HUMORAL PATOLOJİ TEORİSİ ve AHLAT-I ERBAA
HUMORAL PATOLOJİ TEORİSİ ve AHLAT-I ERBAA
ASTROLOJİDE MİZAÇLAR ve MİZAÇ HESAPLAMALARI
Ne var alemde, o var ademde,
Su, toprak ve yel, od,çar anasır,
Bu hod surettir, pes insan nedir?
La Mekani Hüseyin
Mizaç teorisi, antik döneme dayanan bir teoridir. Zamanla tıbbın ustaları tarafından eski devirlerde yorumlanarak geliştirilmiş ve sıkça kullanılmış olan bu teoriye göre evren dört ana unsurdan (elementten) meydana gelir. Anasır-ı Erbaa olarak bilinen ve dört sır manasına gelen bu unsurlar; toprak, su, hava ve ateştir. Günümüz astrolojisinde karşılığı elementler olan bu unsurların İslam tıbbına göre Ahlat-ı Erbaa (dört hılt)’yı oluşturduğu tezi savunulmuştur. Kökeni eski Mısır’a dayanan ve Yunan Tıbbında Humoral Patoloji olarak bilinen dört hıltın insan mizacında fiziksel ve ruhsal tesirleri üzerine çalışmalar ve araştırmalar antik dönemde oldukça önem arz etmekteydi. Yaklaşık 2000 yıl yürürlükte kalan bu teoriye ilgi, günümüz tıbbında etkisini sürdürmemektedir. Ancak geleneksel tıp da hala çok önemsenen bir tezdir. Dört unsura bağlı olarak oluşan hıltlar (suyuk), astrolojide mizaç belirlemesinde önemli yer tutmaktadır.
Antik Yunan filozoflarından Milet’li Tales (M.Ö. 624-546) suyu, Milet’li Anaksimenes (M.Ö. 585-525) havayı, Efes’li Heraklitos (M.Ö. 535-475) ateşi hayatın temel unsuru (prima materia) olarak kabul etmişlerdir. Pythagoras (Pisagor M.Ö 570-495 Sisam)’a göre evren birin yansımasıdır. Sayıların babası olarak kabul edilen Pisagor dört(tetrad) sayısını sonsuzluğun ve ölümsüzlüğün sembolü olarak görürdü. Dört aynı zamanda kareye denk gelirdi. Ve bir çok dörtlü eşleşimin önemine vurgu yapan Pisagor’a göre kainatı kaostan düzene geçiren dört temel element(eleman) hava, ateş, su ve topraktır. Bu elementlerin dört niteliksel özelliği ise sıcaklık/hararet, soğukluk/burûdet, kuruluk/yübûset, nemlilik/ rütubettir. Bunlardan birinin vücutta dengesini yitirmesinin hastalıkları meydana getirdiği tezini ileri sürenlerden biri de Pytagoras’dır.
Empedokles (M.Ö. 490-430 Sicilya)’e göre evreni (makrokozmos) oluşturan temel elemanlar (elementler) hava, ateş, su ve topraktır. Hatta Empedokles’in toprağı temel öğe (arkhe) olarak ilk kullanan düşünür olduğu varsayılmaktadır. Empedokles dört elementin birleşiminden sevginin, ayrımından da nefretin oluştuğu tezini ileri sürenlerdendir. Yine aynı düşünceye binaen her bir temel elemanın varlığında bulunan soğukluk, sıcaklık, yaşlık ve kuruluk durumunun azalıp, çoğalması küçük evren olan (mikrokozmos) insanın hastalık sebebi olacaktır. Bu teze göre hastalık sebebi sadece fiziksel kaynaklı değil, aynı zamanda duygularla bağlantılı işlemektedir.
