KALBİN DERİNLİKLERİ

KALBİN DERİNLİKLERİ
SEVGİ KELEŞER

Her insanın sevdiği ile buluştuğu yerdir kalbinin derinlikleri. Ya çok derininden sever ya da en derin yerinde saklar. Kalbinin en derin yerine gömebilir de.
Bugün biraz kalp operasyonu yapalım dedim. Kalbinizin cerrahı olmaya hazırsanız buyurun yolculuğa.
Şu ahir ömrümde kalbime o kadar çok insan, canlı, sevda aldım ki; yumruğum kadar olan yüreğim, ne kadar derinmiş dedirtti bana. 
Vakitsiz kayıpların acısını da taşıdı, sevdadan kaynaklı acıları da. Sırtımı dayadığımın birdenbire gidişi ile devrilişimin acısını da taşıdı.
Sol yanımda taşıdığım avuç içi kadar yüreğimde açığa çıkan kalbim !! Ne derinmişsin…
Okyanusa benzettim kalbimi… Sakin zamanları olduğu gibi, fırtınalı zamanları, tsunami dalgası gibi taşkınlıkları da oldu. 
Önceleri dalgalarla uğraşıyordum. Derinde ne var? Dipte ne var ? hiç haberim yok ! Sonrasında dalgalarla boğuşmaktan yoruldum.  İki seçenek var gibi hissettim önümde; ya tüm duygularımı en derine gömecektim ya da sevmeye devam edecektim. İkisini de yaptım.
Şöyle ki; sevmek yürek işi ya, kalbin kıyısında yüzmek tatmin etmedi beni. Duyguları yok saymak ayrı, duygularının efendisi olabilmek ayrı işler. Acılarıma, yaşadığım fırtınalardan sağ çıkışlarıma, taşkınlıklardan sonra gelen sükûnet hallerime güvenip derine dalmak bana daha cazip geldi.
Bana yüzmeyi ve derine dalmayı öğreten onlardı çünkü. 
Bana cesareti öğretmişlerdi. Bu cesaret kalbimin gücünü, kuvvetini görmemi sağladı.
Çünkü kalp, sol yanımızda taşıdığımız yüreğimizde açığa çıkıyordu. Ve çok güçlüydü.
Kalbinin derinliklerine ilk defa bir yolculuk esnasında dalma ihtiyacı duymuştum. Dağlık bir bölgedeydim. Dağlara bakmıştım uzun uzun. Değişik renk tonları hakimdi. Geçişler vardı. Biraz yol yaptım dağlar arkamda kalmıştı artık. Mola verip dağları tekrar izlediğimde siyahımsı görünmeye başlamışlardı bana. Renk geçişleri ile beni benden alan görüntüleri artık yoktu. Bunun sebebi uzaklıktan başka bir şey değildi. 
Ben uzaklaştıkça gölgemsi hale geldiler ve karardılar.
Gölge siyahımsı olur. Gölge sahibi beyaz bile olsa onun gölgesi yine de siyah görünür.
Sonra döndüm içime Sevgi sen kalbine ne kadar yakınsın? Kalbinin derinliklerini görebilecek kadar yakınlaştın mı ona dedim ? 
Küçüklüğümden beri , kendimi bildim bileli diyeyim kalbim benim için hiçbir zaman et parçası olmamıştı. Hatta küçükken aklımı bile orda sanıyordum. Bana göre kalbin de aklı vardı. Göz gibi görmezdi. Sessizlikte görürdü. İçim tamamen sessiz olduğunda, kalbim sahneye çıkardı. 
En ufak bir seste ise, Sevgi, sahne senin diyerek o sahneden inerdi. Sonra bulmazdım onu. Sanki kalbimde odalar vardı o odaların da kapıları vardı. Açamazdım. Kalbimdeki o ince mütevazi ses, sanki dışarı doğru açılan kapıdan çıkıyordu, ama ben içeri girmek istediğimde içeri açıp giremiyordum.
Anladım ki kalbin odaları vardı ve o odalarında bilmem kaç tane kilidi. 
Öyle sanıyorum ki o kilitler bizde. 
Kilitler bende ise, hangi kapının önünde hangi anahtarı kullanacağımı nasıl ve nereden bilecektim?  
Sonuç olarak; aşkı, sevgiyi gördüğünüz yerde dalın içine.
Aşk’ın ilham verici özelliği ile yürümeniz gereken yolu emin olun bulursunuz. Hayatın o yıpratıcı etkilerine karşı koyabilecek gücü verir size.
Bu arada Aşk ı öyle ulaşılamayacak yerlerde bulunur sanmayın; eğer öyle bir algınız var ise hemen yıkın ! 
Aşk bazen bir çiçeğin rengi suretinde de sizi bulur… 
Bir çocuğun gülümsemesi suretinde de… 
Sadece Aşk ı tanıyın ve bakmayı değil görmeyi bilin.
Kıyılarda yüzmek belki güvenli ama derinlerde siyah inci var. Derinlerdeki hazzı ve o muazzam gücü ben hissettim.  O sebeple tereddütsüz diyorum ki sizlere; sevmekten ve sevilmekten korkmayın, kaçmayın, itelemeyin.  O gücün size hangi suret ile ulaşacağını bilemezsiniz. 
Sevgi rehberiniz olsun. Sizi koruyacak ve hazineye götürecek olan O’dur. 

Sevgi yle
 

Yazıyı Beğen :     0
Paylaş :