GÖRÜNEN ASLINDA GÖRENİ GÖSTERİR

GÖRÜNEN ASLINDA GÖRENİ GÖSTERİR

SEVGİ KELEŞER

“Görülen aslında göreni gösterir.”

Bu cümle ile çok ani karşılaştım.

Geceyarısı kendim ve kurduğum ilişkiler üzerine iç gözlem ve tefekkür halindeyken…

Kurduğum beşeri ilişkileri ya da ikili ilişkilerimi manalandırıyordum, tanımsız bırakmıyordum; her zaman da böyleydim.  

Kurduğum ilişkileri tanımlama çabam acaba “benim yargım” mıydı?

“İlişki nedir?” Sorusuna herkes için bir tanımı olabilir / vardır.

Lakin, “ ilişkinin anlamı nedir?”  diye sorduğumuzda işler değişiyor.

Bir şeyin anlamını sormak, o şey ile kurduğumuz belirli türden bir ilişkiyi gerektirir. Anlam, her zaman bir ilişkidir, ilişkide doğar.

Gösteren ve gösterilen arası kurulan birliktelik “anlam” ı ortaya çıkartır. 

Örneğin; “Evlilik” öznesi (gösteren) ile onun sevginin (gösterilen) sembolu olması gibi…

Aslında bu anlamı biz verdik, biz yarattık.

O sebeple her neyden bahsediyorsak, onun anlamı / tanımı dediğimiz şeyin, bu ilişkisel ağda sadece bir yorum olduğunu hatırlamamız gerekiyor.

Evett ! , bu yorumu tek başına yapmıyoruz. Kabul ! Bizim dışımızda toplumsal tanımlar var.

Size şimdi başka bir pencere açıp, o pencereden bakmayı denemenizi istiyorum.

Kurduğunuz ilişkinin sizin için anlamı nedir? Ve Neden?

Bir şeyin ne olduğu, onunla ne şekilde ilişki kurduğuna bağlı , dolayısıyla kurduğun ilişkinin anlamı dediğimde, aslında onunla ne şekilde ilişki kurduğuna bağlı olarak bir tanım geliştirirsin.

Gördüğün, duyduğun, içinde olduğun şey, şeyin kendisi değil, sensin !

Aslında gördüğün, görülenin ötesinde sana kendini gösteriyor.

Belki ilişkinin bir tanımı olmayabilir ama ilişki anlamsız olmak zorunda değil. İşte bu noktada anlam yaratan sanatçılar haline gelmeliyiz. Kendi yaşamımızın sanatkârları olup, sanat eserlerimizi ortaya çıkaralım.

Göklerden Merkür etkisi, geçse de yerlerden Merkür dengesindeyiz. İşte bu içinizdeki sanatkarların gücünü açığa çıkarmak için kaçırılmayacak bir fırsat !

Göklerden gelen Merkürün sıfatsal sebeplerindendir; sanat, hamaratlık, hüner, ince nazik sanatlar.

Bunu nasıl açığa çıkaracağız? 

Yerlerden gelen Merkür dengesi ile; yani yaratıcı hayal gücümüzü aktive etmemiz gerek. 

Nedir bu yaratıcı hayal gücü?

Albert Einstein ın İzafiyet Teorisi ya da  Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa’sı…

Veyahut Beethoven Moonlight Sonat desem size, sanırım içinizde fikirler uyandırır.

Fakat sanat yaptığını en iyi şekliyle yapabilmektir.

Hayal etme yeteneğinizi şu dönemde en iyi şekilde kullanalım. Büyük ve çığır aşan bir şey keşfedin demiyorum sizlere.

Ama ilişkilerimizde yaşadığımız sorunlara yaratıcı çözümler getirme veya günlük yaratıcılığımızdan da farklı algılamayın bu yaratıcı hayal gücünü.

Hayal gücü, herhangi bir zamanda gerçek olmayan veya çevremizde gerçekleşmeyen şeyleri düşünme biçimimizdir. 

Yaratıcılık ise hayal gücümüzle anlamlı bir şeyler yapmamızı sağlar. 

Kendi içimize yapacağımız içsel yolculuklarımız ile; kendimizden sanatkarlar yaratacağız.

Kendimizi bir sanatçı sabrı ve azmi ile sanat eseri haline getireceğiz.

Gökyüzünde ne tutulma olursa olsun, hangi retro gerçekleşirse gerçekleşsin, hangi açılarla karşı karşıya kalırsak kalalım; içimizdeki sanatçıyı keşfedin şu an için esas olan bu.

 

Sevgi yle

Yazıyı Beğen :     0
Paylaş :