Hipokrat (Hippokrates M.Ö. 460-370 İstanköy) yılları arasında yaşayan ve tıbbın babası olarak kabul edilen bir hekimdir. Hipokrat’dan önce de kabul edilen dört temel elemente yani unsura (Anasır-ı Erbaa; hava, ateş, su, toprak), bunların dört temel niteliğine (Keyfiyat-ı Erbaa; sıcaklık/hararet, soğukluk/burûdet, kuruluk/yübûset, nemlilik/ rutubet) Hipokrat’da sahip çıkmış ve bu teoriyi geliştirmiştir. Daha önceden de belirttiğimiz gibi kökeni Mısır’a dayanan bu teori de; hastalık sebebi olarak bünyedeki dört sıvı olan kan, balgam, kara safra ve sarı safradan ibaret dört sıvının kirlenmesi ve vücutta dengesiz yerleşimi gösterilirdi. Bu sebepten dolayı tedavi de kirli sıvıların boşaltılması öncelikli işlem olarak yapılır, kan almak ve müshil vermek bu tedavilerin başında gelirdi. Bunlar en çok bilinen adları ile kan, safra, balgam ve sevdadır. (Sevda kara safradır ve Arapça kökenli bir kelimedir, sevde(siyah) anlamında olup dilimize sevda olarak yerleşmiştir.)Her bir sıvı evrende var olan bir unsura denk gelir.
Evrendeki varoluşu ve bozulmayı meydana getiren dört unsurun insan bedenindeki karşılığı olarak düşünülen dört sıvı Hipokrat’ın humoral patolojisinin temelini teşkil etmiştir. Böylece “Humoral patoloji” düşüncesi doğmuştur. Hipokrat’a göre insan mevsimlere benzer. Her canlı da olduğu gibi insan da doğar, büyür, olgunlaşır ve ölür. Mevsimlerle oluşan bu dörtlü eşleşim, dört suyuk ( humeur) kuramına da etki etmiştir. İslam tıbbı da, Antik Mısır’la işleyişe başlayan ve Yunan tıbbı ile devam eden bu tıp teorisini büyük ölçüde benimsemiş ve geliştirmiştir. İslam tıbbında Ahlat-ı Erbaa olarak bilinen bu teorinin açılımı şöyledir.
Ahlat; Arapça’da hılt kelimesinin çoğuludur. Hılt ise insan bedeninde soğukluk, sıcaklık, nemlilik, kuruluk özellikleri almış unsurlardan her birine verilen isimdir. Erbaa’nın anlamı ise dört ile ifade edilir. Ahlat-ı Erbaa insanda mizacı oluşturan dört temel unsurdur.
İnsan sağlığını ilgilendiren, fiziksel ve ruhsal karakteristik mizacımıza etki eden ahlat-ı erbaa (kan, balgam, safra, sevda), evrende var olan anasır-ı erbaanın (ateş, hava, su, toprak), niteliksel özellikleri yani keyfiyat-ı erbaası (soğuk, sıcak, nemli, kuru) ile oluşmuştur. Bu sıvıların bedenimizde ki azlığı veya çokluğunun sağlığımızda etkili olduğu teorisinin iki bin yılı aşkın bir zamandır var olduğunu, ancak günümüz modern tıbbında eski değerini sürdürmediğinden bahsetmiştik. Geleneksel tıp da ise hala önemsenen bu teoriye modern tıpta da gereken önemin verilmesi gerektiğini düşünenlerdenim.
