HAYDİ GEL BENİMLE OL

HAYDİ GEL BENİMLE OL 
SEKANT DERVİŞOĞLU
Ay ne enteresan değil mi?
Yani Güneş gibi değil. Biliyorsun gündüz mutlaka orada olacak. Muayyen vakitleri haricinde mutlak olarak ziyasına maruz kalacağız. 
Ay öyle değil bir gizemi var kuşkusuz.
 30 günlük süre içerisinde olması gereken zamanda kendini sırladığı halleri var. 
Tabi ki sebepleri var. Yörüngeler, döngüler…
Bir süre doğal olay içerisinde gelişen mantıklı bir sebebi var. Orasında değilim ama ziyasına maruz kalmıyoruz nazlı gelin gibi nurlu parlak halini bizden sakladığı zamanlarda.
Tefekkür dünyamda bu durumu çok düşündüm. Ay bir çok metafor için kullanılmış.
Edebiyatta özellikle şiirlerde, çakra sistemlerinde, ezoterik konularda envai çeşit bilgiye ulaşabilirsiniz. Aklınız bile şaşar bu kadar teşbih karşısında. Özellikle fantezi dünyasında inanılmaz yer tutmuş. Teknoloji ve sanatla birleştiği yerde daha da kuvvetleniyor. Romanla başlayan ve sonraları sinema sektöründe kurt adamlar, vampirler, cadılar ve kadim ayinler gibi türlü türlü gizemli ve merak uyandıran konularda ekranlara getirildi.  
Bana çok tuhaf geliyor. Mesela bir yandan korkutulan, bir yandan aşıkların güzellik sembolü, bir yandan büyük gizemin parçası olması. 
Ay sanki insanın bilinmeyen gizemli parçasını temsil ediyormuş gibi. Yani senin meşrebinde gizemli tutkulu neyin varsa Ay’ın durumuna göre kadersel bir yön çiziyor gibi.
En çok intiharın olduğu Dolunay dönemi gibi. Ama aynı zamanda ayın ondördüncü  günü gibi nurlu parlak bir çehreye sahipsin diye sevgilisine iltifatta bulunan aşık, enteresan bir şekilde melankoliğe çok açık bir kafa yaşatıyor. 
Tepe çakrası ilahi bilince bağlantılı olan bu bölge bağlantı kuramayınca veya neyle bağlantılı kurunca uç hareketler yapıyor sanki.
Bir de beni en çok şaşırtan ve merakımı celp eden tarafı büyük bir belirsizlik olması kestiremiyorsun azizim. 
Yukarıda örnekleri verirken çok az verdim anlatsam çok uzar iş, maksadım Ay’ın özelliklerini ansiklopedik anlatmak değil. Sadece münasebetim olduğu kadarını dile getirmek. 
Arkadaşlar, acizlik mi istersin, korkaklık mı, hastalık mı , fitneler mi, duyulması hoş olmayan şeyler mi , işlerinde güçlerinde aceleci davrananlar mı ?
 Karşılaşılan etkiler karşısında insanların verdiği tepkiler daima hayal kırıklığı yaşamak, erişememe hissi, depresyon, migren ağrısı çekmek, sevinç ve mutluluk duygusundan uzak yaşamak. Özellikle kanser hastalarında daha da tetikleniyor.
Ay sürprizi bol garip bir felek gibi bakmayın. O, melankolik kafasın da ölçülü olduğu kadarıyla hoştur aslında. 
Aşırısı sürükler adamı. 
Maazallah…
Sonra romanlar ve filmlerde görüyorsun durumu. 
Peki Ay sizi neye sürüklüyor ne hissediyorsunuz?
Onu gök kubbede göremeyince nereye bakıyorsunuz?
Bunu böyle sorunca aklıma geldi.
Gerçekten gündüzde gökyüzüne hiç baktığın oluyor mu? Zannetmiyorum.  
Herkesin bir yıldızı var eminim, onu bulmaya çalışın. 
Kendilik yıldızınızı bulun ve farkına varmaya çalışın.
Başkalarının kutsal yıldızlarıyla avunmayı bırakın ve kendi yıldızını bulup kıymetini bilin.
 
O gün ne zaman 
O kutlu gece 
Sevinçle koştuğumuz kumlu kerpiç kokulu toprakta
Ayağımıza dikenler batırırlarken güller nerede
 

Yazıyı Beğen :     0
Paylaş :