YILDIZINI YÜKSELTMEK

YILDIZINI YÜKSELTMEK
YAVUZ TELLİOĞLU 
Göklerden gelen felek etkileri hem simyada hem mitolojide ilahi esmalar olarak  etki ederler . Her felek islamda miraç esnasında Resulullah’ın uğradığı peygamberler olarak kabul görmüştür. Dolayısıyla aldığımız her etki peygamberlerin sıfatlarına da işaret eder. Bu sıfatları değer ve erdem olarak yaşama geçirdiğimiz takdirde bizde değişime, dönüşüme sebep olur.
Yüce yaradan her elementi hem eflakta hem bedenlerimizde yarattı. Kendilik bilincine varmak isteyenler bedenlerindeki düşük elementleri altına çevirmeli , yani Güneş olmalılar. 
Ateş kültü ve elementsel etkiler, Şamanizm de Kurşun Dökme ritüelinin adı "KUT KOYMA" "KUT DÖKME" olarak geçmektedir.  
Mitolojilerde altın ve gümüş, diğer tüm metaller ve diğer maddeler gibi, tanrıların ve onların atıklarının etkisiyle yeryüzünde üretilir. Eflaklardan Güneş altını, ay gümüşü, Satürn kurşunu ve Mars da demiri üretir.   
Arkaik dönemde "Sihirli Madenler elementler " 7 tane idi,  gökyüzünde ilişkilendirildiği " Kozmik Nucum  Arketipleri" vardı. Eski Simyacılar, kullandıkları metallerin her birini gezegenler ile ilişkilendirdi.  
İlk simya filozoflarının yazılarında yedi metal (Altın, gümüş, bakır, cıva, kurşun, kalay ve demir) ve yedi gök cismi (Güneş, Ay, Venüs, Jüpiter, Merkür, Satürn ve Mars) arasındaki mistik bağlantıya sürekli atıfta bulunulmuştur. 
Salikin kesif vücudu bakırdır der İbni Arabi, altından kasıt da ''izafi ruh'' tur.
Bakır olan kesif vücuduna öyle bir manevi terkip yap ki, altın gibi olan ruha dönüşsün.
Civa gibi olan nefis çeşitli riyazat ve terbiyelerden sonra saf kısmı ve tortusu ayrılır. Saf kısmı 'melekiyet', tortulu kısmı 'beşeriyet' olur. Nefis, içinde bu iki halin de taşıyıcısıdır.
Civa gibi olan 'emmare nefs', terbiye edilerek bakır gibi olan 'levvame nefse', sonra gümüş gibi olan 'mülhime nefse' dönüşür. Ve riyazat ateşi ile yıkanan sıfatlar yükselip buharlaşır ve bazı evliya iksirleri karıştırılarak 'mutmaine nefs' makamına yükselip altın olur.
Gezegenlere de nisbet edilen metaller vardır. Ay'a gümüş, Merkür'e civa, Venüs'e bakır, Güneş'e altın, Mars'a demir, Jüpiter'e kalay, Satürn'e kurşun.
Alemde ne varsa insanda da bir karşılığı vardır. Adem büyüse alem, alem küçükse adem olur fakat kemalat ademdedir.
Vücudda bu elementler çok dengede ve itidalde bulunması gerekir. Eksikliğinde yahut fazlalığında vucudumuzda sıkıntılar oluşur.
Bakır eksikliği; enerji seviyesini etkiler ve yorgunluk, zayıflık, olarak belirti verir. Yine eksikliğinde bağırsakta demir emilimi sekteye uğrar, bağışıklık düşer ve insan sık sık hastalanır. Kemik zayıflığı da bakır eksikliğinde gözükür. Demir ve bakır dengesi gibi görünen bu denge Venüs feleği ile Mars feleğinin ilişkisi ve dengesidir.
Kalay, bronz alaşımının aşınmasını önleyip, bakırın mekanik özelliklerini iyileştirir. Aksi halde bakırın zehirlediğini biliriz. Kalay vücütta yükselse anemi gelişir. Yine kalay gümüşe, bakıra saflık kazandırır. Burda Jüpiter feleğinin de dengesi işin içine girer.

Kehf suresi 96. ayette “Bana demir kütleleri getirin! Zülkarneyn iki dağın arasını demir kütleleriyle doldurtup dağlarla aynı seviyeye getirince: Şimdi ateş yakın ve körükleyin! dedi. Demir yığınlarını kor ateş hâline getirince de: Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim dedi " buyrulur.
Ayrıca Sebe suresi 12. Ayette de "Süleyman’ın emrine de, sabah esişi bir ay, akşam esişi de bir ay(lık yol) olan rüzgârı verdik. Erimiş bakır ocağını da ona sel gibi akıttık. Cinlerden de Rabb'inin izniyle onun önünde çalışanlar vardı. İçlerinden kim bizim emrimizden çıkarsa, ona alevli ateş azabını tattırırız." buyrulur.
Zülkarneyn'in yaptığı, yecüc mecüc'e karşı set inşaatında kullandığı eriyik bakırı, demirle birlikte düşünülürse; anladığımız maddi anlamda değil, daha farklı bir alanda düşünme zorunluluğu açığa çıkar.
Gerek Zülkarneyn, gerekse Süleyman (as)'ın görünmez varlıklara karşı tasarruf sahibi oldukları düşünülürse, olayın maddi bakır ve demir konusu değil, bu iki maddenin elementsel bileşiminin gücünü kullanma olarak tefekkürümüze sunabiliriz.
Bakırın vücutta fazla miktarda açığa çıkması, eriyik halde bulunması, özellikle beyin üzerinde etki ettiği ve insanlarda ağır depresif hallere yol açtığı bilinen bilimsel bir gerçektir. Bunun nedeni; insanda fazlaca meydana gelen düşünce eyleminin vucuda yüksek bir enerjiyi çekmesi, bunun ise bakırı eriyik hale getirmesidir. Eğer bakır erimesi halinde demir devreye girip dengeyi sağlayamaz ise, büyük bir enerji bedene çekilmeye başlayacaktır. Bunun kaçınılmaz sonu ise, 'Kuvvetli Cinni etki' ve kişinin bedeninin bu enerjiyi ve bilinci kaldıramıyor olma sonucudur. (“Kıtr”; 'erimiş bakır' demektir. Ancak en ilginç olan yanı ise, aynı zamanda İblis anlamına gelmesidir ). 
Ateş kültü ve elementsel etkiler, Şamanizm de Kurşun Dökme ritüelinin adı "KUT KOYMA" "KUT DÖKME" olarak geçmektedir.  
Kurşun Dökmek Lead Pouring arkaik dönemlerde bilinen adıyla Molybdomancy Molybdos “kurşun” ve Mancy “kehânet” kelimesidir. Aslında eski "Metalurji Mitosleri" ile bağlantılı olan Kurşun madeni, Satürn'ü simgeler .    Altın Güneş, Gümüş Ay, Mars Demir, Venüs Bakır, Merkür Civa, Jüpiter Kalay ile bağlantılıdır.
 

Yazıyı Beğen :     0
Paylaş :