HILTLARIN OLUŞUMU;
Vücudumuzda bulunan ve özelliklerini elementlerden alan dört suyuk, yediğimiz besinlerle meydana gelirler. Yediğimiz besin maddesi ağıza alındığında çiğneme ve tükürükle pişip, sindirilerek birinci hazmın oluşumu sağlanmış olur. Ağızdan mideye geçen bu besinler ikinci sindirilme ve hazım (keymus) işlemini sıcaklık ve midede ki enzimlerle yaşarlar. Tabire göre midedeki besin maddeleri enzim sırasında arpa suyuna benzer bir hal alır. Hazım sürecinin devamında besinlerin bir kısmı bağırsaklara geçer, saf halinde olanlar emilir, fazlası vücuttan atılır. Besinlerin diğer kısmı ise karaciğere geçer, hazım sürecinin mizacı ilgilendiren ve 3. hazım sürecine dahil olan bu bölümle hıltların oluşum evresi başlar. Bu kısımda midenin keymustan kalan kısmı işleme tabi tutulacaktır. Besinler 3. hazım evresinde karaciğerde iyice pişerler. Pişen besinler dört hal ile vücudun anasırını oluştururlar. Hıltların oluşumunun her evresinde kan her zaman devrededir. Pişen besin kana karışır, kana karışan besin köpüklü ise safra (sarı safra), tortulu ve çökmüş ise sevda (kara safra), pişme işlemi az olan balgam, tam pişmiş olan ise kan olarak meydana gelir. Tüm bu işlemin devamında damar yoluyla gerekli besinler vücudun ihtiyaç bölgelerine dağılır.
İnsan vücudunun dört ana maddesi olan hıltlar herkeste bulunur, ancak yaradılışa göre her bireyde farklı oranlarda oluşurlar. Halk arasında dolaşan ‘’herkesin hamuru başkadır’’ söyleminin dibinde de hıltların dağılımı yatmaktadır. İnsanın fıtratı hamurundan yani mizacından gelir ve bu durum genetik faktörleri de etkisine almaktadır. Mizaç eski tıpta yoğrulma olarak kabul edilir ve kişinin hamurunu oluşturduğuna işarettir. Bu salgılar, insanların gıdalar yoluyla aldıkları doğadaki elementlerden (su, hava, ateş, toprak) kendilerine geçen özelliklere göre, sahip oldukları mizaç özelliklerini belirlemeye katkı sağlar.
İnsanın oluşumunda etken madde olan hıltlar da, kişilerin yaşadığı bölgenin ve mevsimsel faktörlerinde etkili olduğu aşikardır. Her iklim kuşağı kendi atmosferinde yaşayanlar üzerinde belirli bir etkiye sahip olduğundan insan karakterleri bölgeden bölgeye değişir. Çünkü her bölgenin iklim kuşağı mevsimlerde olduğu gibi soğukluk, sıcaklık, nemlilik ve kuruluk özelliklerini farklı ölçülerde taşıyıp, bölgesel baz da yerleşik halkın tabiatına etki ederken, mevsime göre alınan gıdalarda da aynı tezahürü gösterirler.
Bu bağlamda astroloji açısından mizaç konusunu irdelediğimizde, her burcun ve her bir gök cisminin de kendine has keyfiyatları (sıcaklık, soğukluk, nemlilik, kuruluk), yani elementler eşliğinde fiziğe ve ruha hem cismen hem de karakteristik etki eden özellikleri olduğunu bilmenizde fayda vardır. Doğum haritalarında yükselen burcunuzun yöneticisi dahil, burç burç yerleşen gök cisimleri ve mevsimsel etkilerini hesapladığımızda, mizacımızda öne çıkan özellikleri, yaptığımız bazı hesaplarla bulabilmekteyiz. Bunun bize faydası ise kendi mizacımızı ve dolayısıyla çevremizdekilerin mizaçlarını öğrenerek farklılıklarımızı kabullenmenin yanı sıra, sağlığımızı da mümkün olduğunca kontrol etmekten geçmektedir. Astrolojiyi mizaçlarımız için nasıl kullanacağımıza ileri de tekrar döneceğiz. Ama önce mizaç konusunu araştırmalarım ve kelimelerim yettiğince tamamlamam daha doğru olacaktır.
