KÜÇÜK HESAPLAR BÜYÜK PROBLEMLER

KÜÇÜK HESAPKLAR BÜYÜK PROBLEMLER
SERKANT DERVİŞOĞLU 
Ahiret inancı toplumsal ve bireysel açıdan problemli bir alana oturtmuşuz maalesef. Patolojik olarak da bu böyle intikal etmiş tembel bedenlerimize. 
Nasıl olduysa ahmaklık, cehalet, tembellik, cimrilik, yalan, kalleşlik, gevezelikle geçirdiğimiz yıllar ve bunları imanın gizli antlaşması halinde. 
Nerede bilemiyorum ama bir yerlerde imzalamış şahit olmuş ve iman etmişiz. 
Belki de hayatımızda tek iman ettiğimiz konu bu olmuş bile olabilir.  
Nerden mi biliyorum ?
6 Şubat 2023 tarihine bakarak görebiliriz bunu.
Çok uzaklara değil…
En majör örneği 1999’ daki deprem. Hiç bir şey anlamadığımız çok ortada. Hayatlarımızla ödedik gizli antlaşmalar yüzünden. Lozan anlaşması aramaya gerek yok.
İçimizde yaptığımız bu akit bizi nereye götürdü tekrar ve tekrar şahit olduk. Hem de çok acı veren bir felaketle.
Ahlaksızlığımız tavan yaptı adeta. Yardım ederken bile hile hurdaya başvurduk. 
İyi şeyler yok muydu?
Olmaz mı? Çok… Say say bitmez. 
Emin olun bu ahlaksızlıklar olmasaydı, bu kadar iyiliğe bile gerek kalmayacaktı. 
İşin sonunu düşünmeden yani ahirini tahayyül ve tefekkür etmeden çıktığımız iman yolculuğunda bedelleri tahmin bile edemedik.
Arif olanlar biliyorlardı hakkını yemeyelim. 
“Ne ekersen onu biçersin”, “Dünya ahiretin tarlasıdır” gibi kutsal ve mukaddes sözler için öldükten sonraki hayatı organize etmeye gerek olmadığını ne zaman anlayacağız. 
Bu ahmaklık nereye kadar gidecek?
Açıkçası nerden tutsam, hangi kavram üzerinden gitsem elimde kalıyor. 
Temelde o kadar bir yanlış anlama var ki.
Bir toplum nasıl bu hale gelebilir?
Mukaddes yüce din nasıl yanlış yaşanır?
Tüm bu sorulara derslik bir örnek yaşadıklarımız. Fakat yanıt hiç değişmiyor maalesef. Kendi konfor alanımızı en ucuz ve fazla kazandıracak şekilde kurguladığımız hayat nasıl tepemize yıkıldı ne oldu şimdi. 
Sabırla ve istikrarla yürüyeceğini bilerek bu çıktığın yolda bu işlerin bir sonu olacağını ve hesap vereceğini unutmadan ilerlemeliyiz.
Bir de şu noktaya değinmek gerekir. Hesap vermeyi çok yanlış anlamışız biz. İlle de ölmeyi beklemeye gerek yok, bu dünyada da hesap vereceksin. Anlatacaksın insanlara.
Kendimiz dahil en sevmediğimiz şeylerden biri hesap vermek. Kendimiz hesap kitap yaparız ama  nedense ve nasıl oluyorsa alışmamışız, açıklamayız.
Böyle bir ahlakımız gelişmemiş. 
Neden ? Biz kimiz ki. Allah’mıyız hesap vermiyoruz. Hem bu ayıp değil ki. Normal bir şey, kötü değil. Buna çocukluktan alışmamız lazım. Öyle yetiştirelim en azından çocuklarımızı.
Aklını kullanır ve sonuçlarını görecek muhakemeyi elde eder hiç olmazsa. 
Bana kalırsa içten içe orda başımıza ne geleceğine dair kesin bir bilgi var. Bu boş vermişlik ve çalıp çırpmanın sebeplerinden biride bu olabilir. 
Bilinçaltımıza yerleşmiş, çünkü kimsenin umrunda değil. 
Tefrittekiler hesap sorma korkusu var. İfrattakiler hesap vermeme kibrinde, istediği gibi at koşturma durumu söz konusu.  
Bir işi yapıp bitiğinde bunun sonuçları olacağını unutmadan hareket edeceğimiz bir bilince sahip olalım. 
Ahlakı olmayanın ahireti güzel olmaz. Olamaz.
 

Yazıyı Beğen :     0
Paylaş :