Sisli Gece
Sisli bir gecede yalnızca baktığım yeri görebiliyordum.
Ya göremediklerim?
Beni umursuyor muydu?
Hiç zannetmiyorum ya da öyle avutuyorum kendimi.
Umutla yürümek benim elimde değil mi aydınlığı ve karanlıkları avucunda tutan sevgili.
Biliyorum sen eziyet etmessin. 
O sahte kokuşmuş efendi müsvetteleri gibi.
Çocukça başlayan bir inancın cenk meydanlarında geçeceğini iyi ki söylemedin.
Korkar kaçardım inan buna.
Biz terkmesek de sen zorla alıyorsun ya çaktırmadan bu fani hayatı elimizden birer birer.
Biz de kılıf uyduruyoruz sanki irademizle marifet göstermişiz gibi.
Seninle dertleşmeyi özlüyorum riyasız başkalarını karıştırmadan.
Bunun en tatlı tarafı ne biliyormusun?
Sınırlarımızı kaldırıyoruz cesaret gösterebildiğim kadarıyla.
Hakikaten insanı avare kılıyorsun, şaşkın bir sarhoşluğun içinde.
Seher vakti bekledim yıldızlardan biri göz kırpar diye.
Onun yerine kuşlar ötmeye başladı.
Arkasından hoş bir seda ezelden beri gelen.
Sanki ebedi alemin kapısı açıldı.
Girebilecek miydim geçmişin mazisiyle, o nurlu diyara?
Kendimi affetme mertliğini gösterebilcek miydim?
Ya seni unutmanın tarifsiz günahı?
Yığılmış bir ceset gibi seccadede kalakaldım.
Balçıktan yapılmış bez parçası sırdaşımdı adeta.
Selam vermek ürkütüyordu sorgu meleklerini de yakarım diye.
Her zerrem dile gelmiş çölde susuz kalmışçasına naralar atıyordu.
O ıssız diyarda kendimi bile duymakta zorlanıyordum artık.
Yol var mıydı, nereye çıkar ?
Hiç bir tahayyülüm oluşmuyordu artık.
Şükürler olsun bana bir şey bırakmadığın için.
Bilinmezliğin umutlu yürüyüşdü belki de.

Yazıyı Beğen :     0
Paylaş :