Mizacımızı oluşturan bu dört suyukun (hılt) özellikleri sırası ile şöyledir: (Hıltların organlarda ki yerleşimi hekimler tarafından farklı farklı yazılmış olsa da, biz en çok kabul edilen organları yazacağız)
KAN; merkezi kalp ve karaciğerdir. Elementlerden hava elementinin etkisindedir. Tabiatı sıcak/hararet ve nemli/rutubettir. Rengi kırmızı olup, karakteri sanguin/demevi(sıcakkanlı), mevsimi ilkbahardır. Tatlardan tatlıya denk gelir. Yaş evrelerinden çocukluk evresine hakim olup, günlük zamanda sabahı gösterir. Burçları koç, boğa, ikizlerdir. Yüzleri pembe- beyaz hatta kırmızıya dönüktür. İdrar kızılımsıdır. Bedenleri sıcak olup, terlemeye eğilimlidirler.. Ağız tatları tatlımsıdır, çıban ve sivilcelere yatkınlardır. Uykuya meyillidirler. Burunları kanamaya yatkındır. Hastalık tedavisinde soğuk-kuru ilaçlar ve gıdalar kullanılmalıdır.
SAFRA(sarı safra); merkezi karaciğer/öd (safra kesesi)dir. Elementlerden ateş elementi etkisindedir. Tabiatı sıcak/hararet ve kuru/yubusettir. Rengi sarı olup, karakteri coleretique/safravi (öfkeli), mevsimi yazdır. Tatlardan acıya denk gelir. Yaş evrelerinden gençlik evresine hakim olup, günlük zamanda öğleyi gösterir. Burçları yengeç, aslan, başaktır. Buğday tenli olurlar. Vücutları sıcak, nabızları hızlıdır. Ağız tatları acıdır. Çok susarlar. İştahları azdır. Uykusuzluğa meyillidirler. Mideleri kolay bulanır. Hastalık tedavisinde soğuk-nemli ilaçlar ve gıdalar kullanılmalıdır.
SEVDA(kara safra); merkezi dalak ve midedir. Elementlerden toprak elementi etkisindedir. Tabiatı soğuk/bürudet ve kuru/yubusettir. Rengi siyah olup, karakteri melankolique/sevdavi (karamsar, içe kapanık), mevsimi sonbahardır. Tatlardan ekşiye denk gelir. Yaş evrelerinden erişkinlik/olgunluk evresine hakim olup, günlük zamanda ikindiyi gösterir. Burçları terazi, akrep, yaydır. Kanları koyu kıvamdadır. Bedenleri zayıf, ciltleri ise siyaha meyilli sarıdır. Tenleri donuktur, İştahlıdırlar. Uykusuzluğa dayanıklıdırlar. Düşünceli ve kederli olurlar, karamsardırlar. Hastalık tedavisinde sıcak-nemli ilaçlar ve gıdalar kullanılmalıdır.
BALGAM; merkezi beyin ve akışla akciğerdir. Elementlerden su elementi etkisindedir. Tabiatı soğuk/bürudet ve nemli/rutubettir. Rengi beyaz olup, karakteri flegmatique/balgami (sakin, tembel, soğukkanlı), mevsimi kıştır. Tatlardan tuzluya denk gelir. Yaş evrelerinden ihtiyarlığa hakim olup, günlük zamanda akşamı gösterir. Burçları oğlak, kova ve balıktır. Tenleri beyaza yakın ve renksizdir. Bedenleri soğuk, kasları gevşektir. Nabızları hafif atar. Sık sık su ihtiyacı duymazlar. Uykuya eğilimli ve tembel hareket karakterdedirler. Gayretsiz ve durgundurlar. Hastalık tedavisinde sıcak-kuru ilaçlar ve gıdalar kullanılmalıdır.
Yukarıda yazdığımız hıltlara göre mizaç özellikleri islam tıbbı hekimlerinin kabul ettiği özelliklerin genelini yansıtmaktadır. İslam tıbbı hekimlerinin hıltlara ve özelliklerine dair yapmış oldukları tablolarda bu özellikleri genel olarak kabul ettiklerini görüyoruz, ancak astroloji açısından bazı verileri incelediğimizde tezatlıklarla karşılaşmaktayız. Tablolar astroloji alanında çalışmaları ile de bilinen El Kindi ve İhfanü’s Safa (Halis Kardeşler topluluğu) tarafından da neredeyse aynı kabullerle kullanılmıştır. Bu açıdan baktığımızda genel tıp görüşünü diğer ilmi çalışmalarında kabul ettiklerini söylemek mümkündür. Aynı bakış açısı ile not düşmek isterim ki, yazmış olduğum bilgiler geleneksel tıbba ait kültürel bir miras olup, doktorunuza danışmadan mizacınıza göre kendi kendinizi tedavi etmemenizdir. Tabii sayın doktorlarımızın astrolojiden faydalanmalarını da ekstra olarak not düşmek de fayda görüyorum.
