GEREKSİZ HOŞGÖRÜ RİYAKARLIĞI
GEREKSİZ HOŞGÖRÜ RİYAKARLIĞI
SERKANT DERVİŞOĞLU
İnsanların hoşgörü gerektiren ve gerektirmeyen olaylara karşı saçma sapan garip bir bakış açısı var. Sürekli rastlıyorum bu duruma. İnşallah ben de öyle yapmıyorum diye de kendime kontrol ediyorum açıkçası. Arada oluyorsa da kaçıyorsa af ola.
Bu durumu şöyle anlatabilirim. Yaptığı eylemle alakası olmayan insanlar bir şeyler yapıyorlar. Yine konu ile alakası olmayan birilerinin de bu davranış şekli hoşuna gidiyor ve savunma olarak da “ne var canım , ne güzel işte” diyor. Ama kendinin hâkim olduğu bir konu olduğu zaman bir yobaz edasıyla çığırtkanlık yapacak derecede çemkiriyor.
Herifin biri ulu orta yerde, bildiğin sokak ortasında Sema yapıyor. Eleştiriyor, “Bu olur mu böyle” diyorsun. Biri de kalkıp diyor ki “Olsun oradan nasiplenen var” diyor. İşte tam burada deliriyorum. Gördünüz mü nasıl kesip attı. Birileri nasiplenirmiş lafı öyle bir yere de atıyor ki sana düşen söz hakkını Allah tarafından önünü kapatıyor aklınca. Burada bile küstahlık devam ediyor. Zaten bu rezilliğin karşında başka diyecek bir şey de kalmıyor.
Bu bir örnekti sadece. Konuyla ilgili o kadar çok şey var ki. “Bak adama şortla üstü açık ibadet yapıyor, içinden gelmiş gönülden yapıyor.” Gönülden !
Bak şu neyzeni dinliyorsun, “klarnete benziyor çıkan ses” diyorsun, “bu ses pek Ney’e benzemiyor klarnet gibi”. Niye klarnet çalmıyor daha iyi olmaz mı diyorsun. Olsun böyle de çok güzel diyor. Biz de kötü demedik zaten. Ama her şeyin bir usulü var.
Şimdi aslına bakarsak bu durumun altında başka şeyler var.
Birincisi herkes eleştiri sevmiyor, beni eleştirmezsin modunda.
İkincisi normalde bu kişi uzman olduğu konu haricinde toplum nazarında yaygın davranışlarda öyle kafasına göre takılıyor ki neredeyse yeni bir din icat eder şekilde hareket ediyor.
Üçüncüsü kendisinin de nasıl yobaz olduğunu da ele veriyor. Bu kadar işine göre hareket eden insanlar hoşgörü riyakarı olan insanlar onun alanına giren konfor alanı bozan rahatını kaçıracak her şeyde etrafa aslan kesilir. Nerede kaldı senin hoşgörün.
Adam “bu dindeki uygulamaların bazıları çok anlamsız bu kadar yobazlık mı olur” diyor.
Neden ?
Çünkü onların bu davranışı kendi konfor alanından dışarı çıkmasını sağlıyor.
“Ney bu, çalınır yersiz eleştiriyorlar” diyen kişi, kendi enstrümanında istediğini yapmak için veyahut nahoş şeyler yaparken dinlemek için gibi…
Ya da gerçekten anlamıyor bari anlamıyorsun bir şey deme, ne hüküm veriyorsun.
İnsan da biraz ölçü olur öyle kafana göre ayarsız rıza hoşgörüsü olur mu?
Hep de aynı söz ama gönülden yapıyor, gönülden çıkıyor. Nereden biliyorsun kalbini mi açtın, şimdi adamı kötü konuşturacaksın. İyi her naneyi yiyeyim, gönülden çıktı mukadderat hacı, hiç de anlamıyorsunuz.
Nasıl gönül bu anlamadım gitti.
İyi "bir akşam bahçe duvarını aşayım evinin ortasına sıçayım valla gönlümden geldi, ne kızıyorsunuz” diyeyim. Hani o hoşgörün gönülden anlayan mukaddes halin nerede. Evliya nazarıyla bakan kalbi selim duruşun. Bir osuruğa ortalığı birbirine kattın.
Bir dinle önce zeminsiz eleştirilerini gözden geçir. Aklı selim eleştirileri daha rahat anlarsın ve idrak edersin. Bu gereksiz riyakâr hoşgörünüz yüzünden vatan toprağı bile elden gider.
Kendini geliştirmek ve tanımak ne kadar mühim değil mi ¿ Kolayına geldiği ve konfor alanın bozulmasın diye verdiğin kararlarla vatan, yaşanacak bir vatan olmaktan ta çıkar. Sana öyle bir yuttururlar ki zaten sende alt bilgi ve zemin yok rahatında gidiyor hemen ne olacak ya çok makul olsun tabi dersin.
Kendini tanımak içsel ve dışsal bütünlük getiren bir hadisedir. İnanın boyutlarını hayal bile edemezsiniz. Önce sen gidersin sonra vatanın.
Çok güzel bir tanım "gereksiz hoşgörü riyakarlığı"... Her zaman rahatsız olduğum bir hususu kaleme almış. Yazarın kalemine sağlık..