HELE BİR DE – İZM
HELE BİR DE – İZM
SERKANT DERVİŞOĞLU
Geçenlerde bir videoda hacca giden bir adamın hikayesine denk geldim. Abimiz bir sarhoşun duasıyla nasıl hacca gittiğinin tatlı hikayesini anlatmıştı. Çok hoşuma gitmişti.
Sıkmadan anlatayım kısaca.
Bir akşam yolda giderken sarhoş bir adama rastlıyorlar. Kısa bir kararsızlıktan sonra bu gariban sarhoşu almaya karar verip, geceleyin yalnız başına bir şey gelmesinden endişe edip, yola revan oluyorlar.
Yolda giderlerken arabada radyodan Kur’an-ı Kerim dinliyorlarmış. Bu mübarekte sarhoşluğundan çekinerek mahcubiyetini dile getirmiş. Akabinde bir rica da bulunmuş. “Rahmetli annem için de Yasin okur musunuz” diye sormuş. Hal böyle olunca bu neden içtiği bilinmeyen adamın samimi istediğini ön yargısız bir biçimde kabul edip Yasin-i Şerif-i okuyup bu dünyasını değiştirmiş olan validesinin aziz ruhuna hediye etmişler.
Bu kutsal andan sonra mutlu olan yabancı sarhoş olan abimiz acziyetinden, mahcubiyetinden üstelik de verecek bir şey olmayan abimiz sadece dilinde sakladığı bir hayır duasını bu güzel insanlara hediye etmiş.
“ Allah sizi hacca gitmeyi nasip etsin” demiş. Bu masalsı hikâye belki de menkıbelere konu olacak güzel anı. Fakat olayı anlatan kişinin aklında bile yokken hacca gitmesine vesile olmuş. Haliyle kutsal topraklardayken bir ser hoşun duasıyla hacca geldim diye.
İnsanın hakikaten başına ne geleceği hiç belli değil. Nerde, ne zaman ne olacak ? Çok klişe bir laf olan hayat bir pamuk ipliğine bağlı denir ya.
Ve iplerde göremediğimiz şekilde de birbirimize olan bağlılığımız… Çok enteresan değil mi?
Geçenlerde sevdiğim değer verdiğim bir abimle konuşuyorduk kelime-i şehadet üstüne. Kendisi Deist belki de başka bir isim ve argüman olmadığı için onu seçmiş.
Çok saygı duyuyorum. Oturup düşünmüş kafa yormuş veya “dur bir dakika” deyip kendi karar vermiş. Bu tarz kararlar kolay değil dostlar. Öyle beyhude boş beleş tiki vari bir halet-i ruhiyle “deistim ben” diye biri değil yani. Onu baştan söyleyeyim.
Lakin belli cevaplar arıyor, bu arada şunu da söyleyeyim benim buradaki rolüm sohbetten öte değil yani. Ben de cevaplarını bulacak değil.
Bende öğreniyorum ve çok hoşuma gidiyor. Sonuçta sidik yarıştırmıyoruz, birbirimize olan saygımız ve sınırlarımız var. Her ikimizde bunu farkındayız. Hal böyle olunca sohbet denen şeyin zevkine varmak ön yargısız bir şekilde olunca tadından yenmiyor.
Yine böyle bir sohbette Kartal sahilde otururken konumuz kelime-i şehadetti ve dedi ki “Valla azizim ben Allah’a veya bir güce inanıyorum. Allah’tan başka ilah olmayacağına inanıyorum. Peygamber niye oluyor o benim aklıma yatmıyor yani niye sadece onunla konuşuyor ona şehadet getirmek aklıma yatmıyor “dedi .
Bende dedim ki “Madem öyle peki Allah’a nasıl aklın yatıyor öyle ya ona nasıl şahit olduk buna ne diyeceğiz peki ?”
Bazı dindar bilinçlerin söylediği gibi “ağaçlara baktım, göğe baktım dünyayı seyre daldım, bak her yerden bize sesleniyor” diye duygusal aslına bakarsan inancımızla hiç olmayacak şekilde sakat bir tarifle sormadım. Neyse orya giremeyeceğim şimdi.
“O şekilde mi söyleyeceksin” dedim.
Bana kalırsa peygamber efendimize gelene kadar ilk sıralamada bir sakatlık içinde değil miyiz ?
Yani ibadetlerde neye yöneliyoruz? Hayatımız içinde nerede var, farkında mıyız ?
Sürekli dilimizde ama gönlümüzde olmayan bir Allah inancı çok tuhaf değil mi ?
Habercisine bu kadar yüklenmek bana acımasızca geliyor. Burada yüklenmek derken özellikle dindar bilincin yüklenmesini kast ediyorum Deistin veya ateistin yüklenmesini değil. Pozitif ortodoks kimliğin efendimizle olan tuhaf ilişkisi.
Belki de Deizm ve Atesizimin haklı sortileri buradan geliyor. Çünkü peygamberimizin sünnetine o kadar yükleniyoruz ki bir yerden sonra Peygamber efendimiz de unutuluyor zaten. Cenab-ı Hak ve ahlakı ortada yok maalesef. Üzücü olan o.
Burada Kur’an ve hadislerde aynı kefeye konabilir. Aslına bakarsanız hayatımızda bunun bir dengeye oturtamamışız onu görüyoruz ve bu bizi sosyal ve psikolojik açıdan çok sıkıntılı bir hale getiriyor.
Bir de farkındayım çok uzun meseleler bir sayfaya sığdırmaya çalışmak çok zor. Konu konuya da açıyor uzatmakta istemiyorum ama şuraya geleceğim yukarıdaki hacı abinin mevzusuna bu kadar açıklama yeter.
Neden Peygamber var ve Kelime-i şehadet konusunu çok derin düşünmemiştim. İlkine daha fazla kafa yormuştum açıkçası yani Allah’tan başka ilah yoktur konusuna. Sonra aklıma geldi sesli düşünüyordum sohbet esnasında iki yorumum oldu ve beni çok tatmin etti .
Birincisi ben Efendimiz gibi talip oluyorum Allah'tan başka bir ilah olmadığına bunun yolculuğuna çıkmaya ve şahit olmaya.
İkincisi ben kul olarak talip olduğum bu yolda en büyük ilah kendim olduğunun farkına varıp bunun içine bütün duygularımı varlığımı koyabilirim aslında. Etrafta benim gibi milyarlarca ilah olduğunun idrak edip tek ve yegane olanın Allah olduğuna şahit olmak. Bana da peygamber gibi sadece kul olduğumun bilincinde ve şahit olabilmenin idrak edebilmek olduğunu konuştuk .
Dolayısıyla bütün bunları düşünmeme vesile olduğu için teşekkür ederim abiciğim. İnşallah yaşamıma da geçiririm bunu Allah’tan niyaz ediyorum. O kutlu Peygambere de selam olsun .
Yorumlar