ESNEMEK 
SERKANT DERVİŞOĞLU 

Yaratılış tabiatı itibariyle eşyanın bir esneme kabiliyeti ve akabinde direnci var. Her eşya farklı direnç gösterir karşılaştığı durumlar karşısında. Birden soğuma veya birden ısınma karşısında gösterdiği durumlar bile faklılar gösterir. 
Genelde böyle bir durumla karşılaştığında eşya bunu kaldıramaz ve ani gelişen olay karşısında kırılır. Ani olmayan zamana dayalı gerilmelerde esneme kabiliyeti olduğu ve bunu geliştirebildiği için; eşyanın zaman içerisinde ne kadar potansiyeli olduğu keşfederiz. Özellikle ağır sanayide kullanılan ürünler de bunların testleri yapılır ve ona göre şartları zorlayacak şekilde çalışmaları sağlanır ki maksimum faydayı en az zaman ve fire ile kara dönüştürebilsin üretici. 
Elbette içerisinde bir sürü maliyet hesabı var onlara girmiyorum bile. Zaman ve denemeler sonucu oluşan tecrübeler maddenin neler yapabildiğini keşfederek geçirilen sürede var olan potansiyelin keşfi neticesinde en iyi şekilde kullanabilmek mühim olan. Ne yapılmak isteniyorsa artık.
İnsan da mevcudatta bir eşyadan cüz olduğu için aynı şeyler onun içinde geçerli. Bedenini esnetmeli ki yaşayacağı fiziksel zorluklar karşısında bedeni diri dursun. Hatta uzmanlar sağlıklı olan kas kütle yapısının uzatılmış yani iyice esnetilmiş uzun kas yapısı olduğunu söylüyor. 
Hiç unutmuyorum askerde spor yaparken ne kadar ısınma hareketi yapsam da akabinde yaptırdığı çökme-kalkma hareketi esnasında baldırlarıma kramp girmiş ve iki gün hiç yürüyememiştim. Ondan sonraki günde sekerek yürüdüm. Sonunda koğuş arkadaşlarımdan birinin fizyoterapist olduğunu öğrenince, O’ndan rica ettim. 
Bacağıma esneme hareketi yaptığında kaslarımın çok geriye toplandığını söyledi. Anlayacağız oturma hastalığından dolayı komutanın yaptırdığı spordan eziyet içinde çıkmama vesile olan bir durum haline geldi. Arkadaş yaklaşık yirmi dakika iki bacağımı esnettikten sonra rahat yürümeye başladım çok şükür. 
Esnemenin kasları uzatmanın değişken şartlar içerisinde çok daha rahat uyum sağlaması için bizi hazırlayan bir etken haline geliyor. Kırılganlığımız ortadan kalkıyor fiziksel gücümüz ve keyif almamız hızlanıyor hızlı adaptasyondan dolayı.
Aynı durum iç dünyamız içinde geçerli. Düşünce esnekliği şart her düşüncemiz katı halde olamaz onların da esneyebilir olması lazım. 
Kendimizi gözlemlediğimizde çok fazla değişmesini istemediğimiz halimizle karşılaşırız. Onlar hakkında fikrimizin değişmesini istemeyiz, bunların altında çok neden olabilir. Korkular, menfaatler, kolaya kaçmalar, horlanmalar gibi. Birazcık denesen yavaş yavaş. Aynı çelikte veya ağaç esnetirken yaptığımız gibi. 
Bu katı hal bizi ne kadar sınırlıyor bilsen. Sonra çevrende değişik fikirler oluştuğunu görüp konuşulduğunu duyunca. İçten içe sinir oluyorsun ya da daha fazla kabuğuna çekiliyorsun. Yahut saldırgan veya küstahça saçmalık ya bunlar diyorsun, elinde ipe sapa gelmez dayanaksız bilginle işin tuhafı argüman olarak seçerek karşı atağa geçtiğin kavramları ve ritüelleri senin hayatında bile yeri yokken kullanıyorsun. 
Yazık. Hakikâten trajikomik. 
Hayatta fikir esnekliği içten dışa çok nadir olan bir hadisedir. Bu insanların sayısı hakikaten azdır. O yüzden çoğunluk için fikir esnekliği belli başlı fiziksel zorluklar geçerek oluşur. Yani dıştan içe doğru oluşur. 
Öncelik bedeni esneterek, farkındalık artırarak içe doğru anlayışların yeşermesi gibi. 
Ekilen tohumların sulanarak filizlenmesini ve yeşerip kocaman meyve veren bir ağaç olduğunu seyretmek gibi. 
En önemli ibadet olan namaz bile öyledir. Kıyam, rükû, secde de öyledir. Sen istediğin kadar ahkam kes etrafta ama gel gör ki hayatta sen istesen de istemesen de o başı eğdirirler adama. 
Her şey senin demenle olmuyor küçük prenses, umarım farkına varırız alemde neye karşı diklendiğimizi. 
Her gün yüzlerce halden hale bürünüyoruz çoğunun farkında bile değiliz. Yapmam dediğin şeyleri yapmıyorsun belki kibirden belki türlü sebeplerden ama bunu sana hayat öğretiyor. 
Sen şimdiden bilinç seviyeni ve esnekliğini artırmak için neden bir şeyler yapmıyorsun. Bugün bu katı halinle ağzından çıkan kulağına sesin zor geliyor. Bir yay gibi istenilen esnekliği kazanması için on yıl kalıpta bekletiliyor. Ve ondan sonra yapılan türlü işlemlerle istenilen uzaklığa ok atabiliyor. 
Senin dilinden çıkan bir söz gönlünün ne kadar derinliğine gidebilir düşünsene. Kaç gönlü şifa olabilir düşünsene. Esneme hareketi başlı başına bir şifa kaynağı. Nasıl eklemler ve vücudun için bir şifa ise düşüncelerin, inançların, duygularının içinde bir şifa kaynağı kendini tanıman ve evreni tanımak için. O sayede eşyanın diğer türleriyle uyum içinde bütünlük kazanarak yaşadığını fark edersin. Yoksa eksik kalman neticesinde kendine ve etrafına karşı bir ötekileştirme durumu olur.
Bu kafadan çıkman yeni düşünceler ve fikirler oluşmasını sağlar. Yoksa bugünkü modern hayatımıza nasıl kavuşacaktık? Bakmayın siz eski insanların yaşamlarına karşı nostalji niteliğinde dem vurarak duyar kasmalarına. İstediği o dönemi yaşasa, tuvalet kâğıdı yok diye yakınarak en fazla tükürdüğünü yalar. 
Değişim esneklik ve kabul şeklinde gelişirse daha makbul olur. Hepimiz aslında içten içe değişmek istiyoruz ama bir türlü esneyemiyoruz. Bunun için nasıl bir egzersiz yapacağımızı bilemiyoruz belki de.
Ama hayatın sillesini yemeden önce biz neden adım atmıyoruz?
Öğrendiğin bilgilerin ve o öğrendiklerini hayatta uygulamadığın halde neden bu kadar sıkı sıkı tutuyorsun? 
Neden sıkı sıkı bağlısın ve her şeye oradan bakarak yorum yapıyorsun? 
Bırak kendini bir nefes al önce öğrendiklerini uygula hazım et. Sonra maksadını anla ve etrafına neşe saçarak olayları yorumla. 
Önce kendin değiş.
Bak göreceksin ne kadar sabit, değişken ve esnek olduğunu. Bu çelişkili hali de kabul ettin mi senden iyisi yok şekerim.

Yazıyı Beğen :     0
Paylaş :