ŞEYHİM AMA BEN HAKLIYIM
ŞEYHİM A (A)MA BEN HAKLIYIM
Allah’a şükür hiç haksız insana rastlamadım.
Hamdolsun!
Herkes Hak’la beraber!
Maşallah.
Böyle büyük lütfa mazhar olduğum için şanslı sayıyorum kendimi.
Elbette herkesin bir derdi var. Çözmek ve yüzleşme için teknikler uydurmuş, pardon bulmuş bir halde yaşamaya devam ediyor.
Bana göre bunun adı “Mağdur çarpması hastalığı” olmalı.
Kesin litarütere Pré-socráticos döneminden girmiştir (?) Antik Yunan kardeşlerimiz bu konuyu derinlemesine incelemiştir! Allah hepsinden razı olsun.
Hep aynı hikâyeleri duyarız.
Mekânlar, şahıslar, kahramanlar ve mağdurlar farklılaşır ama başlıklar değişmez. Gerçi, yaşadıklarımızın döngüsü de bu minvalde oluyor. Başka ne var ki hayatımızda. Fakat öznede hep biz varız. Üzülürüz, seviniriz, aynı zamanda sıkıntı ederiz kendimize birçok şeyi. Yine gayret gibi eylemler içerisinde geçiririz bize bahşedilen ömürde.
Peki, yaşadığımız olaylar zinciri bizi nereye taşıyor diye merak ediyor muyuz?
Çoğu vakayı ıskalıyoruz gibi geliyor.
Ömrümüz bizim bir olgunluk seviyesine gelmemiz için kurgulanmış âdeta. Kimisi bu olgunluk seviyesine çabuk gelir, kimisi zor ya da çok yavaş. Bunu da çevremizde en başta da kendimizde görebiliyoruz. Olayların hikmetini kimisi erken, kimisi geç veya çok geç görüyor.
Size anlatmak istediğim, hayatın, olayların; senin için yazılmış senaryosunda, senin sahnende, en çok nasıl gaflete düştüğün yeri kulağına sufle vermek.
Ne hikmetse hoşuna gidecek olaylarda harikasın. Bana kalırsa onu bile oturup düşünmek gerek de neyse. Zaten “Keyfimiz yerinde kaçırma şimdi” der gibi bir halimiz var. Burayı o yüzden geçiyorum.
Her yaşadığımız olumsuz durumda karşımızdakini suçlama durumu!
Senin hiç mi suçun yok?
Mutlak olarak haklı mısın?
Nasıl oluyor, bu nasıl bir cesaret bir de. “Ama ben haklıyım” derken farkında olmadan bir de Hak adına konuşuyorsun.
Peki Hak senle mi? Orası apayrı bir durum.
Ontoloji ve teoloji açısından senle de, tartışmasına karıştığın olayla ilgili iddia ettiğin durum olarak diyorum. Hemen mağduru oynama. “Bu başıma neden geldi” diye hayıflanma. Özellikle yakın çevrede senin manevi açıdan kanını emdiğin insanlar yalnızsa, kesin kedisi vardır.
Yazık o da bakıyor öyle Allah’tan karakteri var da kedilerin, dur demeyi bilirler. Ayrıca bizlerin de onlardan öğrenecek çok şeyi var aslında.
Mesela Nasreddin Hoca bakmış olacak gibi değil, ârif insan tabi. “Sende haklısın” demiş, diğerine dönüp “Sende haklısın”.
Sevgili hocamın dediği bir söz var, bir olayda mutlak bir haksız olmaz diye. Galiba sistemde böyle çalışıyor.
Gelelim “Mağdur Çarpması” olana.
Bu kişi yaşadığı olay karşısında “Ama” diye başlıyorsa zaten, geçmiş olsun azizim.
İyi kulak verin bir tüyo vereceğim size. “Ama” diyor ya, orada sana “Âma” diyor. Yani “kör müsün, o değil, ben haklıyım”.
Bunun diyen kardeşim, büyüğüm, küçüğüm, Romalılar, Helenler!
Samimi bir Allah kuluysan eğer, bir gün de bu sözünü Hak’ka söyleme cesaretini göstersene!
Yorumlar