CESARET ERDEMİ
CESARET ERDEMİ
HATİCE FAHRUNNİSA
Nefsin, kâmil akla itaati sonucunda ortaya çıkan erdem, insanın aklıyla kendi potansiyelini en iyi biçimde gerçekleştirmesi şeklinde tanımlanmaktadır.
Dengede bir davranış sonucu ortaya çıkan erdemler ikiye ayrılırlar.
1- Çoğunlukla eğitimle elde edilen, deneyim ve zaman gerektiren düşünce erdemleri
2- Alışkanlıklar sonucunda ortaya çıkan karakter erdemleri
Hikmet, adalet, iffet ve cesaret (şecaat) filozof ve düşünürlerin çoğunluğu tarafından kabul gören dört temel erdemdir.
Düşünme gücünün itidali “hikmet”, şehvet gücünün itidali “iffet” ve öfke gücünün itidali ise “cesaret” erdemidir. Bu üç gücün insanda itidalli olarak yer alması ise “adalettir".
Müfredatta “cesaret, yiğitlik, kahramanlık” gibi anlamlara gelen cesaret, ahlâk literatüründe öfke (gazap) duygusunun kâmil akla itaat etmek suretiyle kazandığı itidalli hali için kullanılır.
Arapçası şecaat olan cesaret kelimesi Türkçe sözlükte “tehlikeyi ya da güçlüğü göze alarak işe girişmeyi sağlayan ruhsal güç; korkusuzluk, yüreklilik; çekinmezdik, cüret” olarak tarif edilmiştir. Kâmus-i Türkî’de ise şecaat maddesinde “yiğitlik, yüreklilik, bahadırlık” olarak açıklanmıştır. Arapça sözlükte “zorluk anında kalbin kuvvetli, güçlü, metin olması” şeklinde tarif edilmiştir.
Kaynaklarda şecaatle aynı anlamda veya yakın manalarda cesaret, hamaset, besâlet, batûlet, cüret ve mürüvvet de geçmektedir.
Nefsin güçlerinden olan öfke gücü ise tehlikeler karşısında gözü peklik ve egemen olma, yücelme ve her çeşit şerefi kazanma ve arzu etme gücü olarak tanımlanmaktadır. Gerektiği yerde yapılması gereken ne ise onu yapmak ve engellenmesi gereken her konuyu da yürekli bir şekilde engellemek cesarettir.
Elbette öfke gücünün yararsız olan şeyleri geri çevirme gibi bir özelliği vardır, fakat çoğu zaman insanı olumsuz davranışlara sevk eden yönü daha baskındır.
Bunun içindir ki cesaret, öfke gücünün din ve kâmil aklın rehberliğinde, zamanın getirisi olan bilgi ile beslenmesi sonucu ortaya çıkar. Ahlâkî literatürde aynı zamanda yiğitlik olarak da isimlendirilmiştir. Beş farklı türde yiğitlik vardır. Bunlar:
Vahşî Yiğitlik: Öfkelenen bir kişinin atılgan hâli ve karşısındakini mağlub etme gayretidir.
Hayvani Yiğitlik: Yiyecek ve eş bulmak için gayret gösteren birinin atılganlık hâlidir.
Deneysel Yiğitlik: Sürekli savaşan ve savaşın neticesini lehine çevirmek hususunda maharetli olan kişinin atılganlığıdır.
Cihâd Yiğitlik: Dinini savunma konusunda çaba sarf eden kişinin gösterdiği gayrettir.
Hikemî Yiğitlik: Yiğitliğin saydığımız kısımlarında akl-ı selîme uygun, güzel karşılanacak davranış sergileyebilmeyi sağlayan yiğitlik türüdür. (Isfahânî)
Övülmeye layık olan cesaret ise kişinin kendi nefsiyle ya da başkalarıyla olan ilişkisinde itidal için göstereceği gayrettir.
Cesaret erdemi altında işlediğimiz değerler ise şunlardır:
1. Nefsin Doygunluğu: Her durumda ifrat ve tefritten kaçınarak mutedil davranmayı elden bırakmamaya çalışmaktır. Olgunluk alameti olan bu hal ancak hevâ ve geçici heveslerin esaretinden kurtulmuş, ebedi saadetin anahtarlarına tutunmuş temiz pak, ihlaslı kişilerin halidir.
2. Necdet: Bu erdem sayesinde kişi, kendisine dehşet veren her türlü korku ve endişe verici hallerde sabır, sebat ve tahammüle sahip olur. Korkmaz, feryat figan etmez. Şaşırıp kalmaz ve kaçmaz.
