BOŞ İŞLER
BOŞ İŞLER
SERKANT DERVİŞOĞLU
Herkes bir şekilde hayatta önemli işlerle meşgul olmak ister. Özelliklede manevi konular üstüne çalışanlarda oluyor bu. Bir de o konuyu seviyorsa bir şekilde konular daha da ciddi ve önemlilik arz eder. Hal böyle olunca da bu en önemli meseleymiş gibi anlatmaya ve haklı olduğunu göstermeye çalışırsın. Araştırır didinir sağ sola sorar ve doğru yolda olduğunu ve mukaddes bir konuyu açıklığa kavuşturan kişi olduğunu göstermeye çalışır.
Peki ne için bu kadar çaba değil mi? Özellikle dikkat ediyorum irrasyonel ve şifayı gelişen olan olaylarda çok oluyor bu. Eskiden şartlar itibariyle belki kayıt olmuş olabilir ama şimdi esamesi yok bunların. Mesela zamanında birisi bir yere hoca olmuş o birini yetiştirmiş o da ona sen artık yapabilirsin demiş ya da yazılı bir şey vermiş falan filan bir çeşit icazetname diploma yani.
Sen işi gücü bırak, onun icazeti varmı verirken nasıl veriyordu nasıl oluyordu bilmem ne gibi konuların üstüne düş. Tarihi vaka da olsa ne olacak şimdi. Hayat şimdi bir başka şekilde akıyor. Tıpatıp aynısı olacak diye bir zorlamanın içerisine girmek nostaljiden öteye geçmiyor. Birde sen o hocaların eserlerinde nasıl bir ahlak, erdem ve değerler neticesinde derin tefekkür sağladığı gibi asla hoşuna gitmeyecek konuları bırak, yok efendim onun icazeti varmı yok munun derdine düş. Tabi bu magazin işler daha goy goya müsait yoksa o erdem ve değerlerle kim uğraşacak ciddi zaman kaybı görüyorsun değil mi küçük prens.
Aslında bir şekilde anlıyorum. Kadim bir geleneğin kopmuş olmasından, sisli bir hafızanın tekrar uyanıp aynı zemine oturmamasından kaynaklanan bir hal. Yıllarca felçli kalmış bir bedenin tekrar aynı şekilde hayatına devam etme çabası bu ama gel gör ki devir aynı devir değil. Etrafındakiler bir başka yaşamın dinamikleri içerisinde mücadele içerisine düşmüş. Sen ise aynısını arzu eden bir hayalperest olarak kalıyorsun.
Bu durum günümüzün neo osmanlıcıların içinde geçerli. O hali yaşamadıklarından şekli olarak bir şeylere tutunarak tekrar yaşatmak ve yaşamak istiyorlar. Oluyor mu olmuyor sırıtıyor üsütünde o elbise.
Yada vahdet-i şuhud mu vahdet-i vücut konuları , efendim ben vahdet-i şuhudçuyum vücuda karşıyım çok sakat tamam bunuda cebe koyalım, derdini seveyim senin.
Ya hu kardeşim senin yolundan gittiğin mübarek bile horasanlı sen niye Bağdatlı veya Hintli birinin yolunu bu kadar mukaddes sayıp onun izinden gidiyorsun. Çıktığın yolda bile köklerinden bu kadar kopmuşsun. Neyse hadi öyle olsun.
Bir başka bütün gün konuşulan velayet mi üstün nübüvvet mi? Bazen hakikaten bunların hepsi şaka diye düşünüyorum. Bir insanın varlık sebebi bu mu? Ve bu tartışmaları uzatsan inatlaşsan büyük kavga çıkar.
Örnekler çok spesifik olduğu farkındayım ve özür diliyorum. Ama emin olun hayatımızda bunun gibi senin yaşamında zerre etkisi olmayan konularla nasıl zaman kaybettiğimizi görseniz şaşarsınız. Belkide görüyorsunuz hoşunuza gittiği için magazin forever diyorsunuz.
Böyle bir örnek vermemin sebebi kutsalın içinde yer olan konuların tamaman yaşanacak ve tecrübe edilen konuların ve bir zevk neşe yaşam biçimi olan bir hadisenin avamın ağzında sakız olup ciddi ciddi tartışılması çok tuhaflığı ve ciddi emek verilmesi.
Bu kadar zaman harcanıldığını görmek üzücü. Hakikaten boş iş. Evliyanın kerameti sofunun çenesini yorarmış. Normal hayatımızda da çok var. Efendim şu ünlüyü gördüm, ne giyiyor ve ya bak dur şimdi aklıma geldi bu komplo teorisyenleri onlar tam efsane. Elde veri yok kayıt yok kendi yalanlarına inanıp en acısı kendi hayatlarını mahvettikleri yetmiyormuş gibi kitleleri de peşinden sürükleyen çene ishali olmuş güruh bunlar. Eve ekmek getirmez onla yatar kalkar.
Yok uzaylılar varmış eee efendim bilmem ne galaksisinden gelmişler. Deme ulan şurda daha yazılı olan kayalardakileri çözmekte zorlanıyor o kadar bilim adamı. Senin osuruk galaksisinden gelen uzaylının bilgisine nasıl ulaştın ve hangi kaynaktan okudun. Sanırım bu, gece rüyasında mana aleminde şeyhlik verilen kutup ayısının bir gece de posta oturması gibi. Bunlarada aynı şekilde zuhur ediyor galiba.
Boş işler değil mi şimdi Allah aşkına. Önüne bakmaz uzakta tam göremediği öküz götünü zümrüdü anka zanneder. Bir bak şu zatına kimim ben neyim, gerek var mı uçmaya, mevcudu keşfetmek güzel değil mi. Etrafta özel görüneceğim diye girdiğin şekiller normal mi? Bu kadar takla atmaya değer mi? Ne yetmedi sana nasıl bu kadar şükürsüz kaldın? Nasıl bir travman varki köklerinden koptun sağ sola savrulup hayali içselliğinde ve dışsallığında hiç işine yaramayacak bir yerde kök salmaya çalışıyorsun.
*Resim: Rabbinical Discussion Jacob Toorenvliet (Dutch, 1640 - 1719)
Yorumlar