MAZERETİN VAR; “ÖTEKİ”YİM BEN
MAZERETİN VAR; “ÖTEKİ”YİM BEN
SEVAL YILMAZ
Öfkeni gözlerinden okudum. Şiddetin, fırlattığın nefret okları ile her yöne sirayet edip adeta ortalığı ateşe veriyordu. Ne kadar da haklıydın değil mi? Doğru ya; mazeretin var, muhatabın bir “öteki” idi.
Baştan aşağı niteliksiz halimle, hayallerini süsleyen bineğin şoför koltuğuna kurulduğum yetmezmiş gibi; bir de sana hadsizce cevaplar yağdırıyordum.
“Ne güzel yoktunuz, nereden çıkıp da ortalığa saçıldınız sizz!!” diye bağırıyordun bana. Haklısın tabii ki; biz tüm ötekiler; sığınaklara kapanmıştık ne güzel, yoktuk; tıpkı hak ettiğimiz gibi. Ne var ki bunda, yine yok olmam ile hak ettiğin saygının yeniden sunulmasını bekliyordun, haklısın; nihayetinde, ötekiyim ben.
Ortalıktaki bu gereksiz kalabalığın seni rahatsız etmesi normaldir; zira, o kalabalığın işgal ettiği her bir nokta, sadece ve sadece sana ait bir alanı ifade etmekte. Benimle paylaşmak zorunda kaldıkların için çok üzgünüm, lakin artık ben de en az senin kadar “var”ım; kusura bakma.
Karşımdaki, ağzından saçılan öfke tükürükleri arasında tanımlarken kullandığın “tiksinme ifadesi kelimeler” ile zihnimde canlanan tanıdık bir yüz idi. Bir öteki olarak bana haddimi bildirirken, diğer tüm “öteki”ler ile “beriki”leri bir çuvala koyup duvardan duvara çarpmayı da ihmal etmedin. Çünkü hepimiz bunu hak ettik.
Haykırdığın haklılığına, “memleketi terk edip gitme” tehditlerini de ekleyip hepimizi endişelendirme gayretini de ekledin; doğrudur sensiz buralar hiç çekilmez doğrusu. Öte yandan “çekip gitmeler” konusunda hemfikir olamadığım için de ayrıca üzgünüm; zira, ben “beriki”ler ile yaşamaktan oldukça mutluyum.
Ötekiler ve berikiler; hepsi kötü, eyvallah. Peki söyle bana sen kimsin? Kendini hiçbir kategoriye koymuyorsun fakat bunu da takındığın “tevazu” maskesi altında pek güzel “saklayabildiğin” yanılgısındasın.
Belki de senin tanımın, o büyük harflerle attığın başlığın altında haykırdıklarındır, ne dersin?











Yorumlar