İSNAT DEĞİL İSPAT

İSNAT DEĞİL İSPAT
UĞUR CANBOLAT

AHLÂK-I HASENE erleri, isnat değil ispat ehlinin arasından çıkarlar.
Onlar kendi kabahatlerini başkalarının yönlendirmelerine isnat etmezler tersine kendilerinin kusurlarıyla yüzleşerek onların üstesinden gelerek imanî duruşlarını ispat ederler.
Suçlayıcı değildirler.
Kendi tembelliklerinden ve gafletlerinden neşet eden kötülüklerin sonuçlarını başkalarına yüklemekten kaçınırlar. Cesur davranırlar. Durumu evvela tespit edip kabul ederler ve ardından bu olumsuz neticelerin izlerini silmek üzere harekete geçerler.
Güzel ahlak yolcuları mükellefiyetten kaçan isnat kolaylığına sığınmazlar.
Yaptıklarını; şu sebeple yaptım, bundan dolayı işledim gibi eylemlerinin yükünü omuzlamaktan kaçmazlar. Tespit ettikleri yanlışları ortadan kaldırarak inançlarının gereğini yerine getirip imanlarının sahihliğini ispat etme cihetine giderler.
Nefsinin hilesine yenilmesinin suçunu başkalarına dayandırmazlar.
Şeytanın desiseleri sebebiyle düştükleri yanılgıları başkalarına atfetmezler.
Sorumluluk kaçkını olmazlar.
Çünkü hayatın iradilik esası üzerinden yürüdüğünü, yapıp ettiklerinin kendi özgür tercihleriyle husule geldiğini inkâr etmezler.
Kabahatlerini yüklenirler ve tövbe derler.
Bununla da yetinmeyip o günahların izlerini silerek “Evvab” olmak için çabalarlar.
İşte bu sebeple onlar isnat değil ispat ehlinden olurlar.
Yüksek erdem yolcuları cezai ehliyeti önemserler. Bundan dolayı mümeyyiz olmayı yani doğruyu yanlıştan ayırmayı iman feraseti ile gerçekleştirmeyi prensip edinirler.
Akıl ve gönülleri temyiz gücüne erişen idrak sahibi bu insanlar kendi ateşlerini başkalarına salma gibi nafile işlere tevessül etmeyi zül sayarlar.
Çünkü bu onlara göre metin olmamaktır. Eylemlerinin sonuçlarını kabul etmemektir. Rüşte ermemiş olmaktır. 
İsnat başkasının hakkına da girmektir.
İspat ise kendi kabahatinin yükünü alarak onu ortadan kaldırmak suretiyle inancını ispat etmektir. Yüce kitabımızın “Herkesin yaptığı kendinedir” hükmünün manasına uymaktır. 
Resulü Zişan Efendimizin örnekliği üzere iz sürmektir.
Ey hakikat yolunun temyize ulaşarak yanlışını başkasına isnat ilkelliğinden uzaklaşmış yolcusu!
Eğer sen de güzel ahlak yolcuları ile istikamet üzere yol almak istiyorsan günahlarını sebeplere yükleme.
Kabahatlerini başkalarına dayandırıp kendini acizler defterine yazdırma. Metin ol.
İradene sahip çık, ki bu insanlık şerefindir.
Bu şeref üstündeki suçu başkasının üstüne atmaktan meneder.
Kabahatsizi kabahatli gösterme aymazlığından korur.
Faili kendin olduğun günahların ceremesini başkalarının çekmesini istemekten alıkoyar.
Eğer bunları yapmazsan ehliyet ilkesini ihlal etmiş olursun. 
Aziz olamazsın. 
Merhamet ve şefkat hırkasını üzerinden atmış olursun.  
Günahına kimseyi senet gösteremezsin, başkasına isnat edemezsin. 
Yanlış istinat anlayışını bırakıp doğruya istinat etme, kanıta dayalı yaşama yeteneğini geliştirmelisin.
Hakikatle sahih bir tesanüt içine girmelisin.
Algılar insanı kurtarmaz. Olgulara doğru bakıp Rabbine istinat ederek kusurlarının yükünü alarak af dilemelisin. 
Yanlışlarını başkalarına yüklemek, isnat etmek, inandım dediklerine inanmamaktır. 
Sözde bir iman ile yetinip avunmaktır. 
Sana yakışan günahlarını başkalarının üstüne yuvarlamaya çalışarak kabahatten sıyrılmak değil inandığın umdelere tam bağlılıkla ispat ehli müminlerden olmandır.
 

Yazıyı Beğen :     0
Paylaş :