UMUDU AYAKTA TUTMAK
UMUDU AYAKTA TUTMAK
UĞUR CANBOLAT
YÜKSEK ahlâki değerlerin başında sürekli umudu ayakta tutmak gelir.
Umudun yeşermediği hayatlar kurak çöllerden farksız olur zira. Bu sebeple umudun karar kılmadığı kalpler stres ile maluldür.
Ardından korkular, vesveseler, değersiz hissedişler gelir. Geleceğe dair ülkülerin uçup gitmesi söz konusu olur.
Bu sebeple ahlâk-ı hasene üzere yaşayan ışımış yürekler daima umutla doludur.
En zor hallerde bile onlar ümitlerinden bir kıymık bile kaybetmezler.
Zira dayanakları Allah’tır.
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in umut üzerine söylediklerine dikkatli bakıldığında hayatın imarı için bu özelliğin ne kadar mühim olduğu hemen açığa çıkar.
Zor zamanlarını insanın nasıl ele geçirip içine girdiği dehlizlerden ne şekilde çıktığı çok önemlidir.
Mü’min asla umudunu kaybetmez.
Ümitsizlik girdabına düşmez.
Beşeriyet gereği zaman zaman buraya yuvarlansa bile sağlam imanına dayanarak buradan çabucak çıkar.
Çıkmalıdır.
Sadece kâfirlerin Allah’tan umut kestiği İlahî Vayhin bizlere ulaşan mesajıdır.
Eğer bizler umudumuzu kaybetmişsek kendimizi yoklamalı ve hemen yeniden iman tazelemeliyiz.
Ayrıca Sevgili Peygamberimizin çileli hayatı ve vahyin sürecine baktığımızda nice umut boğucu hâdiseler görürüz.
Peki, sonuçta ne olmuştur?
Güzel ahlakı tamamlamak ve insanlığı karanlıklardan çıkaran bir çıkış öncüsü olarak gönderilen Resulü Zişan Efendimiz bu duyguya hiç prim vermemiştir.
Yazıklanmamıştır.
Sürekli Rabbimize dayanıp ne gibi çözüm yolları bularak umudu ayakta tutacağımıza ilişkin altın ölçüler sunmuştur. Siyer-i Nebi’yi bir de bu gözle okumak güzel ahlakın temsilcisi olmak isteyenler için asla göz ardı edilmemesi gereken bir husustur.
Ey hakikat yolunun hakikatli yolcusu!
Sen umutsuz olamazsın.
Karamsarlıklara bürünemezsin.
Siyah gözlüklerle dünyaya bakamazsın.
Öldük bittik gibi vaveylalar kopararak inançsızlık derelerine sürüklenemezsin.
Kendi içine kapanıp hayattan kopamazsın.
Kendini üretimsizliğe mahkûm edemezsin.
“İyiler iyilikler atlarına binip gittiler” diyerek ağıtlar yakamazsın.
Madem Allah var, her şey vardır.
Madem Allah var, muhakkak bir çıkış yolu bulunmaktadır.
Güzel ahlakı yaşam ilkesi olarak kabul edenler öncelikle gerçek bir imana erişmelidir.
Bu ona ümidin en taze yemişlerini sunacaktır.
Zorlukların içinde gizlenmiş kolaylıkları bulup çıkaracaktır.
Yaşadıklarımıza mahkûmuz sığınmacılığına düşmeyecektir.
Eğer bizler ahlâkı haseneyi önemsiyorsak umudu ayakta tutacağız.
Yetmez.
Umudun yayıcı, taşıyıcısı olacağız.
Ümitsizliğin her türlü kemâle mâni olduğu bilinciyle hayatı iman ve aşk ile yeniden inşa edeceğiz.
Önce kendimizi umutla mamur edip ardından başkalarını da bayındır kılacağız.
Yorumlar