3. Ulüvv-ü himmet: Bu değer sayesinde kişi şahsını yükselterek ulvî gayelere koşar. Dinine, canına, milletine faydalı olacak düşünceye ve ülküye sahibi olur. Makam hırsına sahip değildir. Geçici üzüntülerden müteessir olmaz. Sahip olduklarına razıdır. Kabiliyeti dahilinde olmayan hiçbir şeye gözünü dikmez. Mesuliyet duygusuna sahiptir. Merttir.
4. Sebat: Bu değer ile insan, kemâle götüren prensip, bilgi ve davranışlara sahip olabilmek için şuurlu bir azim ve gayretle her güçlüğe tahammül etmeyi öğrenir. Hayırlı bir gayeye ulaşmak için vardığı karardan dönmez. Hiçbir zevk ya da menfaat, sebat sahibini isabetle çıktığı yoldan geri çeviremez. Sebat sahibi bir kişinin mesleği, yaptığı işi, düşünceleri veya davranışları konusunda verdiği kararlar, etrafındakiler üzerinde güven telkin eder.
5 Hilm: Nefsin lüzumsuz yere öfkelenmemesi ve sorun çıkaracak davranışlara yol açmamasıdır. Kişinin kendini, sükûnetini muhafaza etmesi ve dengeli duruşunu lüzumsuz yere bozmamasıdır.
Öfke insan nefsine hücum ettiği zaman, cezalandırmaya ve intikam almaya gücü yettiği halde, bu fikirden vazgeçip itidâle dönmek hilm sahiplerinin özelliklerindendir. İntikâm almak kişinin kuvvetli olduğu zamana has olduğundan, acizken halim görünüp de kuvvetlenince şiddetli ve gazaplı görünen kişilere halim kimseler denilemez. Bununla beraber hilm sahibi kimse hakkını müdafaadan da aciz kalmaz. Çünkü öfke zamanında nefste olan değişikler bedene de yansır. Eğer kişi hakkını müdafaada eksik kalırsa bu durum pişmanlığa neden olur.
Bizim için önemli ve mukaddes olanın, dini ve milli ülkülerin savunması uğruna vakurlu bir öfke ve mücadele hilm denilen fazilete zıt düşmez.
Şunu da unutmamak gerekir ki hilm de itidali muhafazaya dikkat etmek çok önemlidir. Çünkü hilmin ifratı hiddet, gazap ve azgınlıktır. Tefriti de zillet, miskinlik ve beceriksizliktir.
6. Sükûn – Temkin: Din ile alakalı olan konularda tartışmaya imkân verebilecek durumlardan kaçınmak şeklinde tanımlanan temkin ölçülü olmanın getirisidir. Ahlak kitaplarında, sükunu ve temkini elden bırakan bir kişinin alay konusu olacağından bahsedilir.
7. Şehâmet: Kendini iyiliğe ve hayra adayan bir kişinin nefsinin zorlu hallerinin üstesinden gelme cesareti gösterebilmesi konusundaki gayretine şehâmet denir. Böyle bir kişi güzel işlere talip olur. Hayır ile anılır.
8. Metanet: Nefsin başına gelen zorlayıcı durumlarda sabrından taviz vermemesi ve yenilgiye uğramaması, dayanıklı olmasıdır.
9. Alicenaplık: Nefsin ünlü olmak gibi dünyevi isteklere talip olmaması, bu konularda üzgünlük hissetmemesi demektir.
10. Hamiyet: Kişinin vatan, din ve milletini savunmasında şerefini ve haysiyetini koruması için tüm gayreti ile çalışmasına hamiyet denir.
11. Rikkât :İncelik nazik olma anlamına gelen rikkât, başkalarının başına gelen musibetlere onların işlerine karışmaksızın üzüntü duymak demektir.
Cesaret Erdeminin İfrat Hali: Tehevvür (Saldırganlık)
Cesaretin ifrat hali olan saldırganlık yumuşak tabiatlı olmanın karşıtıdır. Herhangi bir kışkırtma eylemi olmadığı halde saldıran, kavgaya meyilli olan bu kişiler hızla sinirlenebilirler. Küçük şeyleri büyütürler. Şiddet içeren davranışta bulunurlar. Kendilerini üzeni cezalandırmada haddi aşarlar.
Gazali saldırganlığı “kişinin cesaret sınırlarının dışına çıkarak aklın uzaklaşması gerektiği konusunda uyardığı yasaklanmış olan davranışlara teşebbüs etmesi olarak tarif eder. Korkulması gereken olaylar üzerine aklı devreden çıkararak dengesiz bir şekilde atılmak da saldırganlık olarak tarif edilmiştir.
Cesaret Erdeminin Tefrit Hali: Cübn (Korkaklık)
Korku bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan ruhsal sarsıntı, tedirginlik duygusu, herhangi bir tehlike karşısında duyulan, kaçma, kurtulma gibi yönelmelere iten kaygı; üzüntü, bir kötülük gelmesi ihtimalinin yarattığı tedirginlik, kötülük ihtimali, tehlikedir.
