BATIL HAKKA KARIŞAMAZ
BATIL HAKKA KARIŞAMAZ
UĞUR CANBOLAT
AHLÂK-I HASENE erleri hak ile batılı birbirinden tefrik edebilmiş insanlar arasından çıkarlar.
Bu iki kavram onlar için iki ayrı damar gibidir.
Karışmazlar. Karışamazlar.
Güzel ahlak yolcuları bu iki akımı birbirine karıştırmak isteyenlerden uzak dururlar.
Hak asıldır.
Asıl olan ise içine başka varlıkları kabul etmez.
Buna ihtiyacı da olmaz.
Bu sebeple yüksek erdem yolcuları buna asla tevessül etmezler, yeltenmezler.
Yeltenenlerinde başarılı olamayacaklarını Kur’an-ı Kerime inanıp güvendikleri için bilirler.
Yüce kitabımızın değil bir Sûresine bir âyetine bile benzer bir örnek getiremezler.
Tarih boyunca vahyin ısrarları davetlerine karşın bunu yapamadılar.
İşte bu sebeple Ahlâk-ı Muhammedî yolcuları kendi zihin dünyalarında başkalarının oluşturdukları
vehmî hakikatlere itibar etmezler. Çünkü onlar temelsizdir. Bir asla dayanmazlar.
İnsanların kendi muhayyilelerinde oluşturdukları kurgulara hakikat elbisesi giydirmekle onların
hakikat olamayacağının idrakindedirler.
Dolayısıyla kendilerini ifsat etmezler.
Şerrin fesadına uğratmazlar.
Batıla hak elbisesi giydirmeye yeltenenlere zerre kadar itibar etmezler.
Zira hak içine batılı kabul etmez. Onunla birleşemez.
Eğer batıl hakkı istila edebiliyorsa o hak değildir zaten.
Batılın girebildiği, sızabildiği hak olmaz.
O, muhkemdir. Rabbimiz “Ne önünden ne de arkasından Hakka batılın karışamayacağını” ferman
ettiğine göre bu beyhude gayret kişilerin kendini aldatmasından öteye gidemez.
Gidemiyor.
Onlar tarafından yapılan şeyin hak olmadığı halde kendi algılarında oluşturdukları hak kavramını olur
olmaz şeylerle doldurmalarına kanmazlar.
Hakka zarar veremeyeceklerini bilirler.
Hak en muhkem haliyle yerinde durur. Olan kendi vehmine uyanlara olur.
İşte bu sebeple batılın pis kokan çöpleriyle beyinlerini doldurmazlar.
Kalplerine yaklaştırmazlar.
Kötü kokuların altında yüreklerinin ezilmesine razı olmazlar.
Çünkü güzel ahlak yolcuları gönül uyanıklığı içindedirler.
İman nöbetlerini bir lahza bile bırakmazlar.
Ey hakikat yolunun batılın hakka karışamayacağı gerçeğini kavramış yolcusu!
Gevşeme.
Zihnin alakasız sıçrayışlarıyla önüne attığı içi boş şeylere itibar etme.
Batılın hiçbir şekilde aslı olamayacağı gerçeğini unutma.
Aslı olsa zaten batıl olmayacağını aklından bir an bile çıkarma.
Batılın batıl oluşunun temelsiz olmasından, vahye dayanmayışından ileri geldiğini hatırından çıkarma.
Hakkında her yönüyle ve her şekliyle asıl olduğunu kavra.
Ön anlamaların belirlediği önyargılara paçanı kaptırma.
Berrak bir gönül ile Kur’an-ı Kerim’in sana söylediklerine dikkat kesil.
Furkan olan vahye ne kadar dayanabilirsen ne kadar yaslanabilirsen ve Onu ne kadar anlayabilirsen
Furkan sırrına erip o kadar ayrıştırıcı olacağını unutma.
Bu seviyeye ulaşamadığın sürece her an tehlikede olacağını kavra.
Gerçeği değiştiremeyenlerin senin algını değiştirerek sonuç almaya çalışmaktan
vazgeçmeyeceklerinin şuuruna eriş.
En az onların gösterdiği azim kadar azim göstermeli, en az onların sabrı kadar sabırlı olmalısın ki güzel
ahlak yolcuları gibi sende istikametini koruyabilesin.
*Resim:Les Burgraves (1903) Georges Antoine Rochegrosse (French, 1859-1938)
Yorumlar