MERKEZİN YAPI TAŞLARINDAN DOĞRULUK
Merkez, boş bir nokta değil, sağlam taşlarla örülmüş bir varlık halidir. Ve bu taşların her biri bir erdemle yükselir.
Bazısı bizi dimdik ayakta tutar . Doğruluk ve cesaret gibi.
Gözlem / İlim / Şahitlik
Merkez, boş bir nokta değil, sağlam taşlarla örülmüş bir varlık halidir. Ve bu taşların her biri bir erdemle yükselir.
Bazısı bizi dimdik ayakta tutar . Doğruluk ve cesaret gibi.
Doğruyu görmek başka, doğruyu yaşamak bambaşka bir şeydir. Çünkü doğruyu görmek bilgi ister. Ama doğruyu yaşamak cesaret ister. Ve şunu asla unutmamak gerekir. Doğruyu bildiği hâlde susanlar, yalanın çeperinde yaşarlar.
Sadakat, dışarıya verilen bir söz değil içeride sapmadığın dosdoğru bir yoldur. Bu yolun ayrımlarına yönelmediğinde , önünü göremesen bile dümdüz devam ettiğinde adı sadakat olur.
Sabır, zamana yayılmış bir dik duruştur. Beklemek değildir sadece .Yıkılmadan beklemektir.
Dışarısı karışabilir. İnsanlar sırt dönebilir. Dualar gecikebilir. Hayat üstüne üstüne gelebilir. Fakat senin içinde sarsılmaz ve devrilmez bir inanç vardır ki sabır bunu gerektirir.
“Yâ Râb zî dû kevn biniyâzem gerdân, Ez efser-i fakr ser-efrâzem gerdân” (“Ey Allah’ım! Beni iki dünyada da muhtaç etme. Yokluk tacı ile başımı yücelt.”)
Dün anneler günüydü. Kimi için çok özel, kimi için sadece kapitalist sistemi besleyen sömürücü bir güç, kimi içinse acılıydı. Her evlat içinde farklı bir duygu taşıdı.
Ne yazık ki bazı insanlar sevilmeden büyümez, görülmeden büyür
Bedenin taşıdığı yük gözle görülür fakat bir de dilin söyleyemediği bizi içten içe yoran, yıpratan duygu yüklerimiz vardır. “Nasılsın?” sorusu sorulmaz ama cevabı beklenir.
Bazen anlamsızca hassaslaşırız; sebebi nedendir, bilemeyiz çoğu zaman. Aslına bakarsak bunu pek düşünemeyiz de. Marifetten saydığımız da çok olmuştur malum; hassaslık, şu zamanda çok kıymetli bir hal göstergesi değil mi, küçük prenses?
Sen hiçbir hastayı ziyaret ettin mi, nasılsın diye sordun mu? Muhtaç birine dokundun mu, susuz bir canlıya su verdin mi? İlme ihtiyaç duyan bir talip olana ilmini paylaştın mı?
“Namazdan önce hoca cemaate 'safları sıklaştıralım... araya şeytan girmesin' demiş . Temel de hocam demiş 'burada saf ne arar, hepimiz uyanığız, şeytan zaten giremez.”
Safları sıklaştırmak ve derin anlamı üzerine tefekkür ettim biraz.
Bir işin içinde niyet edilmiş Hakkın rızası yoksa, hünerin olsa ne yazar. Ayrıca o durumda sahip olunan beceriye hüner denilmez çünkü hüner olumsuzluk içermez esasen. Olsa olsa buna cerbezeli bir kandırmaca denir. Ki, ziyandır.
Geldim, bozkır kokan eteğine… Önce dökülen yemişlerden verdin bana. Baktım şöyle… Titrek ve ölçmeye kudretimin yetmediği yüceliğine… Biliyordum, yükseklerde hiçbir şey yetişmez. Neyle doyuracaktın beni?
İnançlı olmak gerçekten zordur. Eğer üzerine tefekkür etmeye ve samimi olmaya kalkarsan, lafla değil, hayatında yaşaman gereken bir gerçekliğe dönüşür. Bunu kabul etmek gerekir küçük prenses.