YALNIZLIK VE KENDİNELİK
YALNIZLIK VE KENDİNELİK
HATİCE FAHRUNNİSA
Zordur, tanımı izafidir. Sebebi de öyle.
Soğuktur, dem tutmaz yalnızlık.
Herkes başka başka yaşıyor belli ki.
Kimine göre bunca koşuşturmaya yetişememek, kimine göre sosyal ilişkilerden yoksunluktur.
Kanat takmış uçarken yerle bir olmaktır belki.
Kendinden başka her yerde bir hata arayan kişinin suçlularca uzaklaştırılması zannıdır.
Nefsini ötekileştirmektir.
Ağlayacak bir omuz bulamamanın güvensizliğidir belki, kim bilir?
Sevdiğine yaban kalmak, el olmaktır belki.
Kapıda bekleyen yetimin özlediği babası kadar yeterli ilgiden ve şefkatten mahrum olmaktır.
Bir annenin sıcacık duasını alamamaktır.
Vatana hasret, diline aşina bir kelime bulamamaktır.
Gelip geçici bir anlık da olsa, yetersiz hissetmektir.
Kalabalıklar arasında sesini duyuramamaktır.
Belki kişinin kendi bakış açısıyla, kendi penceresinden bakarak yaptığı tanımla bir mecburiyettir yalnızlık.
Kimi zaman da bilinçli bir tercihtir. Gözyaşlarına bedeldir. Acıdan üstündür.
Yahut ben ve diğerleri arasında tevehhüm ettiğim koskoca bir boşluktur.
Herkese göre tanım başka elbette.
Fakat aslı şu ki, yalnızlık kendinden yoksunluktur. Aynadaki yüzünü tanımamaktır. Kendinden uzağa düşmektir. Kendi kendine yetmeyi öğrenmemiş nefsin bahanesidir.
Yoksunluk sözlükte istediği şeye sahip olmaktan mahrum olan demek. Bu tanımla kendinden yoksun olmak en büyük yoksulluktur, diyebiliriz. Sonuçta yalnızlık hissi ile yüzleşiriz.
Peki, nedir kendinden yoksun olanın aradığı şey?
Bağımlılıklarla görmezden geldiği, evhamları, endişeleri ile telaşla yanından geçip gittiği o aranılan nedir?
Alınganlıklar, melankolik sanrılar ile ilgi çekmeye çabalayan, değersizlik hissi içinde korkular ile savaşan benliğin yoksun olduğu şey nedir?
Bunun tek bir cevabı var.
Kendi kendinelik.
Bizi bu cevaba taşıyan pek çok değer var.
Bir an gelir kendi kendinelik cesaret ister. Kimi zaman rıfk ve rüşt sahibi olmayı gerektirir. Disiplini, dürüstlüğü, tevekkülü, vakarı, sabrı, istikrarı öğrenmemizi ister.
İç disiplinini ve denetimini sağlayabilen insanın özelliğidir kendi kendine kalmak. Yalnızlıkla arasındaki fark da budur.
Her koşulda sorumluluklarımızı üstlendiğimiz, sonuçlarına hoş geldin diyebildiğimiz ve yine kendimiz çözüm üretebildiğimiz zamanlardır.
Dayanılacak gücün Rabbimizden geldiğini bilerek O’nu vekil edinmek, elimizden geleni yaparak sonucu kabullenme iradesini gösterebilmektir.
Canlı hissettiğimiz, anlam bulduğumuz anlardır kendi kendine olduğumuz zamanlar.
Kalabalıklarda etrafımızdaki tüm etkilerden sıyrıldığımız fakat sosyolojik dengeyi de sarsmadan özgürce yaşadığımız zamanlar. Çünkü mesele durmadan çözüm üretmek değildir. O an her şey sorun olarak görünmeye başlar.
Biz sadece çözmeye değil yaşamaya geldik bu âleme.
Olabildiğince özgür olabildiğince kendi kendine.
İşte o zaman sorunlar bir çırpıda çözülecek.
Yorumlar