Evet modern tıp da Humoral Patoloji Teorisinin, Geleneksel Tıp da olduğu kadar önemsenmediğini ifade etmiştik, ancak son dönemlerde kabul gören vücutta ki fazla sıvıların atılımı tedavisi tekrar kullanılmaya başlamıştır. Hacamat, kan aldırmak, müshil, emetik, detoks gibi yöntemlerle vücudun fazla sıvılarını ifrazatla düzenlemeye sağlamaktadırlar, tabii denge yine elzem olan durumdur.
Mizaçları psikiyatri alanında incelediğimizde ise Bergamalı Galen’in (Galenos M.S. 129-216) Humoral Patoloji Teorisini kabul ettiğini ve bu teoriyi ‘’Mizaç’’ olarak kullandığını, humörlerin her birinin bir karakteri oluşturduğunu ileri sürdüğünü görürüz. Sanguin tipler(Demevi mizaç), Kolerik tipler( Safravi mizaç), Melankolik tipler(Sevdavi mizaç), Flegmatik tipler(Balgami mizaç) özellikleri tezini ilk ileri süren Galen olduğu kaynaklarda ifade edilmiştir. Galen Hipokrat’ın Humoral Patoloji Teorisini bu tiplemelerle geliştirmiştir. Ancak kimi kaynak karaktere dayalı tiplemeleri Hipokrat’ın da söylediğini yazmaktadırlar. Psikiyatri alanın da, kişilik tiplerinde bozuklukların olabileceği ise 19. Yüzyılda kabul edilmeye başlanmış ve karakterde bu tipler üzerinde durulmaya başlanmıştır. Psikiyatri bağlamında Mizaç; bir kimsenin emosyonel yahut örektik yapısının karakteristik özellikleri anlamına gelir: Yani ruhsal durumunda önde gelen nitelik ve denge kararsızlığı, emosyonel tepkilerinin çabukluğu ve yoğunluğu. Kişiliğin mizaç yönünü, genellikle yapının belirlediği ve temelinin genetik olduğu kabul edilmektedir.
MİZAÇ TİPLERİNİN KARAKTER ÖZELLİKLERİ
SANGUİN (DEMEVİ) MİZAÇ; Sıcakkanlı, iyimser, dostça yaklaşımla mutlu olan, safça tutumlara sahip konuşkan tiplerdir. Meraklıdırlar, ancak samimiyette ölçülüdürler. Eğlenmeyi, gezmeyi severler. Risk almaktan çekinmezler, eyleme hazır tiplerdir. Öfkeli ve sinirli tutumlara yatkın değillerdir. Bulunduğu yerde uzun süre kalmaktan hoşlanmazlar, çabuk sıkılan tiplerdir. Sosyal, canlı, neşeli ve umarsızdırlar. Her şeyi öğrenmeye eğilimleri vardır, ancak yüzeyseldirler. Hızlı ve uçarı olduklarından çok çabuk dağılır ve sözlerini unutabilirler. Zeki ve yetenekli olmalarına rağmen, sabırsız tutumları hedeflerinde sonuca gitmelerinde sorun oluşturabilir. Mutluluğa en yatkın tiplerdir.
