UZUN İNCE BİR YOLDAYIM

UZUN İNCE BİR YOLDAYIM

SERKANT DERVİŞOĞLU
Hepimizin, meşrep, meslek, anlayış fark etmeksizin çok sevdiği bu dizeler, bizi alıp bir yerlere götürüyor. 
Aşık Veysel zâhiren görmüyor ama mânen güzel bir yolda olduğunu bize gösteriyor. Demek ki bu yolun şeklini bizzat görmüş, tecrübe etmiş ve bize bu dizeleriyle anlatıyor. 
Bir şehadet söz konusu. Şahit olmuş ve yaşamış. 
Belki bu yüzden etkisi bize bu kadar geçiyor, ne gariptir ki, bilemediğimiz hissiyatı ruhumuza dokunuyor. 
Aynısı bana CRR’de konserde İranlı bir kadın sanatçının okuduğu gazelde de olmuştu.
Bir arkadaşımla gözyaşlarımızı tutamamıştık dinlerken.
Dedim ki “bu sözlerde bir şey var, kim söylemiş”. 
Konser bültenine baktığımızda güftenin Hafız’a ait olduğu yazıyordu. 
Allah var şimdi inkâr edemem kadıncağız da inanılmaz okumuştu.
Elbette onun da çok büyük etkisi vardı lakin güfte sahibinin hâli nasıl bir makama delil gösteriyor ki hâlâ bize tesir edebiliyor. 
İz bırakıyor.
İnstagram storysi gibi değil maalesef. İzleyip geçmiyorsun.
Büyüklerin yaşanmış, tecrübe edilmiş ve üzerine tefekkür edilmiş haline sözlü veya davranış olarak aksetmiş durumlar emin olun unutulmuyor. 
Başta kendinizi değiştirdiğiniz yetmediği gibi durgun suda göle atılan bir taş gibi dalgalar halinde hayatınıza yayılmaya başlıyor.
 şık Veysel’de nasıl bir taş attıysa artık gönül gölümüze, dalgası hâlâ devam ediyor. 
Anlamını, ne ifade ettiğini tam olarak bilmediğimiz halde. 
Anlamıyoruz ama çok etkili bir müzik melodisi gibi. 
Bizi garip bir hâle sürüklüyor. 
Sanki bir kapı açılıyor ruhumuzdan.
Sanki o melodik yapı anahtar görevi görüyor. 
Aşık gece gündüz yürüyor.
Gittiğin yolun uzun ince olduğunun mutlak farkında olmasına rağmen. 
Bu inanılmaz bir şey onun için. 
Emin ve biliyor.
Ne mutlu ona.
Kutlu olsun Aziz Veysel.  
Bizler kafamız karışık daha nerde olduğumuzdan habersiz bir halde, o dalgadan bu yana, şu rüzgârdan bir yerlere savrulan, yitik, kendini unutmuş bir yaprak gibi nerede yitip gideceğimiz belli olmayan bir birim olarak ömrümüzü harcıyoruz. 
Bazen yollara düşüyoruz heyecanla.
Yeni bir şeyler geliyor kulağımıza ilk defa duyduğumuz.
Çok hoşumuza gidiyor.
Bukelemun gibi hemen ortamın şartlarına dönüşüyoruz. 
Kendimiz bile şaşırıyoruz buna, etrafımız daha çok şaşırıyor. 
Sonra yolda başka yönü gösteren cazip bir tabela işaret ediyor.
O işaret başka bir işarete ve ana yoldan çıkıp -belki de ana yola hiç çıkamadık- bir sürü tâli yola girip çıkarak heder oluyoruz. 
Nereye gidiyoruz?
Ne yapıyoruz?
Çölde kaybolmuş gibi…
Şöyle diyebilirsiniz “bunları deneyimleyerek doğru yolu bulacağız.” 
Dosdoğru yolu bulacağız.
Evet, bunlar da kişisel tecrübelerimiz hâline gelip bizi bir yere taşıyacak. 
İnşallah...
Bunu diyeceğini bildiği için  Aşık bak ne diyor 
"Uzunnnnnnn inceeeeeee birrrrrrrrrrrrr yolllllllll." 

Yazıyı Beğen :     4
Paylaş :