DENGEDE OLMAK HARAM MI ?

DENGEDE OLMAK HARAM MI ?
SERKANT DERVİŞOĞLU 

Çevremizle ilişki kurarken yada iletişim halindeyken bazen çok garip davranışlar sergiliyoruz.
Bilmem hiç dikkatinizi çekti mi?
Şimdi böyle yazınca “o ne ki, neden dikkatimizi çeksin” diyebilirsiniz.
Haklısınız da. 
Büyük bir ihtimalle çok da iddialı olmak ta istemiyorum ama psikolojik sorunlarımızdan dolayı çevremizle ilişki kurarken kendimiz olamamakla beraber üçüncü kişiler üzerinden sürekli konuşuyoruz. 
Onlar hakkında konuşurken de ya gereğinden fazla yüceltiyoruz ya da gereğinden fazla gömüyoruz.
Yani bir ortamız yok.
Yani hükümler veriyoruz.
“Efendim bir arkadaşım şöyle iyi, böyle maharetli, şuralarda çalışıyor şunu yapıyor”
 Eğer dindar ise “efendim çok dindar , dini bütün namazı niyazında alnı secdeden kalkmaz, helali haramı bilir.” 
5 ine 5 katarız. 
Eğer bu kişi sufi ise veya mistik konularla uğraşıyorsa onu sonu hiç yok. Duyduklarınıza şaşar kalırsınız bunun örneklerini vermeyeyim ömür yetmez.
Ya da tam tersi. “İşte bu var ya herkese yalan söyler, okumazlar bilmezler, daha neye inandıklarını bilmiyorlar” gibi söylemler... 
Siyasetten tut, dini konularla gizli ilimlere kadar hepsinde sürekli bir gömme hali zuhur eder durur. Bir tek sen biliyorsun zaten.
Bir şeyi anlatırken neden böyle zikzaklar çiziyoruz?
Olması gerekeni yok mu?
İfrat ve tefrit doğu toplumunun kronik bir hastalığı mı yoksa?
Dengede olmak haram mı?
Bir yerde yazıyor da biz mi bilmiyoruz?
Sanki Lozan’ın gizli maddelerinden biri mi?
Bu ve bunun gibi gizli sorulara ışık tutmaya çalışalım.
Bunu yapmamızın bana göre tek sebebi alemde var olabilme çabasının acınası bir göstergesi. 
Sizi siz yapan şeyler bu olmamalı. 
Kendine güvenen bir birey varoluşunu anlamaya çalışan kendiyle meşgul olan biri psikolojik ve patalojik travmaların üstesinde derin farkındalıkla üstesinde gelmeye çalışan ve barışık bir zat böyle palavralara bol keseden sıkmalarla işi olmaz ve kendi işine bakar. 
Farkında olmalıyız. 
Bir şeyi aşırı övüyorsun ve gömüyorsun. 
Sor bakalım, bir dur. 
“Ne yapıyorum” de. Niye böyle bir şey yapma gereği duyuyorum ? 
Çevreme ne göstermek istiyorum da bu davranışa girdim? 
Demek istediğin şu mu ? 
Yoksa “ben bunları ya da şahısları överken övdüğümle aynı bilinç seviyesindeyim ve fark edebiliyorum beni de öyle bilin” demek mi istiyorsun.
Gömerken de “bak görün bilinç olarak o sizin övdüğünüz kişi veya kavramdan üstün bir bilince sahibim ve durumun en derininden fakındayım” diyerek bir kibir ve karşı tarafında sana bir yücelik sıfatı yakıştırmasını mı bekliyorsun.
Ne acı Tanrı gibi hüküm veriyorsun birde.
Bunların hiç birine ihtiyacınız yok, fanatik olmaya özellikle. Ortasını bulun içinizde ve dışınızda.
Ahmed Eflaki ne güzel demiş
Ey ki hezâr âferin bu nice sultân olur
Kulu olan kişiler hüsrev ü hâkân olur
Her ki bugün Veled’e inanuben yüz süre
Yoksul ise bay olur bay ise sultân olur
 Binlerce tebrikler! Bu nasıl bir sultandır ki hizmetçisi olanlar, padişah olur. Bugün her kim (Sultan) Veled’e inanıp (kendine inanıp, fark ederse, ona inanırsa, emin olursa, rüşt olursa ve içine yönelirse) yüz sürerse, fakir ise bey olur, bey ise sultan olur.
 

Yazıyı Beğen :     1
Paylaş :