KOLERİK (SAFRAVİ) MİZAÇ; Öfkeye meyilli, aksi ve asabi tutumları olan, küstahça tutumlardan kaçınmayan, dürtüsel, saldırgan, huzursuz tiplerdir. Hırslı ve hevesli yapıları vardır. Oldukça keskin zekalı, yönetme yetenekleri olan, tutkularına ulaşmak da engel tanımayan kolerik tipler uzlaşılması en zor mizaçlardır. Sabırsız, istediğini hemen elde etmeye yönelik tutumu olan ve zaman kaybetmeye tahammülü olmayan tiplerdir. Hiçbir engel onları hedeflerinden alıkoyamaz, yönetilmeye gelemezler. Kendilerini uyuma zorladıklarında çabuk hastalanır ve ani öfke nöbetleri yaşayabilirler. Sözlerini tutarlar ancak çıkarlarının çatışmaması ilk öncelikleridir. Çatışırsa çekinmeden söylerler. . Dürüst ve dobradırlar.
MELANKOLİK (SEVDAVİ) MİZAÇ; Karamsar, içine kapanık, korku ve depresyona yatkın, inatçı ve öfkeye meyilli tiplerdir. Sabırlıdırlar, bir işi sonuna kadar götürebilirler. Kendi kuralları ölçüsünde çalışmaya eğilimlidirler. Sistematik zekaları güçlüdür. İnsan içine karışmaktan kaçınan çekingen tiplerdir. Derin düşünceleri vardır, bilinmeyen ve gizli olana ilgilidirler. Kontrol mekanizmaları güçlü çalışır, kendilerini dışa açmaktan kaçınan tiplerdir. İyi sır tutarlar, kendi özellerini saklarlar. Dışa göstermedikleri ancak içte oldukça güçlü taşıdıkları hırs ve güç tutkuları olduğundan kıskanmaya meyilli mizaçtadırlar. Ancak oldukça güvenilir ve sadık tiplerdir. Sorumluluktan kaçmazlar.
FLEGMATİK (BALGAMİ) MİZAÇ; Soğukkanlı, ağır hareket eden, uyuşuk ve rahatlarına oldukça düşkün tiplerdir. Olası durumlar karşısında serinkanlı ve sakindirler. Öfkeli ve hırslı değillerdir. Oldukça duygusal ve sanatsal alanlara yeteneklidirler. Çekingen, hassas ve duygusal yapılıdırlar. Empati yetenekleri gelişkindir. Düzensiz ve dağınık tipler olup, sıkıntılardan kaçış yöntemleri uykudur. Sağduyulu, ihtiyatlı, kolay anlaşmaya yatkın, uyumlu mizaçtadırlar. Hayal dünyaları ve duyguları zengin olan flegmatiklerin ruhsal ve tasavvufi alanlara ilgileri yoğundur. Bilinenin ardındakini merak ederler. Dağınık zihinleri verdikleri sözleri tutmalarında onlara sorun yaşatır, bu sebeple sorumluluk altına girmekten kaçınırlar.
ASTROLOJİ DE MİZAÇLAR VE HESAPLAMA YÖNTEMLERİ
Dimişdür ehl-i hikmet çar ‘unsur (Hikmet ehilleri dört unsuru söylemiştir)
Sema vu arz arasını tutupdur (Sema ve yer arasında yerleşmiştir)
Besayitdan nedür ol unsur-ı çar (Basitçe nedir o dört unsur?)
Türab u abdur bad u hem nar (Toprak, su, hava ve ateştir)
İbrahim İbn-i Bali
İbn-i Sina, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz. Ve Muhyiddin-i Arabi gibi değerli islam alimleri feleklerin her birinin kendine ait bir aklı, bir nefsi ve bir cismi olduğunu bildirmişlerdir. Feleklerin en alt katında yerleşen Ay altı alem ve bu alemde de dört unsur (anasır-ı erbaa) olduğunu belirtirler. Bu alem feleklerin akli, nefsi ve cismi kaynaşmalarından meydana gelmektedir. Ay altı alemi oluşturanlar ise ateş, hava, su ve topraktır. Unsurların her birinin kendine has dört keyfiyeti (keyfiyat-ı erbaa) var olmuştur ki bunlar, sıcaklık/hararet, soğukluk/bürudet, nemlilik/rutubet ve kuruluk/yubusettir.
