DİNLE – MEM
DİNLE – MEM
SERKANT DERVİŞOĞLU
“Bişnev in ney çün şikâyet mî küned,
Ez cüdâyîhâ hikâyet mî küned.”
Hz. Mevlâna Mesnevi Şerife;
“Dinle Ney’den duy neler söyler sana,
Derdi vardır ayrılıklardan yana” diye başlar.
Dinlemenin önemine en başta başlıyor, bunun ne kadar önemli bir fazilet ve erdem olduğuna dikkat çekmek için.
Uzun zamandır dikkatimi celp eden bir hadise doğrusu. Kimse dinlemiyor, herkes konuşuyor, soru soruyor veya bedenen orada ama zihni ve bedeni başka şeylerle meşgul. Hele artık bu öyle bir seviye geldi ki bir konu konuşuyor o konuda geçen bir cümleyi duyuyor ve konudan alakasız o cümleyle alakalı bir şeyler anlatmaya başlıyor. İnsanın aklıyla dalga geçer gibi adeta.
Kimsenin dinlemek gibi zorunluluğu yok, tamam ama karşındakine hiç mi saygın yok.
Bir de soru sorup dinlememek o tam abesle iştigal.
Allah aşkına ne yaşıyoruz biz ya. Sürreal olaylar silsilesi…
Sonra da beni kimse anlamıyor diye yakınmalar. Aaa neden acaba.
Gördüğüm kadarıyla insanlar, konuyla alakalı alakasız sadece konuşmak, onaylanmak ve değerli hissetmek istiyor.
Bunun da adını siz koyun artık.
Dinliyormuş gibi yapıp dinlemem diyoruz.
Halbuki dinlemek inanılmaz derecede mühim. En önemlisi kendini dinlemektir ki farkındalığın artsın. O sayede kendini anlamaya ve keşfetmeye başlarsın.
Hz. Mevlâna ona dikkat çekmek istiyor. Sen kendin kopup kayboluyorsun. Kendini bir dinle, aslını fark et, sonra bu ayrılıktan şikâyetçi olursun ve hikayen başlar.
Dinlemek bir edep meselesidir yahu.
Sen böyle dinlemezsen inandığın dini de dinlemezsin. Sonra o böyle demiş, bu böyle söylemiş, kafası karışmış çorba olmuş bir zihin.
“Allah bana ne diyor” diye kulak kabarttın mı hiç.
“Kur’an okunduğu zaman onu dinleyin ve sessiz durun ki rahmete nâil olasınız.” A'râf Suresi 204
Halimiz hakikaten Hz. Nuh’un davetine kulaklarını tıkayanlara benziyor.
Buyurun, “Kulaklarını parmaklarıyla tıkadılar, libaslarıyla örtündüler, küfürde kalmak için ısrar ettiler ve kibr ü azamet gösterdiler” (Sûre-i Nûh: 7) ayetiyle bildirilmiş.
Kendini dinleme.
Kitabını dinleme.
Peygamberini dinleme.
Aileni dinleme.
Dostlarını dinleme.
Ama elin adamını dinle, onunla amel etmeye çalış.
Menfaatlerine onlar uygun çünkü.
Maşallah her şeyi de çok iyi biliyorsun. Ehli herbokolog sensin ya. İşin içinden çıkamayınca da saldırgan bir tavırla, zorla halktan vergi toplayan hükümdarlar gibi insanları sömür.
Açıkçası anlıyorum, psikolojik nedenler var bunların altında. Ama biraz çaba göstersen yavaş adımlarla. Dinlemek, öğrenmek ve hayata geçirmek amacımız olsa.
“Ben doğruyum kimseye dinlemem, bir şey sıkıştım mı internetten bakar hareket ederim” demekle insan gelişemez. Bir gün biri çıkar karşına seni alt üst ediverir. O zaman ne olacak?
Bunlar yaşanıyor. Bu sefer sen de başlıyorsun milleti tokatlamaya.
Sanki tek maksadımız bu.
Bazıları ustaca yapıyor bu işi. Soru sorar gibi yapıp, bilmiyorum taklidiyle tevazu gösterip, kendi fikirlerini sen daha cevaplamadan yapıştırıveriyor.
İnsanın buna ihtiyacı mı? Var demek ki.
Ne ucuz tatmin yolları.
Biz dinlemeyi bilmediğimiz nereden belli gelin test edelim.
Çok basit. Normalde müzik açıp dinlerken ne yapıyorsunuz. Başka bir şeyle ilgileniyoruz, o da arkada çalsın. Keyifle iş yapalım. Konserde görüyorum milletin elinde telefon kayıt ediyor veya canlı yayın açıyor. Ne kadar büyük saygısızlık hele konserde.
Bir eser dinlerken durup dinlersin anlamaya çalışırsın. Başka şeyle iştigal olmazsın, ona zaman ayırırsın değer verirsin. Şimdidesindir. Merkezinde duyarsın.
Müzik gibi tesirli bir şeye bile öyle davranan bir birey kendini hiç dinler mi?
Kendini dinlemeyen biri karşındakini dinler mi?
Varın gerisini siz düşünün.
Yorumlar