ENERJİNİ BOŞUNA TÜKETME

ENERJİNİ BOŞUNA TÜKETME 
SERKANT DERVİOĞLU 
Sülükler ne muazzam hayvanlar değil mi?
İnsanlar sülüğün kanını emdiği için pis kanı çekiyor zannediyor, bir bakıma vampir gibi sanki.
Aslına bakarsanız emerken kanımıza salgıladığı sayısız faydalı enzimin insana daha çok faydası var.
Muhteşem değil mi?
Hala bu mübareğe burun kıvırıp iğrenç deme küstahlığı gösteriyoruz. Anlıyorum tuhaf geliyor küçük hareket eden siyah olması bizi huylandırıyor. Bir de şuradan bak tek başına bir şifa deposu gibi çalışıyor. 
O yüzden canlılara karşı saygılı olalım.
Şöyle kendimizi bize gösterebilseler kendimizden kaçar uzaklaşırız belki de.
İşin tuhafı hayvanın işi bitince tamam deyip gidiyor. Bak sen şuna haddini de biliyor.
Bizde ona teşekkür edip uğurluyoruz mutlu bir şekilde ama bu ayrılık bütün gün sürecek bir kanamayla bırakıyor bizi. Hiç rahatsız olmuyoruz mutluyuz. Yaralarımızı sevinçli bir şekilde karşılayıp, sarıp hayatımıza devam ediyoruz.
Bir de maalesef bizi bırakmayan sülükler gibi ama daha beter yapışan insanlar var. Hadsiz ve narsist olduğu için sürekli acımasızca yapışan varlıklar teşekkül etmiş hayatımıza. Bir beklentimiz yok ama zararları faydalarından çok. Sizi onlara muhtaçsınız havası da uyandırırlar. Siz de garibim öyle peşlerine takılır ya da hayatınıza sık sık onları sokarak emilirsiniz. Yani kan vermeye ihtiyacınız var mı onu da bilmiyorum ayrıca. Bu ne mecburiyet değil mi?
Eğer bunlardan kurtulmanın yolunu bulamazsanız hayat enerjinizi emen ve henüz ismini bile koyamadığınız daha büyük ancak görünmeyen sülüklerin farkına varamadan yaşamaya devam edersiniz.
Öncelikle bu arkadaşlarla veya yakınlık seviyesi neyse onlarla bir vedalaşmanız ve kendinizle baş başa kalmanız gerekir. Potansiyelinizin ne olduğunu anlamak için “Neler yapabiliyorum?” “Neyi başarabiliyorum?” “Neler düşünüyorum?” “Neyim ben?” gibi sorularla keşfetmeniz gerekir.
Hayatınızda ki vampirlerin de faydası var yok değil. Hayır demeyi öğrendiğinizde bu güruhun size ne kadar faydası olduğunu anlarsınız. 
En korkuncu akabinde daha büyük tehlike ve gizli gizli sizin enerjinizi emen ve çürüten daha büyük tehlikenin olduğunu fark edeceksiniz.
KENDİNİZ
Evet sen…
Düşünceler, evhamlar, vehimler, korkular, endişeler, şüpheler, tereddütler, telaşeler…
Bunların senin hayatını nasıl yok ettiğini fark etmen için zahiren etrafındakilerden kurtulman gerekiyor. Çevrendekiler küçük vampir. 
Bunlar ise büyük vampirler ve en tehlikesi olanlar.
Zaten büyüğü sende olduğu için küçüklerle bu kadar vakit geçiyorsun.
Bu sözlerimden etrafında kimse kalmasın dağ başında yaşa demek istemediğimi anlaşılmıştır sanırım. 
Hareket, farkındalık ve derin farkındalığa giden kutlu yolculuktayız.  
Elbette yukarıda yazdıklarımı herkes yaşıyor. Tüm bu korku, telaşe ve şüpheden mutlak şekilde kurtulmanın çaresi var mı bilmiyorum. Fakat bunlara takılarak yaşamanın bir faydası olmadığını biliyorum. Elimizin tersiyle itecek kudrete sahip olduğumuzu ve yolumuza nasıl engel olduğunu biliyorum. 
Hazır Ramazan geliyor. Sadece mide açlığı yaşamak değil, zihnimizi engelleyen ve vampir gibi emen düşüncelere karşı da bir savaşçı gibi mâni olmanın kutlu zaferini yaşayalım.  
Yaşadığımız farkındalıkla sınırlı ömrümüzü bu şekilde yaşamanın ve her defasında kendimizi büyüten bilinçli fertleri haline gelelim. Aksi halde zihnimizi kemiren düşüncelerle Kelimetullah’ı anlamamız mümkün değil. Sadece şeklen yaşamakla kalırız. 
Böyle de yaşanabilir, yaşanıyor da zaten. Başta kendimizde ve etrafımıza bakınca görüyoruz. Bu durumun büyük bir boşluk barındırdığını latif ruhlar görüyor ve mücadelesini de veriyor. Çünkü durduğu yerde alemi manâlandırma çabasına girdiğinde hakikatin şeklen olmadığı fikrinin ışığı zihninde yanacaktır.
Bunun, içe doğru kendilik bilincine giden bir yolculuk olduğu, kademe kademe farkındalıkla ve terkle ilerleyerek kendisine bahşedilen ömrü şereflenecektir.
SİZ CANAN EVİNİ YOLUNUN BİLMEZ DEĞİLSİNİZ
Arkadaşlar! Bu diyarda size bir işaret vardır, selamette olunuz. 
Devlettesiniz, devlet sürünüz. 
Bu sütle siz şeker gibi karışın, bir gönüllü olun. Zira zarifsiniz, latifsiniz, kıymetlisiniz. Döküntü buğdayı toplamak mürüvvet midir?  Yapmayınız, siz yüzlerce harmanın yüzlerce ambarın sahiplerisiniz.
Cananın gül ve reyhanlar gibi olan eteğine yapışın; değil mi ki, siz bu gül bahçesinde beslenmiş mis kokularıyla karışmışsınız, 
Siz canan evinin yolunu bilmez değilsiniz, çünkü visalden doğmuşsunuz. Siz kalpı ve geçer akçeyi anlamaz değilsiniz, çünkü bu çarşıdansınız. Yusuf gibi Mısır’ın iftiharısınız.
Aman, rüyayı güzel tabir ediniz. Tatlı dillilerin dudakları gibi hep şekerler saçın. İlk yaradılışınızda melekten doğmuş birer melektiniz, bugün neden dilenci gibi böyle sızlanıyorsunuz?
Sakiler ellerinde şarap kadehlerini tutarak kulaklarınızı büküyorlar ve diyorlar ki: şarapçı iseniz, meyhanenin etrafında dolaşınız. Hepiniz hüner avcısı olmuşsunuz ama İsa’nız yok. Can meclisinde eğer akıllı olursanız, İsa’sınız.
Tebrizli Şems cihana geldi, artık özür kalmadı. Sevincin ruh gözünü onun yüzünü açın.
Mevlâna Celaleddin Rumi- Divanı-Şems 
Çeviri Mithat Baheri Beytur.

Yazıyı Beğen :     1
Paylaş :