İbrahim Hakkı Hz. Marifetname’sinde sırasıyla unsurların yerleşimini ise şu şekilde ifade etmişlerdir; Ay feleğinin altında ateş küresi, ateş küresinin altında, su küresi, su küresinin altında ise toprak küresi yer alır. Her bir elementin birbirlerine dönüştüğünü ve buna istihale(başkalaşım) dendiğini de eklemişlerdir. Ateşin tabiatı kuru ve sıcaktır. Havanın tabiatı sıcak ve rutubetlidir. Suyun tabiatı yaş ve soğuktur. Toprağın tabiatı soğuk ve kurudur. Şüphe yoktur ki, ateş hava ile sıcaklıkta müşterektir. Hava su ile rutubette müşterektir. Su toprak ile soğuklukta müşterektir. Toprak ateş ile kurulukta müşterektir. O halde ateşin kuruluğu, havanın rutubetine dönse, ateş sıcak ve rutubetli olup havaya çevrilir. Havanın sıcaklığı suyun soğukluğuna bürünse hava rutubetli ve soğuk olup suya döner. Suyun rutubeti toprağın kuruluğuna bürünse, su soğuk ve kuru olup toprağa döner. Toprağın soğukluğu ateşin sıcaklığına bürünse, toprak kuru ve sıcak olup ateşe döner. Yani ateş hava olur, hava su olur, su toprak olur, toprak ateş olur ki, bu başkalaşıma başlangıç yolu derler. Öyle olur ki, dört unsur bu başkalaşımı aksi üzere kabul edip; toprağın kuruluğu suyun rutubetine bürünüp, toprak su olur, suyun soğukluğu havanın sıcaklığına bürünüp, su hava olur; havanın rutubeti ateşin kuruluğuna dönüşüp, hava ateş olur; ateşin sıcaklığı toprağın soğukluğuna bürünüp, ateş toprak olur. Bu başkalaşıma da sonuç yolu derler.
Her unsur nasıl birbiri ile dönüşüme uğruyorsa, bu durum insan varlığında, mevsimlerde, tüm canlılarda ve evrensel boyutta da işlemektedir. Tasavvufta buna tekamül süreci de denir.
Mizaç hesaplamasını astrolojik olarak yazmadan önce burçların ve gezegenlerin hangi unsurların (anasır) ve hangi niteliklerinin (keyfiyat) olduğunu inceleyelim.
Burçların Unsur(element) ve Keyfiyat(nitelik) Özellikleri:
Koç burcu; ateş elementinden olup, niteliği sıcak ve kurudur. Ancak iklimsel olarak Güneş bu burçta doğuyorsa Güneş’e sıcak-nemli nitelik kazandırır.
Boğa burcu; toprak elementidir, niteliği soğuk kuru olmasına rağmen iklimsel etki sebebiyle Güneş bu burçta doğarsa sıcak-nemli keyfiyata bürünür.
İkizler burcu; hava elementindendir, niteliği sıcak ve nemli olup kendi iklimsel sıcaklığı ile uyumludur, Güneş’in bu burçta doğması da aynı keyfiyatı Güneş’e aksettirir.
Yengeç burcu; Su elementinin ilk burcudur, niteliği soğuk ve nemlidir. Güneş bu burçta doğuyorsa iklimsel niteliği sebebiyle sıcak-kuru keyfiyat verir.
Aslan burcu; Ateş elementindendir. Niteliği sıcak-kuru olup ikimsel sıcaklığı ile uyumludur. Güneş yöneticiliğini yaptığı aslan burcunda doğuyorsa kendi keyfiyatı da olan sıcak-kuru nitelikle güçlenir.
Başak burcu; Toprak elementi burçlarında olup, niteliği soğuk ve kurudur. İklimsel sıcaklığı sıcak-kuru olduğundan Güneş bu burçta doğduğunda keyfiyatı sıcak-kuru olur.
