BASİRETLE ÇAĞRILDIĞIMIZ YOL

BASİRETLE ÇAĞRILDIĞIMIZ YOL
UĞUR CANBOLAT

AHLÂK-I HASENE erleri basiretle çağrıldığı yolun farkında olanların arasından çıkar.
Bu yol Sevgili peygamberimizin bizi Kur’an-ı Kerim ile çağırdığı ve evvela kendisinin yürüdüğü yoldur.
Bu sebeple güzel ahlak yolcuları yaptıklarını körü körüne yapmazlar.
Gözü kapalı olarak yürümezler.
Mutaassıp olmazlar.
Derinlemesine araştırıp kesin bilgiye ulaşmaya gayret ederler.
Ne söylenirse inanan kişiler değillerdir.
Tekrarlanan yanlış ezberlerin hafızları olmayı ret ederler.
Aklın devre dışı bırakılmasını kabullenmezler.
Gönüllerini hayallerle değil gerçeklerle donatırlar.
Çünkü onlar Yusuf Sûresinin 108.ci âyetini anlayıp prensip hâline getirenlerdir.
Yüce Rabbimiz Fahr-i Kâinat Efendimize bizi bu yola basiretle çağırdığını bildirmesini istemektedir.
Rabbimizin basiretle dâvet edilmemizi istediği İslâm yoluna basireti terk ederek girebilir miyiz?
Basireti yok sayarak iman ve din yolunda ilerleyebilir miyiz?
Basiret konusunu hesaba katmadığımızda başımıza nelerin gelebileceğini ve hatta geldiğini hesap etmek zorunda değil miyiz?
Eğer böyle bir mecburiyetimiz olmasaydı Cenâb-ı Hak Nebi’sine bu yönde çağrı yapmasını emir buyurur muydu?
Ey hakikat yolunun hakikatli yolcusu!
Sen ehl-i basiret olmalısın.
Hile rüzgârlarını binlerce kilometre mesafeden sana ulaşmadan sezmelisin.
Tedbirini buna göre almalısın.
İnkârcılığın tuzaklarına ne kadar çeldirici de olsa düşmemelisin.
Anlatanlar hangi kisve, hangi kıyafet, hangi şekil ve şemail, hangi ünvan ve yine hangi Kur’anî kavramlarla gelirlerse gelsinler bunların şirk içerdiğini ilk saniyesinde anlayıp anında derdest etmelisin.
Çünkü Rabbimiz seni dinine dâvet eden peygambere bile bu özellik ile çağırmasını ferman ediyor.
O zaman sana düşen nedir?
Muhatap olduğun her çağrıyı buna göre değerlendirmelisin.
Bu ilke ile hareket etmelisin.
Basiret hayal değildir, bilmelisin.
Hülyalara izin vermediğini idrak etmelisin.
Kesinlik gerektirir, emin olmayı, ölçüp biçmeyi icap ettirir basiret.
Güzel ahlak yolcularının kendilerine yapılan telkinleri aklın süzgecinden geçirmeleri basiretli oluşlarının bir gereğidir.
Bilinçli bir duyarlılık geliştirmeleri ilahi emrin uygulanmasıdır.
Gerçeği ve doğruyu tüm ayrıntıları ile basiret denilen kalp gözleriyle görmeleri yaratıcılarına olan sorumluluk bilincinin en önemli tezahürüdür.
Ruh uyanıklığıdır.
Kur’anîdir.
Peygamberîdir.
Sende eğer güzel ahlak yolunun yılmaz ve yorulmaz bir yolcusu olmak istiyorsan küfür, şirk, nifak, isyan, tuğyan ve hırs gibi basiretini bağlayacak olumsuz duygu, düşünce ve fiillerden uzak durmalısın.
Menfi hislerine kapılmayan ve günahla kirlenmeyen temizlerden olmalısın.
Hakikati keşfetme yetini geliştirmeli, doğruyu yanlıştan çekip alacak basiretini ortaya koymalısın.
İstenen budur.
Rabbin seni kendi dinine basiretle dâvet ederken basiretini devre dışı bırakıp bâtıla yönelmemelisin.
Yolun açık, basiret gözün her daim açık olsun.
 

Yazıyı Beğen :     1
Paylaş :