Korkaklık ise cesaret ve atılganlık gösterilmesi gereken durumlarda ileri atılmaktan korkup çekinmeye yol açan ruhî zaaf, akl-ı selimin cesaretli olmayı gerektirdiği hallerde korku ve telâşa kapılma şeklinde özetlenebilir.
Cübn, özellikle kişinin gerçek veya hayalî bir tehlike karşısında hissettiği kontrol edilemez, önlenemez, panik derecesine kadar varabilen bir tedirginlik ve telâş halidir. Durumla yüzleşmenin, mücadele etmenin gerekli olduğu yerde kaçıp zayıflık göstermektir.
Pozitif Psikolojide Cesaret Erdemi
Psikolojide cesaret erdemine bağlı olan karakter güçlerinin ise yiğitlik (bravery), sebat (persistence), doğruluk (integrity) ve canlılık (vitality) olduğunu görüyoruz.
Yiğitlik: Yiğitlik, aniden oluşan sarsıcı bir olayı veya kişide panik oluşturacak herhangi bir durum karşısında korkusuzca durmak, olaydan hiç etkilenmemiş gibi davranmak şeklinde anlaşılmasının doğru değildir.
Yiğitliğin böyle bir durumda kişinin o anda ihtiyaç duyulan şey ne ise onu yapabilme, başarabilme becerisini göstermesi olarak tanımlayabiliriz.
Kişinin karşısında mücadele ettiği her ne ise çözüm oluşturacak bir eylemde bulunması, sükunetle bu olayla yüzleşmesi yiğitliktir.
Bu eylem herhangi bir zorunluluk ile değil gönüllü yapılması gerekir.
Yiğit, hareketlerinin sonucunda kendine hesap sorabilen ve yüzleşebilen biridir.
Risk alır ve tahmin edemediği durumların da üstesinden gelir.
Yiğit kişinin karakteri de güçlüdür. Tehlike anında tepkilerini kontrol edebilir. Bu tepkileri de itidallidir.
Yiğitlik korkusuzluk değildir. Aksine korkusunu yönetebilen kişidir.
Yanlış algı ve düşüncelere karşı yüzleşebilmeyi bilen yiğit kişi, doğru ne ise onu yapmaya çalışır.
Sebat: Sebat etme gücü literatürde bütün hayal kırıklıkları, engellemeler ve zorluklara karşın güzel bir amaç uğruna yapılan hareketin gönüllü bir şekilde devamının sağlanması olarak tanımlanır.
Bu amacı elde etmek üzere yapılan uzun süreli çalışmaların sebat olarak adlandırılabilmesi için karşılığında bir şey talep edilmemesi gerekir.
Sebat tahammül etmek değildir.
Tahammül etmekte gönüllülük yoktur. Başa çıkılması gereken olayda gösterilen davranış artık otomatik bir hal almış şekilde devam eder. Sorunlara farklı bir çözüm yolu düşünülmez. Dolayısıyla tahammül sebat gibi değildir.
Doğruluk: Doğruluk, insanın davranışlarında diğer insanlara güven telkin eden bir çizgide durmasını ifade eder. Doğru söz söyleyen birine dürüst deriz fakat doğruluk içinde sadece dürüstlük yoktur. Bunun yanı sıra kişinin ne hissettiği ve ne olduğu konusunda da sorumluluk almasını da içerir. Doğru kişi içsel durumunu, niyetlerini ve sözlerini kendine özgün dürüst ve gerçek bir şekilde aktarır. Doğru olmak halk tarafından övülmekten ziyade yaptığını hak için yapabilmektir.
Canlılık: Canlılığın, canlı hissetme, şevkle dolu olma ve sınırı olmaksızın her türlü aktivite, iş için istekli olmayı ifade eder. Cesaret erdeminin bu gücüne sahip olan insanların ise enerjik ve çok canlı oldukları hatta içlerinde hissettikleri o enerjiden kaynaklı olarak gözlerinin çok parlak olduğu, adeta içlerindeki enerjinin gözlerine ve vücudunun diğer azalarına yansıdığı gözlemlenmiştir.
Ancak burada bahsettiğimiz bu canlılık ve enerjinin hiperaktivitede bulunan enerji ve öfkeden kaynaklı olan enerjiden farklı olduğundan söz etmeliyiz. Cesaret erdeminde yer alan enerjinin iradeli ve tatmin edici biçimde hayatın yaşanmaya değer olmasına katkı sağlayan aktivitelerin yapılmasına sebep olan ve insan için yaşamı daha dolu ve mutlu geçirmesine sebep olacak şekilde geçirmesine destek olan bir enerji türü dür.
Yorumlar