YOL VAR GİDERSEN
YOL VAR GİDERSEN
SERKANT DERVİŞOĞLU
Yolculuk insan hayatın da onu pişiren geliştiren olağanüstü bir gelişim sürecidir. Yolda öğrenirsin bir çok şeyi.
Hele bir de yalnız çıktıysan bu maceraya sana neler katabileceğini hayal bile edemezsin.
İnsanı geliştirir. Cesaretlendirir.Yüzleştirir.
Bilmediğin korkularını görürsün. Farkındalığı artar.
Özgürleştirir. Öz güven pekiştirir.
Sayamayacağım bir sürü hal sergiletir. Tarifsiz deneyimler yaşatır. Arkadaşlarınla gittiğinde dostlarını tanırsın ama en önemlisi kendini tanırsın. Sen de yarattığı etki ve tetiklenmelerle ne yapıp yapmayacağın konusunda sana evet ve hayır deme seçeneğinde, hayır deme özgürlüğü katar.
Alemi seyr edersin. Mağarandan çıkarsın ki dünya senin etrafında dönmediğini anlarsın ve ön yargılarından kurtulmana ve kabul etmene vesile olur. Allah sadece seni ve çevrendekileri yaratmadığını bu yolculukta gördüğün görmediğin her şeye rahmetiyle muamele ettiğine şahit olursun.
Yobazlığın tül perdesi gibi kalkmaya başlar. Seversin ve daha fazla seversin. Bana göre muhteşem bir ahlaklanma biçimidir bu.
Daha yüksek bir bilinç nazarıyla bakma şerefine erersin, kesin hüküm verme cehaletinden kurtulmana vesile olur. İlimle beraber yapılırsa bu deneyimler tadından yenmez tabi.
Nasıl maddi yolculuklar varsa manevi yolculuklarda vardır. Sufiler hem içten dışa, hem de içten içe seyahat ederler. Manevi yolculuklar kulun Allah ile bağlantısında muazzam bir farkındalık yaşatır. Hayalde hallenmeler değil, ayağı sağlam yere basan bir bilinç.
Yukarıda saydığım deneyimlerin aynısı burası içinde geçerli.
Mağarandan çıkma hali gibi inançların senin için belirlenmiş ve kabul ettiğin durumdan yani dogmalarından, ortodoks halden çıkman için.
Köyde yaşayan bireye “aman dışarı çıkma, onlar şöyle böyle, kurt kapar, bunlar inançlı değil, cehennemliktir, kafirdir” derken kendileri için “bizler kutsanmış cennetlik bize bahşedilen bir din var” derken oradaki yerel inançla harmanlanmış kafadan çıkamadığındaki durum gibi.
Eğer sen bu köydeki birey olmaktan çıkarsan ve dışarıya adım attığında dünyayı keşfettiğinde ki hali yaşadığın bir seyyah gözüyle olan biteni seyr ettiğindeki durumun gibi; içine doğru yaptığın yolculukta sana tabularından, duygularından, dogmalarından kurtulup özgürleşmeni vesile kılacaktır.
Her ne olursa olsun iki yolculukta bir arada olmalı, iki keşifte sizi hayran bırakacak ve kendinizi anlamada çok ama çok yardımcı olacaktır. Bu yeni keşfedilen bir şey deği,l söylediğim alem var olduğundan beri insanlar bunu söylüyor.
Meşhur yönetmen Fellinin La Strada filminde bir rahibenin bir anektodu inanılmazdı. Bu muhterem mübarek kadın yolda, filmin başrolleri tarafından arabalarına alınır. Kız sorar rahibeye “nereye gidiyorsun” der yolculuk esnasında. Rahibe şu an ismini hatırlayamadığım bir Aziz’in manastırına gittiğini belirtir. Kız tekrar sorar “nereden geliyorsun” der. Rahibe cevap verir. Küçük kızın merakı daha da artar ve şöyle söyler “madem başka bir manastıra gidecektin niye orayı terk ettin?”
Kıza göre hepsi aynı. Haklıda.
Rahibe cevap verir “insan bir yerde fazla kalınca bir çiçeğe bile bağlanıyor bende gönlümde Hak’tan başka bir şey olsun istemiyorum, o yüzden 3 ayda bir manastır değiştiriyorum.”
Mülk 15 : O, yeryüzünü yaşanması kolay bir yer yapmıştır: öyleyse onun her tarafını dolaşın ve Allah’ın verdiği rızıktan pay almaya çalışın: ama [hiçbir an aklınızdan çıkarmayın ki] yine O’na döneceksiniz.
Azizi dostlar seyahat kendilik bilinci erleri için ister maddi olsun ister manevi, dünya malına meyl etmekten alıkoyar.
Dünyanın senden ibaret olmadığını hatırlatır.
Her şeyin fani olduğu bilinci zuhur eder.
Seni özünle çok daha fazla baş başa bırakır ve özgürleştirir.
Yorumlar