YÜZLEŞMEK
YÜZLEŞMEK
SERKANT DERVİŞOĞLU
Uzun süredir yazamıyordum türlü hastalıklar yüzünden. Bu sebeple bir konuya değil süreçle ilgili yaşadıklarımı dile getirmeye gayret edeceğim.
Hakikaten "hayat pamuk ipliği" sözü ağzımızda ama başına gelip şahit olmadığımız, anlamadığımız için içi boş bir laf gibi gelse de gerçekliği olan bir söz olarak dilimizde ve dimağımızda yer etmiş. Bunu biraz kelime-i şehadet gibi düşünebiliriz küçük prenses. Bu söz de dilimizde ama ne hikmetse bir türlü şahit olamıyoruz.
Haliyle o pamuk ipliği olan hayatın anlamı belli bir rahatlığa erişince tekrar kaybolacağının da bilincindeyim. O ipi sevdiğimiz insanların, adeta celladın boğazına geçirdiği ip gibi şahit olmak, bizlere hissettiklerini görmek şaşırtıcı. Bunu celladı görmek ile , ipi boynuna geçirenin kurban psikolojisinde görmek de apayrı. Artık sen buna ibretlik diyebilirsin yahut sempati yapıp kendini mahvedebilirsin. Yahut olabildiğince olayı gözlemleyip en az zararla üzülebilirsin yakını olarak.
Demem o ki, ipliği boğazına geçirilmiş kişi olarak eminim hayatı gözler önünden geçmiştir. Diyeceksin, çok mu ciddi operasyon? Evet, ama artık çok kolay halledilen bir hadise olmuş açık kalp ameliyatı. O yüzden içiniz rahat ama zor bir ameliyat; velhasıl süreç yorucu. Hep aklıma dişçi örneği gibi gelir. İnsanı gerer o dişçi koltuğu, sonuçta bu da narkoz, cerrahi operasyon, hastane ortamı, ameliyat, neşter, doktorun alnına peçete bunlar bilinçaltımızda pek sevilecek işler değil. O yüzden bir korku olması çok da normal. Bizler hastanın yakınları olarak hastanede vakit geçirmek bile gergin bir durum. Siz de takdir edersiniz ki o ortam hep hastaların olduğu yer; enerjisi değişik ve yorucu, sürekli beklerken uykunuz geliyor, içsel olarak orada olmak istemiyorsunuz. Belki benim başıma da gelir diye bir an önce uzaklaşmak istiyor olmanız da kolay anlaşılabilir.
Orada geçirdiğimiz süre içerisinde bu korkuyla yüzleşmekte olan hastalara şahit olup bir an önce uzaklaşmak için neler yaptığını da görüyorsunuz. Hatta birisi ameliyat olmamak için kaçtı bayramı bahane edip. Kolay değildi yüzleşmek. Ama bir şekilde nereye kadar kaçacağız yahut yokmuş gibi davranacağız. Bayramı bahane eden hastaya konulan teşhis, damarları tıkalı bir kalp. Riskini daha kaldırabilir mi diye tutuyorlardı doktorlar, yani ölüm riski yüksekti. O ise operasyon gerçeğiyle yüzleşip eskisi olamam endişesi korkusu yüzünden o halde eski haline dönmeye gitti. Emin olun dostlar, hepimiz biliyoruz ki eskisi gibi olmayacak. Hep bir acaba, hep bir eksik düşünce, endişe, telaş onu bırakmayacak. O zaman da verdiği kararla eski hayatından daha kötü bir yaşam şeklini seçmiş oldu; daha ızdıraplı, yarım bir yaşam. Arada kalmanın getirdiği arafı andıran bir bekleyiş.
Çok acı bir bekleyiş, hep bir uhde, anlamsız bir risk korkusu. Çocukken acaba karanlıkta korkarken perdenin arkasından bir şey çıkıp beni yer mi diye korkarken yorularak uyumam gibi.
Yüzleşmek cesur ve özgürlerin işi olsa gerek. Son zamanlarda Hz. Aişe’nin evliliği bahsinde olduğu gibi gerçeği cesurca kabul etmek gibi. Ya da tam tersi ulemamız ve dindarlarımızın bir türlü onun dokuz yaşında evlendiğini kabul edememesi gibi. Yahut ne bileyim, birçok konu var. Bununla yüzleşmemek için türlü taklalar atmaları da cabası. Nasıl toplamalar çıkarmalar at yarışı oynayan adamlar gibi tutturmaya çalışıyorlar ve rezil oluyorlar milletin önünde. Gerçekler sanki bizi rezil ediyor, din elden gidiyormuş, tamamen hüküm ortadan kalkıyormuş hissine kapılıyorlar veya kendilerinin aslından saptırarak uydurmalar üzere inşa ettikleri binaları yıkılıyormuş zannediyorlar.
Evet, öyle zannediyorlar. Tarihi gerçekler, dönemin şartları var. O zaman normal bazı şeyler ayıplanmıyor, tuhaf gelmiyor. Sen buradan bakınca sana saçma geliyor olabilir ama o zamanki örf ve adetler için normal. Yahut sahabe birbiri arasında savaşmış, çok hoş olmayan hadiseler yaşanmış. Senin bizi bir arada tutacağım diye hepsine birden gökteki yıldızlar dediğin için çöpe gideceği endişen mi var. Neyse anlatın millete, insanlar karar versin. Kıvıra kıvıra hepsi bir gün bir tarafımıza pamuk gibi girecek zaten.
Ne için bu taklalar, kaçak dövüşmeler? Git ameliyatını ol. Nereden biliyorsun daha iyi olmayacağını? Gördük ameliyat olanlar çok rahat oluyor, sonrasında daha rahat bir yaşam sürüyorlar.
Artık içsel ve dinsel olarak yüzleşmemiz gerekiyor, özgür olabilmemiz için. Sonuçta ölüm gibi bir gerçek var, as olan yok olmuyor ki.
Ne bu endişe, bu ne telaş değil mi küçük prens?
*Resim: The Death of the Virgin (1405-10) Gherardo Starnina (Italian, c. 1360–1413)
Yorumlar