SELAMSIZ
Kendimizi çoğu zaman öyle bir konuma oturturuz ki o sırça köşkten inesimiz gelmez
Gözlem / İlim / Şahitlik
Kendimizi çoğu zaman öyle bir konuma oturturuz ki o sırça köşkten inesimiz gelmez
Uzun süredir gözümde büyüyen bir mesele perdeler.
Nasıl toparlayacağımı bilemediğim bir duygu durum içerisindeyim açıkça söylemek gerekirse.
İnsanlık tarihinde toplumların ve insanların kırılma anları vardır.
Kelimelerin aciz kaldığı anlar vardır.
Hepimizin hayatında zorlandığı patinajlı, çileli bitmez gibi gözüken olaylar vardır.
Bazı anlar vardır; tüm kapıların bize kapandığını hissettiğimiz, çıkacak bir kapı, bir yol bulamadığımız, naçar kaldığımız.
Sanırım inançlarımızdan ve kendimizden çok ciddi şüphemiz var.
Marifet kapıyı açtıran olmakta ise, eşik olmayı bilmek gerekiyor
Yapmayan yoktur bu illeti
“Issız bir adada yalnız kalacak olsan yanına alacağın üç şey nedir?”
Her insanın sevdiği ile buluştuğu yerdir kalbinin derinlikleri.
Yaratılış tabiatı itibariyle eşyanın bir esneme kabiliyeti ve akabinde direnci var.
Hepimizin gardırobunda elbiselerimizin yanında duran çeşit çeşit maskelerimiz vardır.
“Dünya bir tane değil mi, nereden çıktı şimdi bu” gibi oldu başlık.
Egonun asıl görevi nedir? diye sorsam sizlere ne dersiniz bilmiyorum.