SÜKÛNET BULMAK
SÜKÛNET BULMAK
HATİCE FAHRUNNİSA
Hepimiz iç huzuru bulabilmek için mutlu bir hayat yaşamaya çabalıyoruz. Fakat telaşlarımız,
korkularımız, tereddütlerimiz ve şüphelerimiz içimizde onulmaz yaralar açıyor.
Farkında bile olmadığımız bilinçaltımızda biriken pek çok kayıt var. Yanı sıra gelen duyguların
prangalarında sıkışıyoruz. Bununla birlikte öğrendiğimiz verilerin doğruluğunu sorgulamadan
tereddütsüz kabul etmiş bir zihinle yaşadığımız olaylara tepkiler veriyoruz.
Tecrübelerin vermiş olduğu itibarsızlıkla kimi zaman yüzümüzü gafletten çeviriyoruz ama çoğu zaman
içinde bulunduğumuz durumdan kaynaklanan ani tepkiler yeniden kendimizi yerle bir buluvermemize
neden oluyor.
Çözüm bulamadığımız zamanlar ise teslim olmak zannettiğimiz sessizliğimiz ile içimize çekiliyor,
susuyoruz.
Fakat bu gerçek bir teslimiyet midir?
Derunumuzda dağlar devriliyor, kıyametler kopuyor lakin dışarıdan hareketsiz görünüyoruz.
Zihnimizde kum fırtınası. T
ek bir kum tanesi bile her zerreye nüfuz ediyor. Düşünce yollarını tıkıyor ve salim bir tefekkürü
maalesef engelliyor.
İçimizde fırtınalar koparken, susuyoruz.
Susmamayı bir çözüm yolu olarak tercih edenlerimiz ise öfke içinde kendine ve çevresine ateşli oklar
fırlatıp duruyor.
İç yangını bu. Geçmek bilmiyor. Tenakuz ateş ile sönmüyor.
Modern bir hayatta yaşıyoruz oysa. Hemen hemen her alanda sayısız yönlerden imkânlarımız da
mevcut. Bütün bunlara rağmen ruhsal sorunlarımıza çoğunlukla çare bulamıyoruz. Hatta modern
yaşamın bu problemleri çığ gibi büyüttüğü de oluyor.
Bugün hepimizin en çok muhtaç olduğu hususlardan birinin sağlam, dürüst ve istikrarlı bir kişilik
sergilemek olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.
Kendimizin efendisi olmamız lazım. Ki bunun için sadece dış etkenleri düzenlemeye çalışmak nafile.
Kendi duygu ve düşünce dünyamızdaki hallerimiz konusunda da gelişmemiz gerek.
Zihinlere etki ederek doğru karar vermemizi sağlayan, duygularımıza hâkim olarak mutsuzluğa yol
açacak algıları, tanımları ve davranışları engelleyen; böylece zihin, duygu ve davranışların uyumlu bir
şekilde çalışmasını sağlayarak şahsiyet bütünlüğünü koruyabileceğimiz bir yol olmalı.
İşte bu yolu bize Kur’an-ı Kerim sunuyor. Ve yüce Rabbimiz bizden olumlu ve güçlü bir kişiliğe yani
sekîneye sahip olmamızı istiyor.
Sekîne…
Sözlükte sakin olmak, durmak, susmak, huzur, rahat, dinginlik, yatışma manasındaki “sükûn” veya
“sükûnet” kökünden türemiştir. Tevazu, ağırbaşlılık, vakar, rahmet, müminin kalbini teskin eden ve
ona güven veren meleke, şehvete meyletmekten alıkoyan akıl, korkunun yok olması durumu
anlamlarına gelmektedir.
Korku, telaş, öfke durumlarında metin olmak anlamı taşıyan sekîne hareketin ve sarsıntının da
zıddıdır. Yani eylemsizliktir.
Eylemsizlikten hiçbir şey yapmadan durmak anlamı çıkaramayız.
Eylemsizlik bir etkiye karşı önceki hareketini korumaktır. O halde sükûnda olmak hareketsiz olmak
değil merkezinde kalmaktır. Yani sekînede olmak bir etkiye karşı kalıcı olarak itidalde kalmaktır.
Etkinin gelişi esnasındaki mutmainlik halidir.
Rabbine güvenmektir. İman etmektir.
“O’dur mü’minlerin kalplerine güven (sekînet) indiren… İmanlarını bir kat daha arttırsınlar diye…”
(Fetih,4)
Nefisteki korku, telaş ve heyecanın kesilmesidir sekîne.
Nefsin hareketsizliği, kalbin huzurudur.
İnsan şiddetli korkulardan bunaldığı zaman, Allah onun kalbine sekîne indirir. Böylece iman ve yakîn
(kesin inanç gücü) artar. İş ki ifrat ve tefrit hal gösterilmesin.
Sekîne sakinliktir. Acele etmemek demektir. Yavaşlamaktır.
Basirettir. Ölçülü doğru bir görüşe sahip olmak, uyanık kalmaktır.
Bizi itidalden ayıran tüm davranışlardan koruyan, bir denetim mekanizması görevi gören, oto
kontrolümüzü sağlamakta en büyük etkenlerden biridir.
Algı, düşünce, duygu, inanç ve davranışlarda doğru bir duruş sergilememizi sağlayan sekîne manevi
kişiliğimizi geliştirerek bizi hakikate ulaştıran bir aydınlıktır.
Sekîne basiretli, bilinçli ve farkındalıklı eylemlerle olumsuz tutum ve davranışlardan koruyan bir dirilik
verir. Doğruluk, dürüstlük, istikrar ve kendini kontrol edebilme, kendinin efendisi olmak gibi bizi
itidale taşıyacak değerleri yaşamımıza kazandıran bir güç kaynağıdır.
Ciddi bir zihin temizliğini, kendine yetebilmeyi, yeni ve geniş ufuklara doğru bilgi fetihlerini, imanda
istikrarı kısacası gerçek huzuru ancak bu erinç ile sağlayabiliriz.
Sükûnet bulmak kendini bulmaktır.
Yorumlar