TUZAK
TUZAK
SEVAL YILMAZ
Ben huzur...
Senin tüm konfor alanlarına fark edilmesi güç tuzaklar kurdum.
Meselâ; önce sana hissettirmeden, sinsice yaklaşıp pusu kuracağım. Sonra hiç beklemediğin bir anda eşlik etmenin asla mümkün olamadığı o nağme ile dimağını şaşırtacağım.
O tutuk, kekeme dillerim çözülecek de sözcüklerimi yakalayamayacaksın, nereden savrulduklarını ruhun bile duymadan öylece kalacaksın.
Sonra... Neye uğradığını anlamadan sağa sola koşarken bir de bakacaksın ki gül havuzuna düşmüşsün. O sarhoş edici rayihadan kurtulmak için çaresizce çırpınıp duracaksın.
Oradan geçen bir kargadan yardım dilenebilirsin, mümkün. Onun kılavuzluğu sana tek kurtuluş yolu gibi gelecek belki de...
Lakin seni kurtaracak olan ise sen istemesen de yine bülbülün kanadı olacak.
Panik halinde sağa sola kaçıp seni bu durumdan kurtaracak bir bataklık arayacaksın fakat nafile. Bulamayacaksın.
Çünkü onları kurutacağım.
Elinden tutup seni sığınacağın her bir yılan deliğinden çıkaracağım.
Çok dert sahibi olacaksın...
Hem de öyle böyle değil, gecen gündüzüne karışacak. Sürurdan uyku nedir bilmeyeceksin.
Tüm bunlardan saklanıp da bir köşede dinlenmeye çekilmeye gör. Yeşil ve mavinin karıştığı uçsuz bucaksız ufuklardan doğan güneşin kuvvetli ışığı ile karşı karşıya kalacak ve göz kapakların bu manzara karşısında hayretle kırpmayı unutacak.
Açığa çıkan sıcaklık içini öylesine ısıtacak ki yüreğindeki buzullar çözülmekten başka çare bulamayacak da oluşan çağlayanın bittiği yerde bulacaksın kendini.
Boşuna kulaç atıp durma, kurtulmanın tek yolu kendini suya bırakmaktır.
“Rahat”a kavuşmak istiyorsun.
Oysa rahat; “içinde bulunulan ânda sekîne ile yaşayabilmek”te gizli.
Lakin bu, tüm o hengâmeyi yaşayıp nihayetinde özüne dönmeden de mümkün değil bilesin...
Yorumlar