EPİKTETOS, LAMA BADA YATATHANA SÖYLERSE

EPİKTETOS, LAMA BADA YATATHANA SÖYLERSE 
SERKANT DERVİŞOĞLU
 
Bazen şartlar hakikaten garip olabiliyor. 
Şimdi kendime bakıyorum da Epiktetos’un şu sözlerini düşünürken Ulusal Arap Orkestrası “Lama Bada Yatathana” eşiliğinde tefekkür etmeye çalışıyorum İstanbul’daki evimde. 
Kültür erozyonu gibi adeta. Ah o ön yargılar. Şu eserin sözlerine baksanıza. 

Sendeleyerek Yürümeye Başladığında
Güzelliği büyüledi bizi ah aşkım
Bir şey bizi anın içine çekti
Dünyaya geldiği andan itibaren bükülmeye başlayan bir dal parçası (gibi) 
Ey kaderim Ey şaşkınlığım sebebi
Aşk yüzünden çektiğim acıları kim dindirecek
Ve feryadımı kim dinleyecek?
Güzelliğin kraliçesinden başka
 

Tesadüf olamazdı elbet. Bu şarkıyı dinlerken bu düşünceler niye bir araya gelmişti? 
Aslında havaya girmek için hazırlanmıştım, karşıma bu ikisi çıktı. Artık adını siz koyun, ne derseniz. 
Gelelim Hz. Epiktetos’a. 
Bu mübarek hayata köle olarak gözünü açmıştı. Zor bir hayatı olsa gerek, geçenlerde bir dost meclisinde durduk yere kendini hatırlatan bu zat-ı muhterem hadi ne demiş diye bakarken bu sözü bizi pek düşündürdü. 
Hocam da neden yazmıyorsun dedi. O niyetle çıkmış bir yoluculuktu bu.
Şarkının sözü gibi “Sendeleyerek Yürümeye Başladığında” tefekkürü büyüledi.
Ah Epiktetos !
Demek ki iyi kaşınmışım, bu kadar tesadüf olamazdı.  
Hakikaten olmuyormuş, yazarken “Ey Kaderim Ey Şaşkınlığım” demeden kendimi alamıyorum.
Epiktetos diyor ki “Kader önünde sonunda öyle veya böyle günahlarımızın bedelini önümüze koyar. Görünen ya da görünmeyen zaman içinde herkes günahlarının bedelini öder. Bunu bilen adam kimseye kızmaz, gücenmez, kimseyi aşağılamaz, kimsenin arkasından konuşmaz, kimseyi itham etmez, kimseden nefret etmez, kimseye kin tutmaz. Bunu bilen adam karşılaştığı aksiliklere şaşmaz. Önüne çıkan maddi-manevi engellerin kendi günahlarından başka bir şey olmadığını bilir.”
Dostlar bilin veya bilmeyin bedeller ödenir, nasıl olduğu ne zaman olduğu belli olmadan. İlahi nizam içerisinde bunu yaşayacağız. Eğer sen gerçekten kendilik bilinci ve derin farkındalık içinde yaşamıyorsan idrak etmen zor olacaktır. Büyüklerin bunu tekrar etmeleri bir hatırlatma ve uyanış için.
Bununla yüzleşmek istemediğinde ve algının doğru mu yanlış mı olduğunu bilemediğinde duygusal reaksiyonlar gösterip hoş olmayan tepkiler verecektir Hak’tan uzaklaştığı için. 
Derdi kendiyle olan birey huzura varmak için birtakım yüzleşmeler ve farkındalık içinde olmalı ki sorunları çözerken herhangi bir şok etkisinde kalmasın. 
Gerçeği söylemek gerekirse hakikaten zor kelam etmiş Epiktetos. 
Son söz nasıl açıklanır bilemiyorum ama çok da büyük laf etmek de istemiyorum açıkçası. 
“Siz siz olun sakın büyük günah işlemeyin, zaten yaptığımız ibadetlerde bile o kadar günah işliyorsunuz ki” diyen Hz. Mevlana sanırım paralellik gösteren bir bakış açısıyla karşımıza çıkan maddi-manevi engellerin kendi hatalarımızdan başka bir şey olmadığını derken bunu kast ediyordu.  
Hayatın kendi içerisinde bir yolculukta olduğunu idrak etmiş büyük insan Epiktetos, sendeleyerek yürümeye başladığında edindiği tecrübeler doğrultusunda bugün bile hatırlanan sözler çıkmıştı ağzından. 
Hal böyle zuhur edince yaşadıklarının onu törpüleyen olaylar olduğunu,  onu geliştiren ve potansiyelinin farkına varması için, sendelediğinde “durun bir dakika ne oldu şimdi” deyip, asıl gayesine doğru aşkla yürüyordu. 
Duygusal ve menfaate dayalı olaylar onu sadece anlık kurtabilen şeylerdi ama bunu alışkanlık haline getirseydi, anlık olarak koşsa da sürünmeye devam edecekti.  Ama en kötüsü yolundan şaşıracaktı. 
Başka bir sanal benliğe gidecekti.  
Yaşadıklarını Epiktetos gibi emekleyerek giden ama emin ve şahid olarak yaşayanlar ise duygularının esiri olmadığından kimseye ne kızabilirdi nede kin tutabilir. 
Dönüp kendine bakabilir sadece.
 

Yazıyı Beğen :     2
Paylaş :

Yorumlar

1 Yorum

  1. Yasemin Uçar 11-09-2023

    Yine ne güzel yazmışsınız Serkant Bey. Ellerinize, yüreğinize sağlık.