SENİN ZAMAN KATİLİN NE

SENİN ZAMAN KATİLİN NE 
SEVGİ KELEŞER

Göklerde güneş etkisi, yerlerden satürn dengesindeyiz.
Gezegenler sadece birer sembol.
Sıfatsal sebeplerin sembolleri…
Gerçeği görebilmek, kendi gerçeğimizi görebilmek için algıların dengeye gelmesi gerekiyor.
Algılarımız da zamanın etkileri (göklerden gelen etki), vaktin (yere ait bir özellik “An”) gerektirdikleri ile dengeye geliyor.
Bizim dışımızda evrensel bir zamanlama var. Denge hali ise; işte bu evrensel zamanlama ile kendi kişisel zaman programımızın senkronize olduğu haldir.
Algılarımız dengede değilse veyahut kendi kişisel zaman çizelgemize göre davranışlarımızı geliştirdiğimizde bu senkronizasyon bozulur.
Size bir sır vereyim mi?
İşin sırrı, evrensel zamanlamaya güvenmek.
Zamanın tazeliğini hissederek yaşamak.
Hiçbir “An” yinelenen “An” değildir, yenilenen An’dır !
Veeee, her “An” bir yaratılıştır. 
İşte bu farkındalık bizleri “gün bilincini” yakalamaya vardırır.
Gün bilinci farkındalığını kullanarak “şahit konumunda olma” halinin,“algıya esir olmama halinin”, içlerimizde yerleşmesine izin vermiş oluruz.
Yargılarımızdan, ötekileştirme hallerimizden, şartlanmalarımızdan bağımsız hale geliriz. Gafletten uyanma halidir bu.
Zaman ilizyonu sanırım böyle aşılır.
Zaman zamansızdır.
“Zamanı iyi kullanmak”, “Şimdiyi yaşayabilmek” Satürn’ün denge halidir.
Zamanı iyi kullanamayan hallerimiz var ise, dikkat koyun bakalım “ Zamanımızın Katili Ne?” 
Düşünmek?
Bağlanma / bağımlılık geliştirecek şekilde bir şeyle ilgilenmek?
Zamanı yönetmeye çalışarak, kendini hapsetmek?
Zamanın (Göklerden gelen etkinin) gerektirdiğini, Vaktin (yerlerden gelen denge) dengesinde yerine getirememek? 

Sevgi yle
 

Yazıyı Beğen :     0
Paylaş :