İMAN GÜVENMEKTİR

Bir şeyi anlamış , öğrenmiş ve kendi yaşamında karşılığını bulup eyleme geçmiş olmak bilmektir. Oysa her şeye “biliyorum” diyoruz çoğu zaman farkında olmadan. Her konuda bir fikrimiz var.

Ne çok kullandığımız bir kelime değil mi ?

Bizler, bilincin veri tabanında bir kavramı, bir nesneyi zamana ve mekana bağımlı olarak tanımladığımızda, somut olarak o şeyi bilmeye başlarız. Aslında zihne ekilen bir tohumdur bilgi. Zamanla kök salar, büyür.

Hele bir de nefse bakan yönü ile güzel ise; tüm benliğimizi , geçmişimizi ve geleceğimizi tıpkı bir sarmaşık gibi sarar. İşte bu imandır. Somut olan bir düşünce artık soyuttur ve fiil olarak âleme çıkması yakındır.

İman.

Üzerinde biraz düşünsek mesela. Nerelerde , nasıl , hangi anlamı ile kullanıyoruz bu kelimeyi ?

Yoksa pek çok kavram gibi imanın içini de anlamı ile birlikte boşalttık mı ? Gerçek manası ile nerede kullandık, ne ifade etti, tüm benliğimizle hissettik mi ?

Kısaca Arapça e-m-n kök harflerine sahip bir kelimedir “iman”. Bu kelime ile aynı kökten Türkçe’de de kullandığımız pek çok kelime var. Emniyet bunlardan biri ve güvenlik anlamına gelir. İşte iman kelimesini Kur’an’dan öğrendiğimizde de “güven” manasında kullanıldığını göreceğiz.

O zaman Allah’a iman etmek O’na güvenmektir diyebiliriz. Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak değil. Zaten O’nun varlığını ve birliğini bu alemde her birim biliyor.

Kasas suresinde bir ayet geçer. Mekkeli müşrikler derler ki ; “Eğer doğru yola, seninle birlikte biz de girsek, yerimizden, yurdumuzdan ediliriz.” Yani biliyorlar aslında doğru yolun Allah’ın Peygamberine, Kur’an’a ve ayetlerine uymak olduğunu, güvenmek olduğunu. Ama bunları kabul etmeleri onları mü’min yapmadı. Üstüne mallarını kaybetme korkusuna düştüler. İtibâr, imkân ve yerleşim alanı kaybetmemek onlar için daha elzem idi.

Ayetin devamı şöyle geliyor “Oraya her yerden her türlü ürün; ayrıca katımızdan da bir rızık getirilir. Ancak, onların pek çoğu bunu bilmez.” Kasas 57. Ayet-i Kerime

Ne bilenlerden oldular ne de imân sahibi. Batıla güvenip Allah’ın ikramlarından yüz çevirdiler.

Bizi farklı kılan nedir peki?

Gerçekten güveniyor muyuz Rabbimize?

O zaman neden her fırsatta şikayet edip duruyoruz her durumdan?

Neden yanlışı seçtiğimiz halde her zaman mü’min olduğumuzun iddiasındayız?

İman etmeyerek, Allah’ın kanunlarını unutup batılı mı mesken tutacağız.

Yoksa Kur’an yerine başka kitaplar mı koyacağız?

Allaha iman etmek demek O’na şartlar ne olursa olsun hep güvenmek demek. Durum ne olursa olsun sözünden ayetinden peygamberinin yolundan çıkmamak demek . Çünkü eğer Allaha güvenmiyorsak yanlışı seçtik demektir. Bunun orta yolu yok , yok.

Nedir iman ?

Rabbim sen ne bildirdiysen , Rasulün ne söylediyse o.

Rabbim sen ne dediysen o, yalnızca o.

Vesselam…

Yazıyı Beğen :     0
Paylaş :