KISKANÇLIK VE ÖNYARGININ SONU
KISKANÇLIK VE ÖNYARGININ SONU
YAVUZ TELLİOĞLU
Kendi benlik ve zanları insanı hırs, kıskançlık gibi ifrat hallere sebebiyet verir. Göklerden gelen etkiler nefsi yönümüzü etkileyen önemli enerji frekanslar içerir ve bu bedenlerimizde şaşkınlık, pişmanlık, hırs, hevesi arttırır. Bizi sui zanlara, istemediğimiz sonuçlara maruz bırakır.
Halbuki Allah bizim içimizde ki ademi bulmamızı istemiş ve de nefsin bize verdiği iğvalardan korunmamızı öğütlemiştir. Bu konuyla ilgili güzel bir kıssayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Gazneli Mahmud’un sevdiği güvendiği hizmetçisi Ayvaz, saraya geldiği gün, üstündeki posttan yapılmış eski elbisesiyle çarığını, peştemalini ve özel eşyalarını bir odaya asmıştı. Ayvaz’ın bunu yapma sebebi fakir günleri unutmaması içindi. Odasının kapısını kilitler, kimseyi oraya sokmazdı.
Ayvaz her gün bu odaya gelir, bir süre oturur ve kendi kendine: “Sakın kibirlenme büyüklük taslamaya kalkışma, işte çarığın, işte posttan elbisen!” derdi.
Hükümdar Ayvaz’ı çok severdi. Düşmanları, onun padişaha olan yakınlığını kıskanırdı.
Ayvaz’ın bu odada çaldıklarını sakladığı, altın ve gümüş torbalarını biriktirdiğini zannederek, onu gözden düşürmek rezil etmek için Sultan Mahmut’a şikâyet ettiler:
-Siz bu kadar çok seviyor değer veriyorsunuz, bu kadar ikramda bulunuyorsunuz. O ise sizden kaçırdığı çaldığı altınları ve mücevherleri bir odaya saklayıp, oraya kimseyi sokmuyor! dediler. Padişah bunun üzerine onlara dedi ki:
-Gece yarısından sonra Ayvazın odasının kapısını açarak, kırarak aniden içeriye girin, oradaki altınları, mücevherleri size bağışladım. Ama bir şartla, neler fark ettiğinizi, gördüğünüzü çaldıklarını bulduğunuzu gelip bana anlatacaksınız dedi.
Kıskanç ve haset vezirler sevinerek padişahın yanından ayrıldılar. Ayvaz’ı beklemeye, gözetlemeye başladılar. Gece olunca kapının kilidini kırarak içeriye odaya girdiler. Fakat odada bir çift pabuçtan, çarıktan ve eski bir giysiden, sarığından terliğinden başka bir şey yoktu!
Kendi kendine şöyle diyordu! “Bak Ayvaz neyin var ise bunu padişah verdi, hiçbiri senin değil. Ne verdi ise alabilir, o yüzden nerden geldiğini unutma."
Vezirler belki altınları yere saklamıştır diye odanın içini kazmaya, aramaya başladılar. Fakat bir şey bulamayarak, yaptıklarından ve söylediklerinden pişman bir şekilde hükümdarın huzuruna varıp, gördüklerini olduğu gibi anlattılar. Özür dilediler.
Kıssadan hisse bu alemde Rabbimizden gelen etkiler sebebi ile kibre, şirke, ifrat tefrite düşebiliriz. İşin iç yüzünü bilmediğimiz konularda da acele davranabilir zannettiklerimizi doğru kabul ederek başkalarını kırabiliriz.Önyargı ve kıskançlık ile verilen kararlar sonunda vezirler gibi bizi pişman eder ve hüsrana uğratır.
Rabbimiz anlamak nasip etsin.
Gazneli Mahmud (2 Kasım 971- 30 Nisan 1030), (Farsça Yemin el-Devlet Mahmut), 998-1030 yılları arasında hüküm sürmüş olan Gazne Devleti hükümdarıdır.
Görsel: Mahmut ve Melik Ayaz. (Ferîdüddîn-i Attar’ın şiir 'den)
Yorumlar