur onun sıkı durmasını sağlar. Kendisini gaflete boğdurmaz.
İzini takip ettiği o şanlı Nebi’nin “Allah’ım. Alçak gönüllü bir duyarlılık (Huşû) içinde olmayan kalpten Sana sığınırım” duasını duası yapar. 
Bu nedenle güzel ahlak yolcusu Kur’an okuma biçimini Resulallah gibi yapmaya çabalar. Vahyin hitaplarının tümünü benlik iddiasını terk ederek üzerine alır. Şu ayet Nebi’ye hitap ediyor diyerek kendini ondan azade kılmaz. Şu âyet müşriklere sesleniyor, şu âyet münafıklara yönelik gibi anlayışlarla kendini bu emirlerden uzaklaştırarak sadece müminlere söylenenlerle sınırlamaz.
Bunun sağladığı konforun kendisini vahyin dışına atacağının idrakindedir.
Müslümanlar arasından kalkacak ilk ilmin huşû olacağını buyuran Fahr-i Kâinat Efendimizin bu ikazının içerisine girmemek için elinden gelen çabayı sonuna kadar gösterir.
Yaşamda alçak gönüllü olmayı esas alarak dünyanın ziynetlerine gönlünü kaptırmaz.
Kabalıktan kendini sıyırarak yumuşaklığı tercih edip asabiyetin yalancı konforuna iltifat etmez.
Hayatının her anında Rabbimizin azametini hissedip tazim ederek asla kibirlenmez.
İlmiyle övünmez. 
İbadetlerine riyayı katık etmez.
Dünyanın kendisine attığı sevgi kementlerinden sahih bir sığınma ve istiğna ile uzak durur.
Telaşeye kendisini kaptırarak daha çok şeye sahip olmak için toplayıcı olmaya tenezzül etmez.
Yüksek erdem yolcuları kasvetten uzak durmanın bir yolunu kendi kişiliğine uygun biçimde bulur.
Tekebbürden tövbe eder. İsyandan nedamet getirir.
Sesini Allah’a duyduğu kalpteki saygısına uygun biçimde âleme salar.
Yüzünün huşusunu mahcup olarak aşikâr eder.
Huşu ve takva ile yöneldiği Kur’an’dan aldığı hidayet üzere yaşar ve tüm varlığa bu anlayışın yansımalarını iletir. 
Ey hakikat yolunun kalbin huzuruna erişmek isteyen yolcusu!
Sende güzel ahlak erleri gibi istikametle hayat yolculuğunu devam ettirmek istiyorsan eğer yaşamını bir ibadet şuuru ile tevazu ve sekînet üzere yürütmelisin.
Seni kulluktan uzaklaştıracak her türlü konforu elinin tersiyle öteye itmelisin.
Benlik iddiasından tövbe etmelisin.
Kibrin yalancı çağrılarına kanıp narsist tavırlara kapı açmamalısın.
Sakınılması gerekenlerden sakınarak, Hakk tarafından sakınılmayı hak etmelisin.
Kur’an’da on altı yerde zikredilen kalbin huzuru olan huşûya erişmek için Sevgili peygamberimizin duasını duan yapmalısın.
İçinde yaşadığımız çağın en büyük belası olan kalbi öldüren her türlü hedonik hazlardan kendini uzak tutarak sükûnet bulmalısın. Hayat ibadetini bu anlayışla ifa etmelisin.
Yoksa modern dünya sistemin kölesi olup doktor doktor gezmekten kurtulamayacağını bilmelisin.
 

Yazıyı Beğen :     0
Paylaş :