Terazi burcu; hava elementi etkisinde bir burçtur. Niteliği sıcak ve nemlidir. İklimsel sıcaklığı soğuk-kuru olup, Güneş’in bu burçta doğuşu ile sıcak-kuru nitelik kazanır.
Akrep burcu; Su elementinden olup, niteliği soğuk ve nemlidir. İklimsel sıcaklık sebebiyle Güneş’in bu burçta doğuşu, Güneş’e soğuk-kuru keyfiyat verir.
Yay burcu; ateş elementinin son burcudur. Niteliği sıcak ve kurudur. Güneş bu burçta doğduğunda iklimsel keyfiyat sebebiyle soğuk-kuru nitelik alır.
Oğlak burcu; toprak elementinin son burcudur. Niteliği soğuk ve kurudur. Ancak iklimsel sıcaklığı soğuk-nemli olduğundan Güneş’in bu burçta doğuşu Güneş’e soğuk-nemli nitelik verir.
Kova burcu; hava elementinin son burcu olup, niteliği sıcak ve nemlidir. Güneş’in bu burçta doğuşu, Güneş’e soğuk-nemli keyfiyat verir.
Balık burcu; su elementinin son burcudur. Niteliği soğuk ve nemli olup keyfiyatı iklimsel sıcaklığı ile uyumlu olduğundan Güneş’e yine soğuk-nemli nitelik sağlar.
Gezegenlerin Element ve Nitelikleri:
Satürn; elementi toprak, niteliği soğuk ve kurudur.
Jüpiter; elementi hava, niteliği sıcak ve nemlidir.
Mars; elementi ateş, niteliği sıcak ve kurudur.
Güneş; elementi ateş, niteliği sıcak ve kurudur.
Venüs; elementi su, niteliği soğuk ve nemlidir.
Merkür; elementsel ve niteliksel özellikleri Güneş’e olan konumuna göre değişir. (Güneş’e göre konum; Güneş’ten önce veya sonra doğuşuna göre belirlenir. Güneş’den önce doğmuşsa oryantal, sonra doğmuş ise oksidantal olacaktır.)Oryantal konumda ki Merkür sıcak, oksidantal ise kuru nitelik taşır.
Ay; elementi su, genel olarak kazandığı nitelik soğuk ve nemlidir. Ancak Ay’ın dönüşü esnasında meydana gelen evreleri, niteliklerini değiştirmektedir. Ay büyüme evresinde sıcak nitelik kazanırken, küçülme evresinde soğuk nitelik kazanır. Büyüme ve küçülme evrelerinde de nemlilik ve kuruluğu meydana gelir.
MİZAÇ BELİRLEME FAKTÖRLERİ TABLOSU (1)
AY FAZLARI
İlk çeyrek; sıcak-nemli
İkinci çeyrek; sıcak-kuru
Üçüncü çeyrek; soğuk-kuru
Dördüncü çeyrek; soğuk-nemli
GÜNEŞ’İN İKLİMSEL SICAKLIĞI
Koç-Boğa-İkizler; sıcak-nemli
Yengeç-Aslan-Başak; sıcak-kuru
Terazi-Akrep-Yay; soğuk-kuru
Oğlak-Kova-Balık; soğuk-nemli
GEZEGEN ve BURÇLARIN SICAKLIKLARI
Güneş-Mars-Ateş burçları; sıcak-kuru
Jüpiter-Hava burçları; sıcak-nemli
Satürn-Toprak burçları; soğuk-kuru
Ay-Venüs-Su burçları; soğuk-nemli
Yonca Baz Olamaz
Derleyen : Yavuz Tellioğlu
KAYNAKLAR:
Zodyak Astroloji Akademizi Ders Kitabı
Ankara Üniversitesi Tıp Tarihi Mecmuası, Cilt 50, Sayı 2, 1997 67-1 12 M. Cemil Uğurlu
Tıp Tarihi Tıp Etiği Ders Kitabı
Yorumlar