ZAMAN FARKINDALIĞI
ZAMAN FARKINDALIĞI
HATİCE FAHRUNNİSA
Zaman herkes tarafından az çok bilinen, ancak tanımlanması ve anlatılması karmaşık bir kavram. Bilim, felsefe, din ve edebî bilimler zamanın farklı tanımlarını yapmışlar. Ancak zamanı ölçmek nispeten daha çok tutarlılık gösterir.
Bu ölçüm saniyeler, dakikalar ve saatlere dayansa da her birimiz için farklı işleyebilir mi?
Bu soyut anlamı insanoğlu sürekli düşündü. Pek çok disiplini de kavram olarak meşgul edip kendine bağlı kıldı zaman.
Gerçekten göreceli miydi yoksa sabit mi? Yani bekleyenler için çok uzun olan zaman, mutlu iken çabucak geçiyor mu?
Bilim, zamanın mutlak bir kavram olmadığını ve algıya göre değişkenlik gösterdiğini defalarca ispatladı. Big Bang Teorisi, yalnızca mutlak madde kavramını yıkmakla kalmadı, aynı zamanda materyalizmin temel varsayımlarından biri olan “Mutlak Zaman” kavramını da ortadan kaldırdı.
Materyalizm Çukuru
Maddecilik, özdekçilik veya materyalizm, her şeyin maddeden oluştuğunu ve bilinç de dâhil olmak üzere bütün görüntülerin maddi etkileşimler sonucu oluştuğunu öne süren, hiçbir metafiziksel kavramı kabul etmeyen felsefe kuramıdır. Yani idealizmin karşıtı olan materyalizm fiziksel maddenin tek veya esas gerçeklik olduğunu savunur.
Dünyanın ezeli ve ebediliğini (öncesiz, sonrasızlığını), Allah tarafından yaratılmış olmadığını ve de zaman ve mekânda sonsuzluğunu kabul eder. “Dünyanın zamanda sonsuz olması” demek, zamanın, varlığının sınırı olmayan, değişmez bir gerçek olması demektir. Oysa Big Bang, maddenin bir başlangıcı olduğu gibi zamanın da bir başlangıcı vardır, der.
Düşündüğümüz her şey zamana bağlı ve her olay zamanın akışı içinde gerçekleşiyor. Zaman varsa madde de vardır. Big Bang ’den önce de hiçbir madde yoktu ancak bu bizim anladığımız bir şekilde yokluk değildir çünkü her var ve yok Allah ile vardır. Oysa Allah El Evveldir, El Ahirdir. Lafzi manasıyla kullanıldığında evvel “zamansal ilklik" ifade eder. Mecazi manasıyla kullanıldığındaysa evvel "ilk" değil "öncü", "önder", "önde giden" manasına gelir. Allah'ın "ilk" oluşu sayısal ve aritmetik bir ilklik değil, sonsuz ve mutlak bir ilk oluştur. Yine aynı şekilde “Ahir” oluşu da öyle.
Fakat zamanın bir başlangıcı vardır.
Bing Bang ’in yalnızca maddenin değil, zamanın da başlangıcı olduğunu üç İngiliz astrofizikçi (Hawking, Ellis ve Penrose) tarafından geliştirilen uzay-zaman teoremi ile açıklandı. Bu yalnızca maddenin değil, zamanın da yaratılmış olduğunu gösteriyor ve önemli bir gerçeği ortaya koyuyordu.
Evreni var eden Yaratıcı hem maddeyi hem de zamanı yaratmış ve her ikisinden de bağımsızdı.
Ünlü Amerikalı astrofizikçi Hugh Ross evrenin Yaratıcı ’sının tüm boyutların üzerinde olduğunu şöyle açıklıyor:
“Zaman, olayların meydana geldiği boyuttur. Eğer zaman, patlamayla birlikte ortaya çıkmışsa, o zaman evreni meydana getiren nedenin evrendeki zaman ve mekândan tamamen bağımsız olması gerekir. Bu bize Yaratıcının evrendeki tüm boyutların üzerinde olduğunu gösterir. Aynı zamanda Yaratıcının bazılarının savunduğu gibi evrenin kendisi olmadığını ve evreni kapladığını, sadece evrenin içindeki bir güç olmadığını kanıtlar.”
Peki, Bizler Zamanı Nasıl Algılıyoruz?
İnsan beyni zamanı izlemek için donatılmıştır. Beyindeki bir bölge (suprakiyazmatik çekirdek bölgesi) günlük sirkadiyen ritimden yani biyolojik saatimizden sorumludur. Beyin nöronları harekete geçiren kimyasallar, normal hızlanma süresinden daha hızlı atım yaptıkları zaman, nöron atımlarını azalması zaman algısını yavaşlatır. Zaman hızlandığında, beyin bir aralık içinde daha fazla olayı ayırt eder. Bu yüzden eğlenceli zaman geçirdiğimizde, çok mutlu olduğumuzda zamanın çok hızlı geçtiğini hissederiz.
Zaman, acil durumlarda veya tehlikeli anlarda yavaşlar gibi görünür. Bilim adamları beynin gerçekten hızlanmadığını söylüyorlar. Sadece amigdala daha aktif hale geliyor. Amigdala, anıları oluşturan beynin bölgesidir. Daha fazla anı ortaya çıktıkça, zamanda daha yavaş akıyormuş gibi hissedilir.
Zamanının göreceliliği yeni keşfedilmiş olsa da Kur’an tarafından bize on dört yüzyıl önce haber verilmişti.
“… Gerçekten, senin Rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir.” Hac Suresi, 47. Ayet
“Melekler ve Ruh (Cebrail), O’na, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir.” Mearic Suresi, 4. Ayet
Yine zamandan bahseden diğer ayetlerde insanların zaman algılarının farklı olduğundan bahseder. İnsanın normalde çok kısa olan bir süreyi çok uzunmuş gibi algılayabildiğine de işaret edilir.
“Dedi ki: “Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?”
Dediler ki: “Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor.”
Dedi ki: “Yalnızca az (bir zaman) kaldınız, gerçekten bir bilseydiniz,” Müminun Suresi, 112-114
Onu gördükleri gün, sanki, bir akşam veya bir kuşluk-vaktinden başkasını yaşamamış gibidirler. Naziat Suresi, 46. Ayet
Kur’an’ın zaman ve an hakkında verdiği bilgiler bu konuda söz söyleyen sayısız disiplinden ayrışsa da bilim keşifte ve insanoğlunun düşünen tarafı ile sorgulamaya devam ediyor.
Mutlak anlamda Allah’ın yarattığı sistemin bir parçası olan zaman, Kur’an’a muhatap olan bizlerin öncelikle dikkate alması gereken önemli bir konu.
Bu hususu dikkate almak isteyen her kişi, hayatında bu “an farkındalığını” geliştirmek zorundadır. Aksi halde Allah’ın istediği seçenekleri tercih etmemiz, doğru bir hayat tarzına ve zaman sürecine sahip olmamız mümkün görünmüyor.
Vesselam.
Yorumlar